Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlatılan açlık grevi eylemleri devam ediyor. Açlık grevindeki tutuklular dışarıya mesaj göndererek, ‘Herkes bulunduğu yerden sesini yükseltmeli. Tecrit ancak öyle kaldırılır’ diye çağrıda bulundu
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in başlattığı açlık grevi eylemi 144. gününde. Güven’in ardından 66 cezaevinde 300’ün üzerinde tutuklunun başlattığı açlık grevi eylemi 106., hükümetin sessizliği karşısında eylemlerini tüm cezaevlerinde başlatan yaklaşık 7 bin tutuklunun açlık grevi eylemi ise 31. gününde devam ediyor. Açlık grevi eylemleri cezaevleriyle sınırlı kalmayıp dünyanın birçok yerinde yankı uyandırdı. Federe Kürdistan Bölgesi’nde bulunan Hewler’de HDP üyesi Nasır Yağız 131, Fransa’nın Strasbourg kentinde gazeteci ve siyasetçilerinde aralarında bulunduğu 14 kişinin ve Galler’de İmam Şiş’in başlattığı eylem ise 105. gününde devam ediyor. Şimdiye kadar 4’ü tutuklu olmak üzere 5 eylemci ise tecridi protesto etmek amacıyla yaşamına son verdi. Tüm bunlara karşın hükümetten henüz bir açıklama gelmezken dünyanın birçok yerinde açlık grevi eylemlerine destek eylemleri devam ediyor.
Eylemlerini Öcalan üzerindeki tecrid kaldırılana kadar sürdüreceklerini söyleyen tutuklular aileleri, avukatları ve gönderdikleri mektup aracılığıyla dışarıya mesajlarını göndermeye devam ediyor. Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde 26 Aralık’tan 2018’den bu yana açlık grevinde olan Sedat Alçiçek, gönderdiği mektup aracılığıyla eylemine ilişkin konuştu. Açlık grevinin 95. gününde olan Alçiçek, 1980 yılında Diyarbakır Çermik ilçesinin Bintaş köyünde 8 çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Alçiçek, 2009 yılında Siirt Pervari’de gözaltına alınarak tutuklandı. 30 yıl ceza alan Alçiçek, 10 yıldır cezaevinde.
‘Yarın geç olabilir’
Alçiçek, mektubunda açlık grevine girme gerekçesini şöyle ifade etti: “Tecrit Öcalan şahsında bir sistem olarak, halk üzerinde Demokles’in kılıcıdır. Cezaevlerinde binlerce arkadaşım ve ben de bu tecridi bir şekilde yaşıyoruz. Tecrit bir halka uygulanıyor. Kırk yıllık demokrasi mücadelesini ve birikimlerini, bir dili, kültürü ve tarihi yok etmeyi hedeflediği için açlık grevine başladım. Kendi varlığımızı ve irademizi koruma adına böylesi bir eyleme girdim.” Alçiçek, açlık grevi eylemlerini var olmayla yok olma savaşı olarak tanımladığını belirterek, “Talebim yerine gelene kadar eylemimi sürdüreceğim. Çok hukuki ve hatta Türkiye’nin en asgari yasalarında olanın uygulamasını istiyoruz” diye konuştu. Türkiye halklarının geleceğinin tehlikede olduğuna vurgu yapan Alçiçek, “Bir kez daha ifade ederek, böylesi bir ortamda herkesin üstüne düşeni yapmasını bekliyoruz. Geç olmadan herkes kendi bulunduğu noktadan sözlerini söylemeli, tutumlarını ortaya koymalı. Yarın geç olabilir” dedi.
‘Yalnız bizim sesimizle olmaz’
İzmir 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde 16 Ocak tarihinden bu yana açlık grevine başlayan Mehmet Ümit (19), annesi aracılığıla eylemine dair mesaj gönderdi. Hakkında ağırlaştırılmış müebbet kararı verilen Ümit’in annesi Saliha Ümit ile ancak 15 günde bir telefon görüşmesi gerçekleştirebiliyor. Oğluyla en son 26 Mart’ta telefonla görüştüğünü anlatan anne Ümit, oğlunun kamuoyuna gönderdiği mesajı şöyle aktardı: “Dışarıdaki ses yükselmezse daha çok kişi yaşamını yitirecek. Dışarıdaki insanlar bu eyleme destek vermeli. Bu şekilde sesimiz daha da yükselecektir. Sadece bizim eylemimizle talepler yerine gelmez.”
‘Sessizlik hançer gibi yüreğimize saplanıyor’
Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde 1 Mart’tan bu yana Öcalan üzerindeki tecrit uygulamalarına karşı açlık grevinde olan 9 yıllık tutuklu Azize Yağız, aynı cezaevinde Medya Çınar’ın yaşamına son vermesi üzerine açlık grevi eylemine ilişkin mesaj gönderdi. Yağız’ın mesajının tamamı şöyle; “Tecrit sadece çözümsüzlüğü ilerletir. Bizim çabamız özgür ve barış dolu yarınların sağlanması içindir. Biliyoruz ki bu da tecridin kaldırılması ile sağlanacaktır. Süreci ve verilmek istenen mesajları doğru yorumlamak gerekir. Bizler ölümleri desteklemiyoruz. Arkadaşlarımız ölümü sevdikleri için yürümediler ölüme. Yaşama ve halklara olan bağlılıkları sonucunda yıldızlaştılar. Kendine insanım diyen, herkes tecride ve yaşanan ölümlere dur demek için sesini yükseltmeli. Dışarıdaki sessizlik yüreğimize bir hançer gibi saplanıyor. Daha kaç yoldaşımızı yitirmemiz gerekiyor. Bizler kararlıyız. Tecridi kırmadan mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.”
Yağız ve Tok’un eylemi sürüyor
Açlık grevi eyleminin 131. gününde olan Nasır Yağız’ın sağlık durumu her geçen gün kötüye gidiyor. Yağız, artık odasından çıkamaz hale geldi. Baş ve göz ağrıları çeken Yağız, uyumakta ve ayakta durmakta zorlanıyor. Uykusuz kalmasının kendisini çok zorladığını söyleyen Yağız, bu durumdan kaynaklı artık odasından dışarı çıkamadığını belirtti. Yağız başarıya olan umudun kendisine güç verdiğini söyledi. Maxmur mülteci kampında açlık grevi eylemine başlayan İştar Meclisi Koordinasyon Üyesi Fadile Tok, eyleminin 71. gününde. Maxmur’da dönüşümlü olarak yürütülen açlık grevi ise 106. gününde. Dönüşümlü devam eden eylemi 35. grup sürdürüyor.
‘Kızım 39 kiloya düştü’
Elazığ T Tipi Kapalı Cezaevinde 1 Mart’tan itibaren açlık grevine başlayan Remziye Karadağ’ın (25) annesi Fidan Karadağ, kızının sağlık durumundan endişe duyduğunu belirtti. Hükümet yetkililerinin açlık grevlerine ilişkin sessizliğine, “Cezaevlerinden cenazelerin çıkmasını mı bekliyorlar?” diye tepki gösteren Karadağ, “Aylardan beridir bu sürece karşı sesini çıkarmayan hükümet yetkilileri, zannedersem çocuklarımızın cezaevinde ölmesini istiyor” dedi. Karadağ, “Yüzlerce kişi şu an açlık grevindedir. Biz cezaevlerinden cenazelerin çıkmasını istemiyoruz. Evlatlarımız cezaevlerinde ağır ağır ölüme doğru gidiyor. CPT cezaevlerini neden denetlemiyor? Gidip açlık grevindekilerin durumunu görmelidir. Kızım 39 kiloya düşmüş. Belki birkaç hafta sonra telefon görüşmesine de çıkamayacak” diye konuştu.
Darp edilerek davaya götürüldüler
Edirne F Tipi Cezaevi’nde bulunan Kemal Argış, Yahya Özmen ve Vezir İbosovic isimli tutukluların cezaevlerinde yapılan bir ekinlik nedeniyle haklarında Edirne Asliye Ceza Mahkemesi tarafından açılan davanın duruşması 28 Mart tarihinde görüldü. Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle 1 Mart’tan bu yana açlık grevinde olan tutuklular bu duruşmaya katılmak istemediklerini ifade etti. Mahkemeye gitmeyi ret eden 3 tutuklunun darp edilerek mahkemeye götürüldüğü öğrenildi. Tutukluların durumunun iyi olduğu aktarıldı. Tutuklular geçtiğimiz günlerde tecrit kaldırılıncaya kadar haklarında görülen hiçbir mahkemeye katılmayacaklarını zorla götürülme durumunda ise savunma yapmayacakları kararını açıklamıştı.
‘Onların mücadelesiyle barış gelecek’
Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlayan açlık grevi eylemlerinin 1 Mart tarihinden bu yana tüm cezaevlerine yayılmasıyla beraber farklı cezaevlerinde bulunan Nevzat ve Mehmet Kılıç kardeşler de açlık grevine başladı. İzmir’in Buca ilçesinde 1993 yılında tutuklanarak müebbet hapis cezası alan Nevzat Kılıç Ödemiş T Tipi Kapalı Cezaevi’nde, Dersim’de 2013 yılında “Örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklanan Mehmet Kılıç ise Samsun Bafra Cezaevi’nde tutuklu bulunuyor. İki kardeşin annesi Muhbet Akbar çocuklarının açlık grevine başlama taleplerinin kendilerinin de talebi olduğunu söyledi. Çocukları için sonuna kadar mücadele edeceğini dile getiren anne Akbar, “Kürt halkı Öcalan’dan haber almak istiyor. Bu en doğal haktır. Ama devlet duymuyor, görmüyor. Kendi yasalarını uygulamıyor. Yaşamına son veren her bir evladımızın sebebi bu susan hükümettir. Bu direnişte çocuklarımız kazanacak” diye konuştu.
Avukatlar darp edildi
Açlık grevi eylemleri devam ederken tutukluları ziyarete giden avukatlar darp edildi. İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şubesi’nin oluşturduğu Cezaevi İzleme Komisyonu üyesi avukatlar, Tarsus 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle süresiz-dönüşümsüz açlık grevini sürdüren tutuklularla görüşüp, durumlarına dair not tuttu. Görüşme sonrası cezaevinden çıkmak isteyen Saniye Biçici, Pınar Dokuz, Özgür Çağlar, A. Celil Akın isimli avukatların tuttuğu notlara, gardiyanlarca el konulmak istenildi. Notlara el konulmak istenmesine tepki gösteren avukatlar, gardiyanlar tarafından darp edildi. Cezaevinden çıkmalarına bir süre izin verilmeyen avukatlar, savcıyla görüşmenin ardından cezaevinden ayrılabildi.
HABER MERKEZİ