Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde 2017 yılında yaşanan akran istismarını ve zorbalığını, cezaevi idaresi görmezden gelirken, açılan davayı mahkeme 4 ayda karara bağladı
AKP Hükümeti’nin 2 yıl aradan sonra tekrar kamuoyunun gündemine getirdiği yasa tasarısıyla şu günlerde tartışılan çocuklara yönelik cinsel istismar cezaevlerinde de devam ediyor. Yakın tarihteki örneklere rağmen bakanlıklar bağımsız izleme taleplerini dikkate almıyor. Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde 2017 yılının Kasım ayında tutuklu bulunan çocukların akranlarına şiddet, kötü muamele ve cinsel istismarda bulunduğu ortaya çıktı. Suça Sürüklenen Çocukların (SSÇ) tutulduğu 15 kişilik koğuşta, kendini “koğuş sorumlusu” (ağa) olarak gören bir çocuğun akranı olan 2 çocuğa hem cinsel istismarda bulunduğu hem de fiziksel şiddet uyguladığı, koğuştaki diğer akranlarına ise sistematik olarak fiziksel şiddet uyguladığı öğrenildi. Cinsel istismar ve şiddete uğrayan çocukların, olayı cezaevi gardiyanları O., İ., İ. ve başgardiyan olan R.’ye anlattığı ve olayın cezaevi yönetimi tarafından da bilindiği aktarıldı. Gardiyan ve cezaevi yönetiminin ayrıca “koğuş sorumlusu” olarak uygulanan sistemden de haberdar olduğu belirtildi. Konuya ilişkin konuşan Diyarbakır Barosu İnsan Hakları Merkezi Cezaevi İzleme Komisyonu üyesi avukat Öykü Çakmak, çocukların güvenliği sebebi ile mağdur ve sanık olan çocukların isimlerini veremeyeceklerini söyledi. Dosyaya ilişkin bilgi veren Çakmak, “İstismara uğrayan 2 çocuğun ailesi tarafından Baro’ya yapılan başvuru ile birlikte dosyaya, soruşturma aşamasından bu yana müdahil olduk. Ancak maalesef yargının; istismar, şiddet, işkence, kötü muamele dosyalarının kamu idarelerini ilgilendirmesi durumunda gösterilen sümen altı etme refleksi bu dosyada da vücut buldu. Sonuç olarak kamu görevlileri ve kurum yetkilileri açısından cezasızlıkla sonuçlanan bir yargılamaya daha tanıklık ettik” dedi.
‘Dosyada hızlıca karar çıkarıldı’
Çakmak, Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nin kamu görevlilerinin soruşturulması ve yargılamaya şüpheli sanık olarak eklenmesi talebini ret ettiğini aktardı. Duruşmaların 4 celse şeklinde sürdüğüne dikkat çeken Çakmak, celselerden ikisinin 10 gün ara ile yapıldığını ve toplamda kovuşturma süresinin 4 aydan kısa sürdüğünü ifade etti. Çakmak, “Mahkeme, onlarca tanık dinledi, her tanığın beyanından kamuya dönük suç sayılabilecek ifadeler ortaya çıktı. Hatta mahkeme başkanı artık reaksiyon göstererek, ‘bunca şey olmuş cezaevinde, bunların hiçbiri nasıl duyulmaz’ diye tepki dahi gösterdi. Ancak buna rağmen mahkeme resmen suç duyurusunda bulunma kararı almadı” dedi.
‘Çocuk cezaevleri kapatılmalı’
İstismara uğrayan çocuklardan birinin başka bir dosyadan dolayı hala tutuklu olduğunu fakat diğer çocuğun tahliye olduğunu ifade eden Çakmak, “Olaydan sonra da mağdur olan çocuklar ve SSÇ aynı koğuşta tutulmuş ve bu durum sebebi ile cezaevi idaresi suç işlemeye devam etmiştir. Devletin mağdur ettiği bu çocuklar cezaevinde daha büyük travmalar yaşıyor ve akabinde de yapıcı-onarıcı hiçbir güvenliktedavi önlemi dahi alınmıyor” diye konuştu. Çakmak, günlerce süren bu şiddetin ve istismarın cezaevi görevlilerince duyulmamış- görülmemiş olmasının mümkün olmadığını ve en basit haliyle görevi ihmal suçunu oluşturduğunu söyledi. Bunun kabullenilemez olduğunu aktaran Çakmak, “Tam da burada çocuk cezaevlerinin ıslah sağlamadığı bu haliyle cezaevlerinin suçu önleyici değil, çocukları çok daha kötü olaylarla, yeni suçlarla baş başa bırakması gerçekliğini görmekteyiz ve bu nedenle bir kez daha çocuk cezaevleri kapatılmalı diyoruz” diye belirtti.
‘Dosyanın takipçisi olacağız’
Öykü, şöyle devam etti: “Bizi yaralayan hem çocukları ısrarla cezaevine kapatan bu zihniyet hem de buna rağmen bu korumayı sağlayamayan bu zihniyettir. Mahkeme kararını, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf incelemesi ile bozulması talebiyle başvurumuzu yaptık. Başvurumuzun esası Baro adına katılma talebimizin kabul edilmemesi, kamu görevlileri ile ilgili etkin bir soruşturma yürütülmemesi ve mahkemece öğrenilen suçlar ile ilgili olarak suç duyurusunda bulunulmamış olması ile ilgiliydi. Ayrıca ilgili kamu görevlilerinin tespiti ve görevi kötüye kullanarak-görevi ihmal ederek suça iştirak etmeleri ile ilgili suç duyurusunda bulunduk. Diyarbakır Barosu olarak dosyanın takipçisi olmaya devam edeceğiz.”
Şehriban Aslan/Diyarbakır-Jinnews