Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için yasaların varlığının tek başına yeterli olmadığını belirten hukukçular, ‘Kadına yönelik şiddet insanlık suçu olarak kabule dilmeli, toplumsal cinsiyet eşitliği her alanda sağlanmalı’ dedi
Kadına yönelik şiddetin her geçen gün artması üzerine kadınlar sokaklara çıkarak “Ölmek istemiyoruz” diye haykırıyor. Yıllardır hukuk alanında kadına yönelik şiddete karşı mücadele eden hukukçular da hayatın her alanında yapılacak mücadele ve düzenlemelerin önemine dikkat çekti. Mezopotamya Ajansı’ndan Ergin Çağlar’ın haberine göre; Mersin Barosu’ndan avukat Zahide Yıldıztekin, kadına yönelik şiddetin can yakıcı şekilde tehdit ettiğini özellikle ekonomik ve psikolojik boyutlardan daha çok fiziksel şiddete dönüştüğünü ifade etti. Yasaların varlığının tek başına şiddeti önlemede yetersiz kaldığına işaret eden Yıldıztekin, “Yasal düzenlemeler toplumsal hayata geçirilmeden, yargılama yapılırken yetersiz olan, caydırıcı olmayan cezalar yüzünden kadına karşı şiddet olaylarına her gün bir yenisi daha ekleniyor. Mevcut yasaların ve taraf olunan sözleşmelerin -özellikle İstanbul Sözleşmesi- uygulanmasını kolaylaştıracak bürokratik mekanizmaların üretilmesi ve bunların etkili bir şekilde uygulanması gerekmektedir” dedi.
‘Bağımsızlık güçlendirilmeli’
Şiddet sarmalının sona ermesi için her şey den önce toplumsal bilince ihtiyacı olduğuna dikkat çeken Yıldıztekin, “Kadına yönelik şiddete karşı duyarlı toplumsal bilinç geliştirilmeli ve kadınların toplumsal hayatta sosyal ve ekonomik bağımsızlıklarını güçlendirecek düzenlemeler de yapılmalıdır. Ayrıca toplumda kadına yönelik şiddetin en ağır insan hak ihlali olduğunun da altı çizilmelidir” diye konuştu.
Cinsiyet eşitliği eğitimi
Avukat Sebahat Gençtarih ise, yargı mensuplarının kadına yönelik şiddet konusunda eğitimler alması gerektiğini ifade derek, “Kadına yönelik bir insanlık suçu olarak görülmeli. Bu konu hakkında hem kadın örgütleri hem de kadın siyasetçilerin üzerinde önemle durması gerekiyor. Eğitim sisteminde ise çocuklara dönük şiddet eğitimleri verilmeli. Kadın ve erkeğin çocuk yaşta bu şiddet eğilimine karşı duyarlılığın arması gerekiyor. Toplumsa cinsiyet konusu mutlak bir şekilde işlenmelidir” dedi.
‘Reform şart’
Kadına yönelik şiddetin önüne geçmek için yargıda reform yapılması gerektiğini belirten Gençtarih, “Cezaların caydırıcı olması gerekiyor ama hakim karşısına çıkan erkekler katliam yapmış ya da kadına karşı suç işlemiş erkekler buna pişman olduklarını söylediklerinde ceza indirimi almaktalar. Bu tür durumların ortadan kalkması gerekiyor. Tabi her şeyden önce ülkede demokrasi ve barışın tahsisi gerekir. Yoksa bütün bu sorunlar kaldığı yerden devam eder” ifadelerini kullandı.
En büyük aktör yargı
Türkiye’de kadına yönelik şiddetin failleri olan erkeklerin yargılanırken, mahkemelerin caydırıcı cezalar vermediğini de sözlerine ekleyen Yıldıztekin, şiddetin artmasında en büyük aktörün yargı olduğunu dile getirdi. Yıldıztekin, “Şiddet failleri işledikleri suç sonrasında aldıkları indirimlerle veyahut da ceza almamaları sebebiyle ‘Nasılsa yine şiddet uygularsam ceza almayacağım /indirim alacağım’ mantığıyla yola çıkarak tekrar kadına yönelik her türlü şiddete devam etmektedir. ‘Haksız tahrik’ ve gibi indirimler kaldırılmalı ve en ağır cezalar hayata geçirilmelidir. Bu tür düzenlemelerle kadına şiddet azalacaktır” ifadelerini kullandı.
MERSİN