Kendi anlatımıyla evinde, yalıtımsız bir odada yapıyor kayıtlarını Yunus Dişkaya. Bazen kedilerinin ve bahçesindeki köpeklerin sesleri bile karışıyor kayıtlara. Önemli Kürt yazarları ve şairler onun notalarında yeniden canlanıyor
Kürtçe’de Cegerxwîn, Türkçe’de Karacaoğlan ve Sabahattin Ali, Farsça’da Ömer Hayyam’ın şiirlerine ses veren Yunus Dişkaya, deyim yerindeyse ev yapımı bir müzik sunuyor bize. Son albümü, “HesretDefter” Fêrîkê Ûsiv’ın eserlerinin toplandığı üç ciltten ilkinin adı ve o kitaptaki şiirleri kapsıyor. Dişkaya, üçe böldüğü çalışmasında toplam 33 parçayı içeren ilk iki albümü de kısa süre önce yayımlamıştı. Ancak şimdi albümlerin sayısı dörde çıkacak gibi görünüyor. Anf’den Mina Roj’a konuşan Dişkaya, adeta bir ‘ev sanatçısı’ gibi çalışıyor ve “Yalıtımsız sıradan bir odada yapıyorum kayıtları. Dışarda köpekler, içeride kediler var ve muhtemelen akustik kayıtlara yer yer sızıyordur sesleri” diyor.
“Öncelikle ben misyoner değilim, dava insanı da değilim” diyen Dişkaya, şöyle anlatıyor kendisini: “Belki ruhen öyleyim ama bunu taşıyabilecek militan bir karakterim yok ve insanlarla aram iyi değil. Aramın iyi olduğu tek şey müzik ve bazı hayvanlar. Beni hayatta ve ayakta tutan şey o. Dolayısıyla diğer her şeyi müziğin bir alt veçhesi olarak görüyorum ve ona göre yaşıyorum. Tabi ülke elverdiği oranda. Kürt olmak ve kalmak her anlamda mücadele gerektiriyor. Varlığını sürdürebilmek için sadece başkalarına karşı direnmeyi değil kendini de sürekli canlı ve üretken tutmayı gerektiren bir kimlik. Nadasa kalma, dinlenme lüksü yok. İnsanı, kentleri, doğası ve yaşama dair her şeyiyle sürekli saldırı altında.” Kürtçeye kendini borçlu hissettiğini vurgulayan Dişkaya, “Müziğim ne kadar dinlenir bilmiyorum ama en azından dinlenildiği oranda insanları Kürtçe’ye, Kürt şairlere ve genel olarak bu ülkenin ve dünyanın vicdanı olduğunu düşündüğüm seslere maruz bırakacaktır. Bestelediğim şairlerin kendilerine has sesleri sedaları var ve ben duyduğumu, bildiğimi ve sevdiğimi naklediyorum. Başkaları başka sesler duyacak ve başka şeyler nakledecektir” diyor.
Bir duyum meselesi
Dişkaya, “Edebiyat ile müziğin ilişkisini nasıl tanımlıyorsunuz?” sorusunu ise, “Benim açımdan şiir ve müzik birleştiğinde ortaya farklı bir şiir ya da yeni bir tür çıkmaz yine müzik çıkar ama insan sesinin kendisi müziği daha lokal bir duyuma zorlar. Sözün ağırlığını yeterince zorlarsanız ortaya opera, müzikal benzeri ara türler çıkarabilirsiniz. Müzik benim açımdan duyumla ilgilidir, onu sözün ve gözün odağına çektiğiniz oranda müzik olmaktan çıkar” şeklinde yanıtlıyor.
İSTANBUL