Sadiye Eser- Neğşirvan Güner/ İstanbul
Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) bünyesinde kurulan Teatra Jiyana Nû (Yeni Yaşam Tiyatrosu), Kürtçe tiyatronun 28 yıldır öncü adreslerinden biri. Kurulduğu günden bu güne kadar, defalarca oyunları yasaklandı, sahneleri kapatıldı. Bütün baskı ve yasaklamalara rağmen halen Kürtçe tiyatro yapmayı sürdüren Teatra Jiyana Nû’nun tarihi, belgesellere konu olacak kadar önemli. Sahnelerini anadilde sanat için direniş alanına dönüştüren ekibin anadilde tiyatro yapma ısrarını, Kürtçe tiyatro üzerindeki baskıları ve yeni sezonlarını tiyatrocular Ömer Şahin, Rugeş Kırıcı ve Cihad Ekinci ile konuştuk.
90’lardan bugüne
Ömer Şahin, 1990’larda devletin baskısı sonucu bölge illerinden büyük metropollere yaşanan göç sonucu anadilde kültür-sanat faaliyetlerinin sürdürülmesi için Kürt aydınları ve sanatçılarının MKM’yi kurması sonucu Teatra Jiyana Nû’nun ortaya çıktığını ifade etti. İlk dönemlerinde köy seyirlik, doğaçlama, yeraltı oyunları ve politik sokak tiyatrosu şeklinde yoluna devam ettiğini söyleyen Şahin, şöyle devam etti: “Tabi sürecin gelişmesi ile birlikte tiyatro kendi içerisinde çeşitli teorik-pratik atölye çalışmalarıyla beraber gelişim sürecini bugüne taşıdı. 2000’lerden sonra geleneksel tiyatrodan, İtalyan sahne biçimine göre sahneleme tekniklerine çalıştık. Bu dönemlerde çeşitli dünya klasiklerinden hikayeler, kendi yazdığımız hikayelerimizler ile birlikte moderne daha yakın oyunlar sahneledik. Ama bir yandan da deneysel çalışma alanı terk etmedik.” Sürekli yeni bir arayış içerisinde olduklarını dile getiren Şahin, deneysel çalışmaya devam ettiklerini, muhalif mücadele alanında yer aldıklarını ve kendi hikayelerini oluşturmak için çaba sarf ettiklerini sözlerine ekledi.
Yasaklı bir dil ile tiyatro
Rugeş Kırıcı ise dünya tiyatro tarihinde Kürt Tiyatrosu’nun yolculuğuna benzer bir örneğin olmadığının altını çizdi. Yasaklı bir dil ile tiyatro yapmaya çalıştıklarını belirten Kırıcı, “Yasaklı bir dil ile tiyatro yapmak neredeyse fısıldayarak sanat yapmaya çalışmaktı. Kürt Tiyatrosu’nun hikayesi, Kürt halkının kendi devrimsel sürecinden farklı olmadı ve yürümedi. Bütün sanat alanlarımız için geçerli bir durum bu. Tiyatronun öyle bir yolculuğu var” dedi
‘Sahne bulamıyoruz’
1990’lardan bugüne Kürt sanatına yaklaşımda tanımlamaların değiştiğini, uygulamaların ise değişmediğini söyleyen Kırıcı, son 4 yılda Türkiye’de yaşananlara dikkat çekerek yasağın biçim değiştirmiş halini yaşadıklarını belirtti. Oyunlarını izleyiciyle buluşturacakları sahne bulamadıkları ifade eden Kırıcı, “Halen de sahne bulamıyoruz ve oyunlarımız yasaklanıyor. Dolayısıyla biz bir yandan deneysel çalışmalar yaparken, bir yandan üretmeye, bir yandan da bu baskı ve yasaklamalarla mücadele ediyoruz” dedi.
‘Kendi seyircimizi oluşturduk’
“Toplumsal derdi” olan bir topluluk olduklarını söyleyen Kırıcı, yaptıkları sanatla kendi seyircilerini oluşturduklarını dile getirdi. Baskı ve yasaklamalara karşı taviz vermediklerinin altını çizen Kırıcı, seyirciye ulaşmanın çabası içerisinde oldukları belirtti ve ekledi: “Ne olursa olsun artık Türkiye kentlerinde de Kürdistan’da da Kürtler bir tiyatrolarının olduğunu biliyor. Üretiyoruz, üretmeye devam edeceğiz. Bizimki de bir mücadele alanı. Biz devam ediyoruz yolumuza.”
‘Kültürel hafıza yok ediliyor’
Cihad Ekinci, HDP’li belediyelere atanan kayyumların kültür sanat kurumlarının kapısına kilit vurduğunu, bu sürecin devam ettiğini dile getirdi. Ekinci, “Bir çok sanatçı işten atıldı KHK’lerle. Hatta parklardaki heykellere kadar saldırılar gerçekleşti. Kürtçe isimler silindi. Burada amaçlanan Kürtlerin hafızasız bırakılmasıydı. Bu zorluklara rağmen biz bir şekilde aslında inat ederek direne direne bir şekilde tekrar daha güçlü bir şekilde var olduk. Bize artık sahne de verilmese, ekipman da verilmese bir şekilde kendimizi ifade edebileceğimiz alan yaratabiliyoruz. Bütün zorluklara rağmen biz oyunlarımızı sanat faaliyetlerimizi yürütebiliyoruz. İşin umutsuzluğunda hiç değiliz. Bu tamamen daha güçlü bir şekilde yürümenin derdindeyiz” ifadelerini kullandı.
Kasımda Kürt Tiyatro Günleri
Teatra Jiyana Nû’nun yeni sezonu hakkında bilgi veren Şahin, Kasım ayında İstanbul’un iki yakasını kapsayacak Kürt Tiyatro Günleri düzenleyeceklerinin müjdesini verdi. Şahin, ilk defa gerçekleşecek Kürt Tiyatro Günleri hakkında şu bilgileri verdi: “20-25 Kasım tarihleri arasında İstanbul’da Kürt Tiyatro Günleri düzenleyeceğiz. Şişli ve Kadıköy’de bulunan salonlarda oyunlarımızı oynayacağız. Şu an program netleşmediği için net bir şey söylemiyoruz. Türkiye’de Kürt tiyatrosu yapan bütün gruplarla bir iletişimimiz var. Hemen hemen hepsinin ürünlerini 20-25 Kasım tarihleri arasında İstanbul seyircisiyle buluşturacağız.”
Kürtçe ‘Tosca’da var
Kırıcı ise Kawa Nemir tarafından Kürtçeye çevrilen Giacoma Puccini’nin “Tosca” isimli operasının tiyatroya uyarlandığını hatırlattı. Celil Toksöz tarafından tiyatroya uyarlanan operanın da Kürt Tiyatro günlerinde sahneleneceğini belirtti.
Şubat’ta Avrupa turnesi
Şuanda bölge turneleri yapmaya devam ettiklerini söyleyen Kırıcı, Şubat ayında Almanya’da olacaklarının bilgisi verdi. Kırıcı, “Bizim isteğimiz bizi izlemeye gelenlerin tiyatroya biraz kulak kabartmaları, bu her kesimdeki insan için söylediğimiz bir şey. Evet günümüzde belki tiyatro çok ön planda olan bir sanat dalı değil. Kendi kimliğimizle kendi dilimizle bu işi ortaya koyuyoruz ve kendi insanlarımızdan bir şekilde bizim oyunlarımızı izlemeye davet ediyoruz. Gelip bizim oyunlarımızı izlesinler, bizimle beraber o sahnedeki atmosferi yaşasınlar.” diye konuştu.