PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik 6 aylık avukat yasağına gerekçe yapılan ‘Yol Haritası’, Kürt sorunun çözümü için belirlenen ilkeler ve hayata geçirilmesi gereken adımları içeriyor
Bursa 2’nci Cumhuriyet Başsavcılığı, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’a 23 Eylül’de 6 ay süreli avukat görüş yasağı koydu. Karar, 5275 sayılı Kanun’un 59’uncu Maddesi doğrultusunda Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine alındı. Öcalan ve diğer 3 isim hakkında 2005 ve 2009 yılları arasında verilen hücre cezaları yasak kararına gerekçe gösterildi.
Yine, Öcalan’ın 2009 yılında savunmasının devamı olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) sunduğu 156 sayfalık “Yol Haritası” hakkında Cezaevi Disiplin Kurulu’nun aldığı karar da yasak gerekçeleri arasında yer aldı.
Öcalan’ın kaleme aldığı 156 sayfalık “Yol Haritası”, Kürt sorununun çözümü için 3 aşamalı bir eylem planı içeriyor. Öcalan, “Yol Haritası”nı 15 Ağustos 2009’da cezaevi yönetimine vererek, avukatlarına teslim edilmesini istedi. Ancak Cezaevi Disiplin Kurulu, “Devletin menfaatlerine aykırı olduğu ve örgüt propagandası içerdiği” gerekçesiyle “Yol Haritası”nı avukatlara vermedi. Öcalan’ın avukatlığını yürüten Asrın Hukuk Bürosu üyeleri, Bursa İnfaz Hâkimliği’ne itiraz etti. Fakat, avukatların bu talebi reddedildi.
Engelleme girişimleri sonuç vermedi
Öcalan, bunun üzerine AİHM’e vereceği 550 sayfalık savunmasına bu metni de ekledi. Türkiye, yaklaşık 1 buçuk yıl boyunca belgeyi avukatlara vermedi. Bu sırada AHİM, Öcalan’ın savunmasını istedi. Türkiye, “Yol Haritası” kısmını çıkararak, savunmayı AHİM’e gönderdi. Öcalan’ın avukatlarının başvurusu üzerine AİHM, 156 sayfalık metni “savunmanın parçası olduğu” gerekçesiyle Türkiye’den istedi.
Bunun üzerine Dışişleri Bakanlığı, metnin gönderilmesi yönünde Adalet Bakanlığı’na görüş bildirdi. Türkiye, metni gönderdikten sonra AİHM’den, Türk hukukçuların da bulunduğu teknik bir komisyon kurulmasını ve metinde savunmayla ilgisi olmayan bölümlerin Öcalan’ın avukatlarına verilmemesini istedi. AİHM, tüm engelleme girişimlerine rağmen belgeyi avukatlara verdi.
10 ilke
Belge, daha sonra “Türkiye’de Demokratikleşme Sorunları, Kürdistan’da Çözüm Modelleri (Yol Haritası)” başlığıyla yayınlandı. Kamuoyunda yankı uyandıran belge, “Kavramsal, kurumsal ve ilkesel çerçeve, Türkiye’de demokrasi sorunu ve demokratik anayasa çözümü, Kürt sorunu ve çözüm olasılıkları, Eylem planı ve sonuç” bölümlerinden oluşuyor. Yine, belgede 10 ilke yer alıyor.
Söz konusu ilkeler ve getirilen tanımlar ise şöyle:
“1- Demokratik Ulus İlkesi: Dil, etnisite, sınıf ve devlete dayanmayan, çok dilli, çok etnisiteli, sınıf ayrımına ve devlet ayrıcalığına yer vermeyen, özgür ve eşit bireylere dayanan demokratik toplumun ulus halini ifade eder. Demokratik ulus demokratik vatandaştan ve topluluklardan oluşur. Açık uçlu kültürel kimliklerden oluşan esnek ulus paradigmasını esas alır.
2- Ortak Vatan (Demokratik Vatan) İlkesi: Hiçbir kişinin diğerini, hiçbir topluluğun diğer topluluğu ötekileştirmediği, eşit ve özgürce paylaşılan anavatanların toplamını ifade eder.
3- Demokratik Cumhuriyet İlkesi: Devletin demokratik topluma ve bireye açık olmasını ifade eder. Devlet örgütlenmesiyle bireyin demokratik örgütlenmesi farklı olgular olup, birbirlerinin meşruiyetine saygıyı esas alır.
4- Demokratik Anayasa İlkesi: Demokratik vatandaşı ve toplulukları ulus-devlete karşı korumayı esas alan toplumsal konsensüsle oluşan anayasadır.
5- Demokratik Çözüm İlkesi: Demokratik çözüm ilkesi, daha çok devlet olmayı hedeflemeyen, devletin uzantısı da olmayan sivil toplumun demokratikleşmesini, yani demokratik toplumu esas alan çözüm modelidir. Devletin bünyesinde temel biçim değişikliklerine yönelmekten ziyade, toplum bünyesinde işleyen bir demokratik rejim arayan çözümlere yönelir.
6- Bireysel ve Kolektif Hakların Ayrılmazlığı İlkesi: Nasıl ki bireylerden oluşan toplum yine de bireylerin toplamından farklı bir şeyse, aralarında farklılık olsa da, bireysel ve kolektif haklar da aynı toplumun iki farklı yüzünü ifade eder. Tek yüzlü madalyonun olmaması gibi, sadece bireysel veya kolektif hak sahibi toplum veya bireyler de olmaz.
7- İdeolojik Bağımsızlık ve Özgürlük İlkesi: Demokratik ulus çözümü kapitalist modernitenin pozitivist ideolojik hegemonyasını ve bireycilik olarak yeniden inşa edilmiş liberalist köleliğini aşmadan gerçekleştirilemez. Kendi toplumsal doğası hakkındaki öz bilinç, demokratik ulusal çözümün bilinç koşuludur.
8- Tarihsellik ve Şimdilik İlkesi: Toplumsal gerçeklikler tarihsel gerçekliklerdir. Tarihte yaşanan gerçeklikler çok az farkla şimdide de, güncel olanda da yaşar. Tarih ve şimdi arasındaki bağlar doğru kurulmadan, kapitalist modernitenin tarihsizleştirilen bireyciliği ve homojen, anlık, şimdilikçi toplum zihniyeti aşılamaz. Tarih ve şimdinin doğru kavranışı demokratik ulus çözümü için gerekli bir koşuldur.
9- Ahlâk ve Vicdan İlkesi: Hiçbir toplumsal sorun ahlâk ve vicdana başvurulmadan sağlıklı bir çözüme vardırılamaz. Modernitenin yalnız başına güç ve hukuk çözümleri, sorunları bastırmaktan ve çarpıtmaktan öteye sonuç vermez. Demokratik ulus çözümünde ahlâk ve vicdandan kaynaklı empati şarttır.
10- Demokrasilerin Öz Savunması İlkesi: Öz savunmasız varlık olmadığı gibi, doğanın en gelişmiş varlığı olan demokratik toplumlar da öz savunmasız gerçekleşemez, varlığını sürdüremez. Demokratik ulusal çözümlerde öz savunma ilkesinin gerekleri karşılanmak durumundadır.”
3 aşamalı eylem planı
Söz konusu ilkelerin yanı sıra, Kürt sorunun çözümü noktasında öncelikli olarak atılması gereken adımlar da belgede yer alıyor.
“Eylem Planı” başlığı altında formüle edilen 3 aşama ise şöyle:
“Birinci Aşama: PKK’nin çatışmasızlık ortamını kalıcı olarak ilan etmesi. Bu aşamada tarafların provokasyonlara gelmemeye, güçleri üzerindeki kontrolü sıklaştırmaya ve kamuoyunu hazırlamaya devam etmeleri gerekir.
İkinci Aşama: Hükümetin inisiyatifiyle TBMM’nin onayından geçmiş ve hazırlayacağı önerilerle hukuki engellerin kaldırılmasına yardımcı olacak bir Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’nun teşkil edilmesi. Komisyonun teşkilinde tüm taraflar arasında azami muvafakat aranacaktır. Bu komisyonda yapılacak itiraflar ve savunmalara bağlı olarak bir af müessesesi önerilerek, TBMM’ye sunulacaktır. Yasal engellerin bu biçimde kaldırılması halinde, PKK yasadışı konumdaki varlığını ABD, AB, BM, Irak Kürt Federe Yönetimi ve Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin içinde bulunacağı bir kurulun denetiminde Türkiye sınırlarının dışına çıkarabilecektir. Daha sonra bu güçlerini kontrollü olarak değişik alan ve ülkelerde üslendirebilecektir. Bu aşamada önemli olan kritik nokta, PKK siyasi tutuklu ve hükümlülerinin bırakılmasıyla PKK silahlı güçlerinin sınır dışına çekilmesinin birlikte planlanmasıdır. ‘Biri diğersiz olmaz’ ilkesi geçerlidir.
Üçüncü Aşama: Demokratikleşmenin anayasal ve yasal adımları atıldıkça tekrar silahlara başvurmanın zemini kalmayacaktır. Başta PKK’de görev almış olanlar olmak üzere, uzun yıllardan beri sürgün yaşayan, vatandaşlıktan çıkarılmış ve mülteci konumuna düşmüş olanların peyderpey yurda dönmesi başlayacaktır. KCK faaliyetlerinin yasallık kazanmasıyla PKK’nin Türkiye sınırları dâhilinde faaliyet göstermesine gerek kalmayacaktır. Her bakımdan legal demokratik siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel faaliyetler esas alınacaktır.”
Kaynak: MA/Erdoğan-Alayumat