Yatağan’a bağlı Turgut köyünde, kömür madeni için Bakanlığın ‘ÇED olumlu kararı’ vermesi üzerine köylüler kararı protesto etti. ÇED raporunda olmayan kazılar yapılırken, Aydem patronunun zeytin düşmanı tutumu sürüyor
Muğla’nın Yatağan ilçesine bağlı Turgut köyünde kapalı kömür ocağı projesine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı 30 Haziran 2022’de, Muğla 2. İdare Mahkemesi’nin kararını ve bilirkişi raporunu dikkate almayarak “ÇED olumlu” kararı verdi. Köylülerden Tayyibe Demirel ile birlikte maden karşıtı çevreciler “ÇED olumlu” kararının iptali için 28 Temmuz 2022’de Muğla 2. İdare Mahkemesi’nde yeniden dava açtı. Yatağan Enerji Üretim A.Ş.’nin kapalı kömür ocağı projesini istemeyen köylüler, Turgut köyünde toplanarak kararı protesto etti. ÇED raporunda belirtilmeyen ve Tayyibe Demirel’in zeytinliklerinin karşısında bulunan maden çukurunda yeraltına giriş tüneli açtıklarını söyleyen köylüler, “ÇED olumlu” kararının iptalini istedi.
‘Kömürsüz Muğla için’
Yatağan Termik Enerji Üretim A.Ş.’nin Turgut Kapalı Kömür Ocağı Projesi’ne Muğla Valiliği tarafından 2018 yılında “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir” kararı verilmişti. Köyde yaşayan ve zeytinliklerinin maden ocağından zarar göreceğini söyleyen 66 yaşındaki Tayyibe Demirel, Muğla 2. İdare Mahkemesi’ne “ÇED gerekli değildir” kararının iptali için dava açmış, davada bilirkişi raporuyla ortaya koyulan gerçekler üzerine “ÇED gerekli değildir” kararı iptal edilmiş ve karar Danıştay tarafından onanmıştı. “Ölüm çukuru” diye adlandırdıkları maden çukuru yakınında basın açıklaması yapan köylüler ve çevreciler, ‘Kömürsüz Muğla için’, ‘Bırakın doğal kalsın’, ‘Muğla cennet kalsın’ yazılı pankartlar taşıdı.
Onaylanan ÇED dışı adım
Basın açıklamasında konuşan köylülerin avukatı Güngör Erçil, “1980’lerden başlayan ve herkesi kanser eden, akciğer hastalıklarına yol açan süreç işliyor. Buna olmaz diyen, kabul etmeyenler olarak buradayız. Tayibe Hanım, 2018’de buraya verilen ÇED gerekli değildir kararını dava etti. Mahkemeler Tayyibe hanımın davasını kabul etti. Bu davanın kabul edilmesinin gerekçesi bilimsel olarak buradan kömür işletmesi olmazdı. Buna rağmen ÇED olumlu kararı verildi. Farklı siyasi görüşlerden olabiliriz ama Muğla’nın hatta Türkiye’nin her tarafından gelerek buradayız. Tayibe Hanım başta olmak üzere Muğla’nın değişik yerlerinden insanlarla dava açtık. Girişin Hisarardı köyünde açılacağı söyleniyordu burası, raporda yok. Buradan giriş açamazlar. ÇED raporunda olmayan bir şey bu” dedi.
‘Zeytinliğimi asla vermeyeceğim’
Basın açıklaması yapılırken Yatağan Termik Santrali görevlileri ve jandarma ekipleri grubun alandan ayrılmasını istedi. Çevre kuruluşları ve köylüler ise alanın işgal edildiğini ve işgal eden kişilerin hesap vereceklerini belirterek alandan ayrılmak zorunda kaldı. Grup daha sonra sloganlar eşliğinde maden çukurunun karşısında bulunan Tayyibe Demirel’e ait zeytinliğin içerisine geldi. Dedesinden kalan zeytinliklerini vermeyeceğini söyleyen Tayyibe Demirel 8 yıldır kömür madenine karşı mücadele verdiğini belirterek, “Az önce basın toplantısı yapılan yerler, bizim zeytinlik gibiydi. Burası da öyle olur diye ben mücadeleye başladım. Zeytinliklerimi vermeyeceğim. Zeytinliklerimizi elimizden alamayacaklar. Ben bir avuç toprağımı dahi vermem. Babam, dedem bu zeytinlikleri dikmişler, 200 senelik zeytinler var burada. Ömrüm yettiği kadar zeytinliğimi asla vermeyeceğim” diye seslendi.
Zeytin ve tarih düşmanı Aydem!
Yeniköy-Kemerköy Termik santralleri (YK Enerji) ile Yatağan Termik Santralleri (Aydem Enerji) Muğla ve Aydın coğrafyasında yeni kömür madenleri açmak için adımlar atıyor. YK Enerji Akbelen Ormanları ve İkizköy zeytinliklerine çökerek kömür madeni açmaya çalışırken, Aydem Enerji ise Yatağan ve Denizli’nin Avdan köyüne kadar zeytinliklere ve tarım arazilerine çökmeye çalışıyor. Aydem’in patronu Ceyhan Sandallı, yaptığı bir açıklamada, “Geçenlerde zeytin ağaçlarının taşınmasına dair bir düzenleme çıktı. Aslında ihtiyaç halinde zeytin ağaçları eskiden beri taşınıyordu… Sınırlı sayıda zeytin ağacı taşınacak diye, koca santraller, fabrikalar feda ediliyor” sözleriyle dertleniyordu. Sandallı, “Attığımız her adımda dava ile karşılaşıyoruz. Davalar uzun sürüyor. Bizim Yatağan’ın sahalarından birinde üretim tarihi SİT nedeniyle durdu. Yerleşik, taşınamaz eser çıkmıyor, tarihi şehir falan yok. Ancak parçalar çıkabiliyor, onları da alıp müzeye kaldırabiliyorsun. Hem tarihi eserleri çıkaracaksın, hem kömürü değerlendireceksin. Hem zeytini koruyacaksın, hem üretimi yapabileceksin” sözleriyle doğanın, tarımın ve tarihin kendi çıkarları karşısında hiçbir değerinin olmadığını gösteriyordu.
EKOLOJİ SERVİSİ