Yargıtay’ın 10 Ekim Ankara Katliamı Davası’na dair kararını değerlendiren avukatlar Nuray Özdoğan ve Senem Doğanoğlu, ‘Kararla ceza alanlar tahliye olabilecek’ dedi
Yargıtay, 10 Ekim Ankara Katliamı ana davasına dair kararında, katliamı “insanlığa karşı suç” olarak görmediği gibi, devletin sorumluluğunun araştırılmasına ilişkin avukatların taleplerini de reddetti. Mitingi düzenleyen ve mitinge katılan kurumların mağdur olmadığına hükmeden Yargıtay, “insanlığa karşı suçtan” yargılanan Erman Ekici dışındaki sanıklara verilen cezaları ise onadı. Davanın açıldığı günden bu yana devletin sorumluluğunun yanı sıra IŞİD’in bağlantılarına ilişkin tüm gerçeklerin araştırılması için mücadele veren 10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu, Yargıtay’ın kararının ardından “Biz bitti demeden bu dava bitmez” sözünü yineledi.
Yargıtay hiçbir şey söylememiş
Komisyon avukatlarından Senem Doğanoğlu ve Nuray Özdoğan, Yargıtay’ın kararına dair Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Zemo Ağgöz’e konuştu.
Faillerin ne kadar çok ceza alıp almayacağından ziyade katliamın nasıl gerçekleştiğinin önemli olduğunu vurgulayan Avukat Senem Doğanoğlu, “Önemli olan burada devletin failliğinin ortaya konulmasıydı. Bu konuda temyiz gerekçelerimize dair Yargıtay hiçbir şey söylememiş durumda. Kısacası reddediyor” dedi.
Taleplerin hepsini reddetti
Yargıtay’ın kararında “insanlığa karşı suç” tartışmasını yapmadığı gibi bu suçtan yargılanan sanık Erman Ekici yönünden bozma kararı verdiğini belirten Doğanoğlu, “Anayasal düzeni ihlal’ suçundan ek iddianamenin hazırlanıp dosyayla birleştirilmesini istiyor. Sonuç olarak Yargıtay, Erman Ekici’nin ‘insanlığa karşı suçtan’ yargılanmasını tanımadı. Ama bunu söylemekten de imtina ediyor kararda. Daha birçok eksik araştırmanın altını çizmiştik, onlara dair de taleplerin hepsini reddetmiş durumda” diye belirtti.
Bozma kararına karşı mahkeme bir duruşma açacak
Firari sanıklar yönünden devam eden dosyada, başından beri insanlığa karşı suç yönünden Yargıtay’ın kararının beklenmesine karar verildiğini anımsatan Doğanoğlu, “Şimdi bozma kararına karşı mahkeme bir duruşma açacak. Yargıtay’ın insanlığa karşı suç yönünden devam eden yargılamaya bir atfı yok ama katliam sorumluluğuyla ilgili daha geniş bir cümle kurarak ‘Anayasal düzeni ihlal suçu yönünden ek iddianame düzenleyin’ diyerek insanlığa karşı suçtan açıkçası ‘cezalandırmayın’ diyor. Mahkeme de zevkle bu politik mesajı algılayacaktır ve insanlığa karşı suçtan hüküm kurmamak için kendine bir zemin bulmuş oldu” ifadelerini kullandı.
Kasım döneminin aydınlatılmalı
Yargıtay’ın, mitingin düzenleyicisi kurumların ve katliamdan doğrudan ya da dolaylı bir şekilde etkilenmiş olanların katılma yönünde taleplerinin de reddedilmesine karar verdiğini hatırlatan Doğanoğlu, “Biz hep ‘öznesizleştirilmeye çalıştıkları IŞİD yargılaması’ diyorduk. Yargıtay da aslında bizi özne olmaktan çıkartmaya çalıştıkları bir karar vermiş durumda” ifadelerini kullandı. Dava kapsamında araştırılmayan birçok eksikliğin olduğuna da işaret eden Doğanoğlu, şunları ekledi: “Bu dava, IŞİD’in 10 Ekim Ankara Katliamı’na gelinceye kadar nasıl yapılandığı, nasıl bu kadar kolay örgütlendiğinin aydınlatılabilmesi için bir fırsattı. Ekim-Haziran-Kasım döneminin aydınlatılabilmesi için diğer katliam dosyaları gibi en önemli uğraklardan biriydi. Yargıtay, ‘bu fırsatı size vermeyeceğim’ dedi.”
Sanıklar tahliye olacak
“Örgüt üyeliği” suçundan ceza alan sanıkların Yargıtay’ın kararının ardından tahliye olabileceğini ifade eden Doğanoğlu, “10 yıllardır cihatçı yapılanmaların filizlerini atan Abdulhamit Boz gibi failler, şartlı tahliye koşullarının sağlanması durumunda tahliye olabilecekler. Karar bir hafta içerisinde esas mahkemeye gidecek ve bu sanıklar çok hızlı bir şekilde infaz rejimi itibariyle tahliye olabilecekler” şeklinde konuştu.
Yeni sürece hazırlık
Mücadelelerinin süreceğini vurgulayan Doğanoğlu, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) sürecine hazırlanacaklarını kaydetti. Çalışmalara bugünden itibaren başlayacaklarını dile getiren Doğanoğlu, “Davanın başından itibaren devletin failliği ve insanlığa karşı suç başta olmak üzere hiçbir suçun cezasız kalmayacağını, gerçeklerin ortaya çıkacağını biliyoruz. Tarihsel olarak da böyle olacak. Biz mücadele etmeye devam edeceğiz. Bunu kamuoyuyla beraber yapacağız. Bu dava, biz bitti demeden bitmeyecek” mesajını verdi.
‘Yargıtay, bizi uzaklaştırmaya çalışıyor’
Avukat Nuray Özdoğan, Yargıtay’ın mahkemeden çok da farklı bir tutum sergilemediğine dikkati çekti. Yargıtay’ın, mitingi düzenleyen kurum, sendika ve partilerin müştekilik talebini reddetme yönünden verdiği kararın çok hatalı olduğunu dile getiren Özdoğan, “Meseleyi toplumsal alandan çıkarmaya, bireysel bir suçmuş gibi göstermeye çalışmaya yönelik bir karar. Mitingi düzenleyenlerin hepsinin üyeleri yaralandı, katledildi, doğrudan zarar gördüler. Tüm Türkiye halkları açısından müştekilik talebi mümkünken, mitingi düzenleyenleri, katılanları müşteki olarak görmemesi hukuka aykırı bir karar ve yargının genel olarak niyetini de gösteriyor. Yargıtay, açık bir şekilde ‘sadece fiziken yaralananları müşteki kabul ederim’ diyerek korkunç bir değerlendirme yaptı” dedi.
Oklar devlet kurumlarına gider!
Parti, sendika ve kurumların katılma talebinin yerel mahkemece gerekçesiyle kabul edildiğini hatırlatan Av. Nuray Özdoğan, “Yargıtay’ın kararına baktığımızda, aynı zamanda katliamı siyasi bağlamından da uzaklaştırma derdi var. Mahkemenin IŞİD’i yargılama derdi yok. IŞİD’i yargılamaya ve bağlamlarını tartışmaya başladığımızda Türkiye’de birçok devlet kurumuna oklar gider. Yargıtay bunun önünü kesen bir karar verdi. ‘Daha ötesini araştırmayacağım’ dedi. Nitekim Anayasa Mahkemesi’nin, olayın kamu sorumluluğu açısından da araştırılması gerektiği yönünden ihlal kararları var biz bunları da sunmuştuk. Ancak Yargıtay, bunları da dikkate almadı. Yargı, IŞİD’e karşı mücadelede kendi görevinin sınırlarını da mevcut iktidarın çizdiği sınır olarak çizmiş oldu” diye anlattı.
Saldırı alanla sınırlı tutulamaz
Mahkemenin manevi yaralanmayı kabul etmediğini ifade eden Av. Nuray Özdoğan, “Oysa ki kişilerin hastaneye kaldırılmasıyla, o paniği yaşamasıyla doğrudan olayla illiyet bağı var. Yargıtay, mahkeme ve savcılık gibi olayı tümüyle garda bulunan alanla sınırlı tutup onun dışında hiçbir meseleye temas etmek istemiyor. Hem fiziki olarak katliamı dar bir alanda değerlendiriyor hem de kamu sorumluluğu bağlamında da meseleye girilmesine engel oluyor” değerlendirmesini yaptı.
‘Temyiz dilekçemizle ilgili hiçbir değerlendirme yapmadı’
Avukat komisyonu olarak ayrıntılı bir temyiz dilekçesi sunduklarını kaydeden Özdoğan, dosyadaki tüm delillerle beraber IŞİD’in mahkemece değerlendirilmesi, bağlamlarının araştırılması, yargılanan sanıkların birçoğunun “örgüt üyesi” değil doğrudan katliamı gerçekleştiren ekibin içinde olduğunu delilleriyle sunduklarını vurguladı. Yargıtay’ın sundukları dilekçe ve delilleri gözetmediğini dile getiren Özdoğan, “Üyelikten ceza alanların kararını onamış ve katliamdan dolayı yargılanmaları gerektiği yönündeki taleplerimizi reddetmiş oldu. Yargıtay, temyiz dilekçemizle ilgili hiçbir değerlendirme yapmadı” ifadelerini kullandı.
Hukuka uygun ve adaletli bir karar değil
Yargıtay kararının kısa bir sürede verilmiş olduğuna da değinen Özdoğan, “Bu kadar ayrıntılı bir dosyanın, böyle kısa sürede karara çıkmış olması da ilginç. Diğer katliamlarla bağlantıları noktasında bir değerlendirme yok. Yargı, sadece kişilere bir suç nedeniyle bireysel ceza vermez. Gerçeğin de ortaya çıkartılmasına katkı sunmayan bir yargı kararı adaletli değildi. Ama Yargıtay, verdiği kararla yerel mahkemeye de ‘bu sınırlarda yargılama yap’ demiş oldu. Yerel mahkemeye bir sınır çizmiş oldu. Dolayısıyla hukuka uygun ve adaletli bir karar değil” ifadelerini kullandı.
HABER MERKEZİ