Halkın iradesi yerine atanan kayyumların Kürtlerin hafızasına yönelik asimilasyon politikasına tepkiler sürüyor. Yazar Amed, ‘Bugünkü savaş hafıza üzerindendir’ diye konuşurken, sosyolog Yıldız ise, ‘Buna karşı direniş mekanizmaları inşa edilmeli’ dedi
Lezgin Akdeniz/Diyarbakır-MA
Bölge kentlerine Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eşbaşkanlarının yerine atanan kayyumlar, asimilasyon politikasıyla uygulayarak Kürtlerin hafızasını yok etmek için çalışırken buna karşı da tepkiler devam ediyor. Kayyum politikalarını değerlendiren yazar Özgür Amed, “Bugünkü savaş hafıza üzerindendir. Hafıza savaşıdır bir yönü ile. Hatırlamak için direnenler ile onu unutturmak, silmek, yok etmek için uğraşanların savaşı. Toplumsal hafızanın varlığı, toplumların kendi içlerinde tutunmaları ve gelişmeleri, yokluğu ise bütün kutsal değerlerin istismara ve yozlaşmaya açık hale gelmesi demektir. Kürt olmak, hatırlamayı gerektirir. Bizim için bu çağın anlamı budur” dedi. Geleceği kurtarma yolunun şimdiki zamanda kurtarılan geçmişten geçtiğini vurgulayan Amed, “Unutmanın tarihi aynı zamanda hafızanın da tarihidir. Gezdiğim kurumlardan birinde bir söz vardı. ‘Ne hatırlıyorsak oyuz’ gerçekten bu böyle, neyi hatırlıyorsak o ve ondan ibaretiz. Başka bir şey yok. Bundan dolayı bir şeyleri unutturmaya çalışmaları karşısında bizimde bir o kadar o şeyi hatırlatma mücadelesini koymamız lazım. Çok zengin bir coğrafyayız bu anlamda. Kürdistan’da her şey hafızaya dairdir” diye konuştu. Unutturulmaya karşı önerilerde bulunan Amed, “Arşivleme, dijitalleştirme, müzeleştirme, birlikte çalışma gibi pek çok yöntem var. Bizim için neden ekmek ve su kadar ihtiyaç meselesidir” şeklinde konuştu.
‘Kurtarılacak olan hayatımız’
Sur’da olan her taşın sıradanlığını yitirdiğini, artık farklı bir anlam taşıdığını ifade eden Amed, “Sur’da yıkılan evlerin bir taşını kaldırıp saklamamız çok önemli bir şey. O taş sıradan bir taş değildir. Buradan bakmamız gerekiyor. O taşı kurtarmamız lazım ki, gelecek nesillerin bugünü anlaması için. Çünkü o taş tanıktır” diye kaydetti. Yıkıntılar arasında felaket çağında olunduğunu söyleyen Amed, “Bu felaket çağında yıkıntılar içinde bazı şeyleri kurtarmamız lazım. Bu kurtarılacak şey bizim hayatımızdır” ifadelerini kullandı.
Sur’un kadim bir geçmişi var
Güney Afrika’da barış anlaşmasından sonra hafıza çalışmalarına başlayan sosyolog Rojda Yıldız ise, Güney Afrika’da 1948’den 1994’e kadar ağır acılar yaşamak zorunda kalan halk, anlaşmadan sonra ırkçılığa karşı mücadelede önemli adımlar atıldığını ve ülkede şu anda ırkçılık en ağır suçlardan biri olarak sayıldığını, nefret suçları ağır hapis cezalarına tabi tutulduğunu paylaştı. Hafızanın diri tutulması için atölyeler yapıldığını dile getiren Yıldız, “Eğitim bölümü çalışanlarında her defasında farklı yöntemlerle öğrencilere nefretin yok ediciliği ve herkesin insan olarak saygıyı hak ettiği gerçekliğini anlatmaya çalışıyorlar” dedi. Geçmişin bazen hiç kapanmayan bir yara olduğunu ifade eden Yıldız, “Türkiye ve Kürdistan’da ise Ermenilerin, Kürtlerin, Alevilerin ve sayısız onlarca insanının hafızasında devam eden bir devlet şiddeti devam ediyor” dedi. Sur’da savaşın unutmak ve hatırlatmak üzerine devam ettiğini dile getiren Yıldız, “Devletin özellikle Sur’da yapmak istediği politika unutmak, unutturmak üzerinedir. Devletin unutturmaya çalışmasına rağmen, hatırlamak bir direniş biçimidir. Unutmak bir insanının var olmadığı ile eşgüdümlüdür. Geçmişinizi, hafızanızı unuttuysanız kimliğinize dair şeyleri kaybetmişsiniz demektir. Bu da kültürel olarak varlığınızı devam ettiremeyeceğiniz anlamına geliyor. Şu an devletin yapmaya çalıştığı şeyde bu. Devlet unutturmak üzerinden varlığını inkar etmeye çalışıyor. Sur bu meselenin çok bariz bir örneğidir. Sur’un kadim bir geçmişi var. Hafızaya dair önemli bir kenttir. Bundan dolayı buraya dair bir öfke biçimi oluşturacaksak, bu öfkenin metodu oraya daha fazla gitmek, orayı daha fazla sahiplenmek, anlatmak, konuşmak şeklinde olmalıdır. Sur’un kimliğimizin bir parçası olduğu hayatımızın bir parçası olduğu devletin unutturma politikasına karşı bir direniş olarak hatırlatma mekanizmaları inşa edilmeli” dedi.
Kürde ait değerler…
Kayyumlar, bugüne kadar Ceylan Önkol, Medeni Yıldırım, Mehmed Uzun, Tahir Elçi, Leyla Qasim, Üç Fidan, Zilan, Aram Tigran, Mehmet Sincar ve Ali Temel parklarının isimlerini değiştirdi. Yine kayyumların eliyle Uğur Kaymaz, Roboski, Ehmedê Xanî, Orhan Doğan anıt ve heykelleri ile Mervanî kabartmaları tadilat adı altında yerinden kaldırıldı. Belediyelerin kültür merkezlerinde asılı bulunan Ehmedê Xanî, Cegerxwîn, Dildar, Ayşe Şan ve Meryem Xan gibi Kürt düşünür ve sanatçıların resimleri indirildi.