Sivas Kangal’da Bakırtepe Altın İşletmesi’nin kapasite artışı için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 30.11.2013 tarihinde ÇED olumlu kararı verildi. Maden işletmesine karşı yaşam ve hukuk mücadelesi veren dostların ekoloji mücadelesine yılmadan, vazgeçmeden sürdürdükleri kararlılığına karşı Sivas İdare Mahkemesi ise siyasi iktidarın ÇED olumlu kararını olumlayabilmek için defalarca bilirkişi keşfi yapmayı sürdürüyor.
Danıştay Bakırtepe Maden İşletmesi için daha önce yapılan bilirkişi ve ek bilirkişi raporlarında hidrojeolojik yönden yapılan değerlendirmeleri inceleyerek kanaatini açıkça ortaya koymuş, İdare Mahkemesi’nin daha önce verdiği ÇED olumlu kararını onaylanan kararını Danıştay bozmuştu:
“…. kapasite artırımının yapılacağı Naldöken Tepe Mevkiinde belirlenmiş olan yeni açık ocak sahasının ise, doğrudan munzur kireçtaşları üzerinde yer aldığı, dolayısıyla gerekli önlemlerin alınmaması durumunda Kalkım Balıklı Kaplıcası sularının olumsuz yönde etkileneceği, nitekim Naldöken yeni ocak bölgesinde altın cevherinin, munzur kireçtaşları içerisinden mi yoksa bu kireçtaşlarının altında yer alan paleozoyik yaşlı şist birimleri içerisinden mi alınacağının ÇED raporunda belirtilmediği, ……bu farklılıkların işletme yöntemlerinin de farklı olacağı, bunun da Kalkım Balıklı Kaplıcasının sularının korunmasına yönelik önlemlerin de farklılaşmasına yol açacağı, ayrıca kireçtaşlarının porozite, geçirimlilik ve özellikle karstlaşma özelliklerinin ayrıntılı olarak incelenerek, Balıklı kaplıca sularının munzur kireçtaşlarının hangi bölgelerinden ve hangi yolları izleyerek nasıl beslendiği, Naldöken bölgesindeki mevcut jeolojik yapısal unsurların bölgesel yeraltı suyu akım miktarına ve yönlenmesine olan etkileri, maden işletilmesi sırasında oluşacak yeni morfolojik yapıların mevcut yeraltı suyu akım rejimine olan etkileri, işletme sırasında oluşacak kirlilik unsurlarının taşınım süreçleri ve kaplıca suyuna olası etkileri gibi yönlerden de ayrıntılı incelenmesi gerektiği……. açık ocak işletme başlangıç kotunun 1750 m olduğunun topoğrafik haritadan kolaylıkla görülebildiği, bu kottan 10’ar m derinlik olacak şekilde 30 basamak, 300 metrelik bir derinliğe karşılık geldiği, bu durumda açık ocak işletme taban basamak kotunun 1620 m olmasının olası görülmediği, çünkü planlanan Naldöken yeni açık ocak proje sahasının içinden geçen Molla Deresinin taban kotunun, doğuda yer alan Bakır Deresinde 1700 m ve güneybatıya doğru Molla Deresinde 1650 ve 1600 kotuna kadar düştüğünün görüldüğü, ayrıca basamak yüksekliği belirtilen ocak derinliğine ulaşmaya başladığı zaman Molla Deresinde yüzey akışı halinde olan su akıntısının yeraltına inme ihtimalinin bulunduğu, ayrıca açık ocak işletmesinin dekapaj alanları göz önüne alındığında, yağmurlu dönemlerde bu pasa alanlarından Molla Deresinin daha alt kesimlerine çamurlu su akışının olacağı, Molla Deresi yüzey su akıntısının kesilmesi ve çamurlu su akşının önlenememesi durumunda, Kalkım Balıklı Kaplıca suyunun kirlenme tehlikesinin bulunduğu, …….diye belirten uzmanların görüşlerini dikkate alarak “Bu itibarla; jeolojik ve hidrojeolojik yönlerden eksik ve yetersiz olarak hazırlanan ÇED raporu esas alınarak verilen “ÇED Olumlu” kararında hukuka uyarlık bulunmadığından, davanın reddi yolundaki temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır” gerekçesi ile Sivas İdare Mahkemesi’nin kararını ve kapasite artışı için ÇŞİkD bakanlığının ÇED olumlu kararını, dolayısıyla Bakırtepe Altın İşletmesi’nin yayılımcı stratejisini ve bu stratejiye verilen siyasi destekleri bozdu.
Bu karara karşı Sivas İdare Mahkemesi 06.06.2024 tarihinde yeniden keşif kararı aldı ve davayı yürütmeyi sürdürdü. Bakırtepe Çaldeşen mevkiinde yapılacak açık saha Çalın Deresi’nin havzasındadır. Çalın deresinin yatağının 1500 rakımda tespit edilmiştir (Harita mühendisi bilirkişisi tarafından) ve kapasite artışı ile oluşacak etkiler sadece Molla deresini değil Çalın Dere havzasında yüzeysel ve yeraltı akışı ile bölgeyi olumsuz etkilemeyi sürdürecektir.
Son keşfin raporunda bilirkişiler şirketin ÇED raporunu aklamaktadır. Heyet kendi uzmanlık birikimleri ile etki değerlendirmesi yapmamış, işletmenin rapora koyduğu arazideki ölçümleri ve tahahhütlerini esas almıştır. Maden işletmesinden cevherleştirme vd işlemler sonucu açığa çıkacak, kayaçların ayrıştırılması ile çözünür hale gelecek ve suya, toprağa, havaya karışacak ağır metaller (Cd, Zn, Cu, As vb) yaşamı zehirleyecek etkiye sahiptir. Kayaçların ayrıştırılması sırasında siyanürle ya da asitle yapılacak yeraltı katmanlarında, kayaçlarda bulunan ağır metaller altın vd şirketin ayrıştırmaya çalıştıkları ile birlikte çözünür hale gelir ve atık havuzlarından sızarak, buharlaşarak, suya, havaya, toprağa ve bu akışkanlarla taşındığı her canlıya insana, hayvana, bitkiye toksik etkisini sürdürür. Bilirkişiler bilgileri gereği irdeleyecekleri bu kadar önemli bir etkiyi bile irdelememişi şirketin ÇED raporundaki Fe, Mn vd elementlerin sudan topraktan ölçümlerini dikkate almış ve işletmenin etkisizliğine karar kılmıştır.
Bakırtepe Maden İşletmesi Bakırtepe- Kangal Mevkiinde 07.10.2015 yılında ilk ruhsatı aldı. 24.05.2021’de yeni bir ruhsat alarak sınırlarını genişletti. 15.05.2023’de yeni bir ruhsat alarak maden işletmesinin sınırlarını Eğricek köyünden Elkondu köyüne, Pınargözü köyü Davutoğlu mezrasından, Taşgeçit mezrasına kadar genişletti. Bu köylerde yaşamı zehirlemeye, yaşayanları yerinden yurdundan etmeye devam ediyor. Bakanlık ile İdare Mahkemesi ile verdikleri kararlarla bu kararları şirketin lehine savunan bilirkişisi raporları ile bu yayılma ve tahakküm sürdürülmeye çalışılıyor.
Sistem saldırısını bu denli stratejik ve baskıyı arttırarak sürdürürken karşılarında bu yapılanların hukuka, bilime, yaşamın diyalektiğine aykırılığını belirtenler, bu uğurda mücadeleden vazgeçmeyenler duruyor.