J&J Yayınları’ndan çıkan Babaoğlu’nun ‘Karanfiller Taze Kaldı’ isimli öykü kitabı, arayış ve umut tarihinin günlük yaşama etkilerinden kesitler sunuyor
Diyadin Turhan*
İbni Haldun, coğrafya ile kader, Amin Maalouf ölüm ile kimlik arasında ilişki kurarken, aynı hakikatin altını çizerler: İnsan içinde doğduğu koşulların ürünüdür. İradesi dışında oluşan koşullar içinde var olma mücadelesi verir. Zorlu ve bedelleri ağır bir mücadeledir söz konusu olan. Mezopotamya dediğimiz kadim coğrafya bu gerçekliği tüm zamanlarda deneyimleyen bir mekandır. Kadim coğrafyanın kadim bir halkı olarak biz de bu deneyimden fazlaca nasiplenmişiz. Tarihimiz bir anlamda istila, işgal, isyan, savunma savaşları, yenilgiler ve küllerinden yeniden doğmanın tarihidir. Küllerinden yeniden doğma gerçeği hem verili olanı aşma arayışına hem de umuda işaret eder. J&J yayınlarından çıkan Burhan Babaoğlu’nun “Karanfiller taze kaldı” isimli öykü kitabı arayış ve umut tarihinin günlük yaşama etkilerinden kesitler sunuyor.
Üç mekan
Yazar öykülerine çocukluğunun ve ilk gençlik yıllarının geçtiği Diyarbakır, Urfa ve Siverek’i mekan olarak seçmiştir. Zaman 1980’ler ile 1990’lardır. Bu yıllar devletin zor aygıtlarıyla topluma, özellikle Kürt gerçekliğine acımasızca yöneldiği, özgürlük umudunu boğmaya çalıştığı yıllardır. Toplumsal hafızaya zindan, işkence, köy yakma, zorla yerinden etme ve yargısız infazlarla kazınmış bir zamandır. Yazar, tüm bunlara tanıklık etmiş, birebir yaşamıştır. Öykülerinden anlıyoruz ki, tanıklıkları ruhunda derin yaralar açmıştır. Yazdıklarıyla bu yaralarına eğilmiştir. Bir başka deyişle ruhunun tuttuğu notları öyküleştirmiştir. Kalemi toplumsal acıları görünür kılarken, ruhunu da sağaltır. Yazar kendini acılarından devşirdiği hakikat üzerinde yeniden inşa eder.
Kayıpların tutulmamış yası
Burhan Babaoğlu, esaret altında çocukluğuna dönmektedir. Çünkü, “yaşamın nedenini arayan insan çocukluğuna dönerdi. Kökler oradaydı. Çocuk insanlığın hem kökeni hem de geleceğiydi.” Bu kökte darbeler, zindanlar, işkenceler, yerinden edilmeler, yakılan köyler, şehre savrulmalar, şehirde tutunma kavgası vardır. Faili meçhule giden abiler, yakılan çocukluk arkadaşları vardır. Çocuk yüreğine sığmayacak kadar büyük acılardır. Kavranmakta güçlük çekilir. Fakat ruhta depremlere yol açar. Farkında olmasa da sezgileri fay hatlarını harekete geçirir, kırar, örseler. Yaralar derin olduğundan hep o iklimde kalınır. Onun için karanfiller tazedir. Taze kalan karanfiller kayıpların tutulmamış yasını duyururlar.
‘Umut, imkânsız tanımaz’
Çocukluğuna yönelim kendini zulüm karşısında daha güçlü ve donanımlı konumlandırma temelinde olduğundan yazar anılarından umut devşirir. Taze karanfiller tutulmamış yastan umuda evrilir. Çünkü çocuğun gözleri değişen dünyada değişmeyen özü görür. Değişmeyen öz vefa, sevgi, dostluk, sadakat, bağlılık gibi insanlığın asli duygularıdır. Umut bu duyguların büyütülmesi, kıble haline getirilmesi ve yaşamın bu duygular üzerinde inşa edilmesidir. Ve “umut imkânsız tanımaz.”
Toplumsal hafıza
“Karanfiller taze kaldı” yazarın ilk kitabı olmasına rağmen öyküler başarılıdır. Ruhundaki depremleri propagandaya, mağduriyet diline sapmadan, estetik kaygıları önceleyerek anlatır. Ciddi bir emek harcandığını belli eder. Kime redaksiyon ve dizgi hataları olmakla birlikte ciddi kusurları yoktur. Eser, keyifli okumalar vaat etmiyor. Toplumsal hafızada kaydı silinmeyen acı ve hüznü canlandırırken, umutla yeniden başlama gücünü veriyor. Karanfiller, böylece direnişin de tazeliği oluyor.
Burhan Babaoğlu kimdir?
Burhan Babaoğlu, 1969 yılında Siverek’te doğdu. İlkokulu Diyarbakır’da, orta ve liseyi Urfa’da bitirdi. Üniversiteye devam ederken siyasi faaliyetlerinden dolayı 1992 yılında tutuklandı. Müebbet hapis cezası aldı. 27 yıllık zindan yaşamında birçok cezaevinde ‘konuk’ edildi.
* Şakran 1 nolu T Tipi Cezaevi