Burada amaçlanan kapasitesinin çok üstünde mahpus barındıran cezaevlerine nefes aldırmaktır. Evet, insanlara bir şans vererek böylesine bir adım da atılabilir. Torba yasaya tıkıştırılarak -usulen yanlış olarak- yapılan bu düzenlemedeki asıl yanlış, bu maddenin tüm mahpuslara uygulanmamasıdır
Hüseyin Aykol
Adalet Bakanlığı, her ay başında cezaevlerinde tutulmakta olan mahpusların sayılarını kamuoyuna açıklıyor. Örneğin ağustos ayı başı itibariyle cezaevlerinde 232 bin 216’sı hükümlü, 38 bin 391’i tutuklu olmak üzere toplam 270 bin 607 mahpus bulunuyor. Bu rakam geçen ay 360 bin dolayındaydı. Yani son bir ay içinde yaklaşık 90 bin mahpus tahliye olmuş. Bunun nedenini biliyorsunuz: Meclis’ten çıkarılan son torba yasada yer alan bir madde, hapis cezası 5 yıl ve altında düşmüş mahpusların açık cezaevine gönderilmesi ve oradan da işlemlerinin tamamlanmasıyla denetimli serbestlik hakkıyla tahliye edilmesine olanak sağlıyor. Bu yasayı, bazıları örtülü af olarak değerlendiriyor. Ancak bu doğru bir yaklaşım değil. Söz konusu kişilere verilen hapis cezası silinmiyor. Dışarıya çıkmaları, tahliye edilmeleri şartlı tahliyedir. Yani dışarıda benzer bir suç işlemeleri halinde, hem yeni cezayı hem de şartlı çıktıkları cezayı da hapis yatmak zorundalar.
Burada amaçlanan kapasitesinin çok üstünde mahpus barındıran cezaevlerine nefes aldırmaktır. Evet, insanlara bir şans vererek böylesine bir adım da atılabilir. Torba yasaya tıkıştırılarak -usulen yanlış olarak- yapılan bu düzenlemedeki asıl yanlış, bu maddenin tüm mahpuslara uygulanmamasıdır. Bu maddenin siyasi mahpuslara da uygulanması, çok gerginleşmiş bulunan siyasi iklime bir rahatlama getireceği ve toplumda bir barış havası estirmesi mümkün iken, cezaevlerindeki aşırı doluluğa bir çözüm adına bulunan-getirilen bu yasanın yapılacak bir başvuru ile AYM tarafından tüm mahpusların-vatandaşların eşit haklara sahip olması ilkesiyle bozulup, siyasi mahpusların da bu yasadan yararlandırılması insani bir taleptir.
* * *
Bolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Kamuran Reşit Bekir, 31 Temmuz 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Size uzatılan cezamla ilgili olarak yazmak istedim. Aldığım müebbet hapis cezası için yatmak gereken 30 yılı, 11 Mayıs 2023 günü bitirdim. Ama cezaevinin İdare ve Gözlem Kurulu, kendini yargı ve mahkeme yerine koyup, disiplin cezam olmamasına rağmen soyut ve hukuka aykırı gerekçeleri öne sürerek “iyi halli olmadığımı” kararı alıp, cezamı 16 Ağustos 2023 tarihine uzattılar. Gerçekten hiçbir hukuki izahatı yoktur. Keyfi bir karardır ve Kürt dışarıyı görmesin yaklaşımı vardır.
Ben şu an size iki adet dönem değerlendirmesi, bir adet koşullu salıverme kararı ve bir de Bolu İnfaz Hakimliği ve Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararlarını yolluyorum. İlk iki kararda “iyi halli olduğum” belgelerde yazılmıştır. Sonra (ikinci belge hakkında) bana 26.25 puan vermişler. Böylece puanlama eşiğin altına düşmüş ve iyi halli olmadığıma karar vermişler. Ortada iki zıt karar var yani.
30 yıl cezamı bitirdim ama 2020 yılında çıkan bir kanunu öne çıkararak adeta yeniden yargılama ve mahkeme yaparak cezamı belirsiz bir tarihe uzattılar. (Her üç ayda bir değerlendirme yapılıyor) 2020 yılında çıkan bir kanun, bizim aleyhimize bir durum yaratıyor. Böylesi bir kanun bize uygulanamaz. Eğer yasa, bizim lehimize olsaydı, geriye doğru uygulanabilirdi. Oysa aleyhimize bir kanun çıkarılmış.”
* * *
Sincan 1 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulmakta olan kadim mahpus ve yazarlarımızdan Ozan Alpkaya, 5 Haziran 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Hücre cezam nedeniyle cevap vermekte geciktim. Hücrede yine hücre cezası nasıl oluyor, diye merak ediyorsanız, anlatayım: Telefon edemedim, görüş yapamadım. Mektup gönderemedim ve televizyonum hücreden dışarıya-koridora alındı…
Seçim sonucu şaşırttı doğrusu. Ama iktidar-muhalefet seçimle sınırlı değildir. Toplumun değişim iradesi ve gücü var. Biraz tarih okumaları yapılsa sanırım daha iyi görülür. Eğer bu konuda, yani muhalefet dert ediniyorsa, o vakit biraz çuvaldızı bir zahmet kendine dokundurması lazım geliyor ne yazık ki. Bizim mahallede de biraz bu yönlü zayıflık göze çarpıyor. Lakin halka karşı sorumluluğu olanların siyaseten istifa gibi lüksleri olamaz. Sanırım küçük burjuva, orta sınıf eğilimleri böyle yansıyor.
Lafın kısası toplumun değişim diyalektiği çok güçlü iken yeni dalgalar böyle yükselirken dalgaların üzerinde duramıyorsan, dönüp kendine bakacaksın. Toplumun siyasetçisi olacaksa bir vatandaş, bu işin abecesi ciddiyettir. Ben artık oynamıyorum mızıkçılığı ile hiç oluruz. Velhasıl daha yürünecek çok yol, söylenecek çok söz var.”
* * *
Halen Kobanê komplo davasında tutuklu olarak yargılanmakta olan HDP’nin eski sözcüsü Günay Kubilay, 31 Temmuz 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Kobanê davasından tutuklu olan bizler Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi’nde üç ayrı odada ikişer kişi olarak kalıyorduk. Bizim odayı iptal ettiler ve benimle birlikte kalmakta olan Bülent Parmaksız bir odaya, ben ise başka bir odaya verildik.
Böylece üçer arkadaş, iki ayrı odadayız. Sıcak yaz günlerinde biz iki kere terliyoruz. 5268 sayfalık bir dipsiz kuyunun (esas hakkındaki mütalaa) içine düştük. Çık çıkabilirsen işin içinden. 1 Ağustos günü esas hakkındaki mütalaaya karşı verilecek savunmalar başlayacak. Ben henüz savunmamı tamamlayamadım. Bakalım süreç nasıl işleyecek, bilemiyoruz. Bir bilinmezin içindeyiz. Bakalım, görelim…”
* * *
İzmir-Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Güven Usta, 3 Ağustos 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Siyasi iktidar hayatın her alanında saldırılarını artırıyor. İşçilere, köylülere, öğrencilere, doktorlara ve diğer tüm emekçilere sömürü, talan ve işkence, gözaltı, tutuklama dışında bir şey vermiyor. Bu onun sınıf karakterine uygundur. Siyasi iktidar emperyalist ve işbirlikçi tekellerin kontrolündedir. Onların istediklerini yapıyor.
Aynı şekilde hapishanelerde de yeni tip S ve Y tipi özel tecrit ve imha hapishaneleri olarak devrimcileri, direnen tüm kesimleri yok etmeyi amaçlıyor. Bu saldırıya karşı Ankara-Sincan 2 nolu Yüksek Güvenlikli ve Erzurum-Dumlu 1 nolu Yüksek Güvenlikli hapishanelerde süresiz açlık grevleri devam ediyor. Arkadaşlarımız 100’lü günlere yaklaştı. Taleplerinin kabul edilmesi, başka hapishanelere sevklerinin yapılması gerekiyor. Esas olarak onlar hepimiz için direniyorlar. Seslerine ses olmak, taleplerini duyurmak gerekiyor.”
MEKTUBU GELENLER:
——————————–
Kamuran Reşit Bekir – Bolu F Tipi Cezaevi
Güven Usta – Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi
Doğan Erbaş – Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi
Günay Kubilay – Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi
Ozan Alpkaya – Sincan 1 nolu Yük. Güv. CİK
Bülent Yılmaz – Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi