Osman Kavala’ya Gezi davasından beraat kararı verilmesinin hemen ardından, bir soruşturma açılarak tekrar tutuklanmasına siyasetçi ve hukukçulardan tepki yağdı: ‘Demokrasi için herkese görev düşüyor.’
Yadigar Aygün-Gülcan Dereli/İstanbul
Türkiye tarihinin en büyük halk isyanlarından biri olan İstanbul Beyoğlu’nda bulunan Gezi Parkı’na 2013’te Topçu Kışlası’nı yapmak için başlayan inşaat çalışmalarını protesto edildiği Gezi Parkı Direnişi yargılandı. Türkiye’nin birçok noktasına yayılan eylemlerden dolayı 16 kişi yargılandı. Kavala ve tutuksuz 15 sanığın yargılandığı davanın 6. duruşması önceki gün Silivri’de İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Yiğit Aksakoğlu’nun da aralarında bulunduğu 16 sanıklı davada 10 sanık haklarında isnat edilen tüm suçlardan beraat etti. Yurt dışındaki sanıkların arama kararı kaldırıldı. Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yargılamayı yapan mahkemeye süre tutum dilekçesi sundu. Dilekçede, gerekçeli karar açıklanana kadar itiraz hakkının saklı tutulması talep edildi.
Beraat eden tutuklu sanık Osman Kavala tahliye edildi ve saatler sonra hakkında 15 Temmuz darbe girişimi ile alakalı bir başka dosyadan gözaltı kararı verilmesi dünya çapında tepki yağdı.
Dimdik ayaktayız
Mahkemenin Osman Kavala kararına ilişkin gazetemize konuşan ekoloji mücadelesinin önde gelen isimlerinden Mimar Mücella Yapıcı şunları söyledi: “Tamamen hukuk garabeti. Osman Kavala’nın da uğradığı zulüm haline geldi artık. Bu düştüğümüz duruma, adaletsizliğimize üzülüyorum. Bir tek sevindiğim şey şudur. Başından beri söylediğim gibi Gezi yargılanamaz, Gezi bizim onurumuzdur. Gezi Direnişi bir kez daha halk nezdinde kendi haklılığını elde etti. Yani bir daha artık Gezi’yi ağızlarına alamazlar diye düşünüyorum. Evet biz durduğumuz yerdeyiz. Buradayız. Benim için sadece Türkiye hukuk sisteminin içine düştüğü bu durumdan dolayı gerçekten çok üzgün olduğumu Gezi ruhunu bütün bunları düzeltecek kadar da dimdik ayaktayız.”
Toplumsal kesimlere görev düşüyor
Emek Partisi Başkanı Selma Gürkan ise şu ifadeleri kullandı: “Tek adam yönetiminin yargı rejimin nasıl olduğunun bir göstergesi son Kavala kararı, açıkça uzun süredir söylüyoruz. Yargı siyasetin müdahalesiyle işliyor, tek adamın kararı ile işliyor. Bunu daha önceki pek çok yargı kararında gördük. Kürt siyasetçilerine, gazetecilere dönük yargı kararlarında, uygulamalarda gördük. En son Osman Kavala ile ilişkin beraat kararının hemen arkasından, gözaltı kararı aslında yargı sürecinin açıkça nasıl işlediğini açıkça göstermekte. Ayrıca hükümetin siyasi iktidarın, kendi siyasi hesaplaşmasının kişiselleştiğini de görmekteyiz. Kavala kararıyla ilgili hukuksuzluk diyemiyoruz. Çünkü hukuksuzluğun olabilmesi için bir hukukun olması gerekir, adaletsizlik diyemiyoruz, bunu diyebilmemiz için adaletin olması gerekir. Tek adam yönetiminde hukuktan adaletten de bahsetmek mümkün değil, bütün sistem tek adamın talimatlarıyla çalışıyor. Demokratik bir Türkiye’yi kazanmadan bu gidişat değişmeyecek. Bu açından da demokratik bir Türkiye için demokrasinin kazanılması için bütün toplumsal kesimlere görev düşüyor.”
Karara tepki gösteren avukat Can Atalay da, “Adli bürokrasisinin ve güvenlik bürokrasisinin halidir. Hukuken kabul edilemez” dedi.
Skandal bir karar
Avukat Ercan Kanar da şunları dile getirdi: “Türkiye maalesef yargı son 40 yıl açısından en kötü dönemini yaşıyor. Yargı tamamen idari birim faaliyetine dönüşmüş durumda. Yargı hukuksal faaliyet yapmıyor, yürütmenin kılıcı durumuna gelmiş durumda. Hukukun en evrensel, alfabetik ilkeleri bile yürütmenin hatırı için yürütmenin direktifleri doğrultusunda çiğneniyor. Yapılan bir hukuk faaliyeti değil bir intikam, öç alma faaliyetidir. Bu tür faaliyetler 12.-13. yüzyıldaki Engizisyon mahkemeleri pratiğiyle aynı değerlendirmek gerekir. Engizisyon mahkemelerinde önce karar verilir sonra yargılama yapılırdı şimdide yapılan tamda bu. Kavala’ya beraat kararına rağmen 6 saat sonra yeni bir gözaltı kararının verilmesi tam bir hukuk skandaldır.”
Siyasi bir intikam
HDP Parti Sözcüsü Günay Kubilay da şöyle konuştu: “Önceki dönem eşbaşkanlarımız Figen Yüsekdağ ve Selahattin Demirtaş davasında da görüldüğü gibi AİHM kararını boşa düşürmek için dosya içinden dosya çıkardılar. Eren Erdem, şimdi de Osman Kavala için aynısını yapıyorlar. 15 Temmuz ile ilgiliymiş madem neden en baştan bunu dosyaya koymamışlar. Kavala’ya yapılan aslında siyasi bir intikam. Mümkün olduğunca cezaevinde tutacaklar. Bu karar yargı sisteminde, hukukta asla olamaz. Türkiye’de yargının içine düştüğü sefaleti ortaya koyuyor.”
Aymazlık ve hadsizlik
Avukat Gülizar Tuncer de yargı kararını eleştirdi ve şu ifadelere yer verdi: “Yargı eliyle yaratılan belirsizlik keyfilik ve bir kaos ortamı var. Yargı bağımsız tarafsız olmadı hiçbir zaman ama gelinen noktada yargının siyasallaşma süreci açısından tam bir tiyatroya dönüşmüş durumda. Yargı iktidarın gücünü kullanarak istediği yerde devreye soktuğu şiddet aygıtı olmaktan öte bir oyun alanına dönüştürdüler. Bir tiyatro sergileniyor. İstediğimiz zaman istediğimiz kadar tutarız istediğimiz zaman serbest bırakırız algısı yaratılıyor. Bu kadar aymazlık bu kadar hadsizlik bu zamana kadar hiçbir dönemde görülmedi.”
Kimse enseyi karartmasın
T24’e konuşan HDP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, Kavala’nın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan açısından ‘kıymetli bir rehine’ olduğunu söyleyerek şöyle konuştu: Osman Bey bu devletin, bu davanın, iktidarın özellikle Batı’yla kurduğu ilişkiler konusunda Erdoğan açısından kıymetli bir rehineydi. Erdoğan’a rağmen verilmemiş olan beraat kararı, yargıdaki Pelikan örgütü diye tanımlanan örgüte rağmen verilmiş bu karardan şimdilik cayılmış görülüyor. Bu yargı üzerinden iktidar üzerindeki çatlağın ve çatışmanın büyüklüğüne dair de iyi bir emare. Her şeye rağmen bu gidişatın iktidar için iyi olmadığı kanaatinde kalmaya devam edeceğim. Kimse enseyi karartmasın, artık bu mafya rejimi 2020’yi bitiremeyecek.”
HDP: İnsanlık affetmeyecektir
Kavala’nın tahliye kararı ardından gözaltına alınmasına ilişkin yazılı açıklama yayımlayan HDP, iş insanı Kavala’nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına rağmen iki yıldır hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulduğuna dikkat çekilen açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Türkiye’de Kürtlere ve tüm muhaliflere karşı çılgınca kin güden, intikam peşinde koşan bu iktidarın hukuksuzluklarının sonu yoktur. Bu iktidar kamusal ve demokratik meşruiyetini tamamen yitirmiştir. Yargıyı kendilerine bağlayarak ve çeşitli komplolarla siyasetçileri rehin alarak ayakta tutmaya çalıştıkları düzenleri parça parça dökülmektedir. Adaletin içini boşaltanları insanlık affetmeyecektir. Osman Kavala hakkında alınan bu karar, tüm demokrasi ve barış güçlerinin birlikte mücadele etme isteğini ve kararlılığını pekiştirmektedir. Tüm siyasi rehinelerin özgürlüklerine kavuşması için direnmeye devam edeceğiz. Osman Kavala derhal serbest bırakılmalıdır.”
‘Kan davası gibi’
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Twitter hesabından “Osman Kavala ‘üst’ kararı, Erdoğan’ın yargıyı hükümsüz kılmak için talimatla karar yazdıracak kadar meseleyi kan davasına dönüştürdüğünün ispatıdır. “Kavala er ya da geç serbest kalacak, Gezi’deki ölümlere neden olanlar, yargıya talimat verenler er ya da geç yargılanacaktır.”
Uluslararası tepki yağdı: Zalim bir tiyatro
İşkence yöntemi
İş insanı Osman Kavala ile tekrar gündeme gelen yargının ikilemini siyasetçiler ve hukukçular işkence yöntemi olarak adlandırıyor. Birçok Siyasetçi, gazeteci vs. cezaevinden tahliye edildikten hemen sonra savcıların itirazları ile tekrar tutuklanıyor. İşte onlardan bazıları şöyle: İdris Baluken, 4 Kasım 2016’da tutuklandı. 30 Ocak 2019’da tahliye edildi ancak savcılığın itirazı üzerine ameliyat olduğu hastanede tedavisi tamamlanmadan 17 Şubat’ta yeniden tutuklandı. 4 Kasım 2016 HDP’nin önceki dönem Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş tutuklandı. Mahkeme 2 Eylül 2019’da tahliye kararı verdi. Ancak başka bir davadan kesinleşmiş 4 yıl 8 ay hapis cezası bulunan Demirtaş, tahliye edilmedi. 29 Haziran 2018’de tutuklanan Eren Erdem 7 Ocak 2019’da tahliye edilmiş, 8 Ocak’ta yeniden tutuklanmıştı. 4 Kasım 2019’da tahliye edilen gazeteci yazar Ahmet Altan, savcılığın tahliye kararına itirazı ile 12 Kasım 2019 akşamı İstanbul’daki evinde gözaltına alındı ve tutuklandı.
Uluslararası tepki yağdı: Zalim bir tiyatro
İş insanı Osman Kavala’nın tutuklanmasına uluslararası yetkililerden de tepki yağdı.
Tepkiler şöyle:
Almanya Dışişleri Bakanlığı: “Osman Kavala’nın tahliye kararının hemen ardından gözaltına alınması bizi dehşete düşürdü. Türkiye’nin taahhüt ettiği hukukun üstünlüğüne dair tüm kurallara uyması çağrısında bulunuyoruz.”
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi Eşbaşkanı Carl Bildt: “Türkiye’de vaziyet uzun süre böyle devam edemez!”
ABD’deki John Hopkins Üniversitesi’nden akademisyen Lisel Hintz: “Bundan o kadar korkuyordum ki düşünmek bile istememiştim. Ama Türkiye buna bile izin vermiyor.”
Almanya’daki Yeşiller partisinin eski eşbaşkanı Cem Özdemir: ”Büyük Koalisyon’dan biri çıkıp Erdoğan’la ilişkilerin serbestleştirilmesinden bahsederse kusacağım. Ankara’daki yozlaşmış rejimle yakınlaşma değil demokrat dostlarımızla dayanışma gerekli.”
İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye Direktörü Emma Sinclair-Webb: “Hukuksuz ve kinci” olduğunu, Demirtaş’a yapılan muamelenin aynısıyla AİHM kararının bypass etti.”
Reuters’a konuşan Sinclair-Webb: “Türkiye’de adalet sistemi absürt ve zalim bir tiyatroya döndü.”
Avrupa Parlamentosu Eski Türkiye Raportörü Kati Piri: “Bu delice zalim adımı anlatmaya kelimeler yetmez” ve “Çılgınlık.” Almanya Dışişleri Bakanlığı: “Bizi dehşete düşürdü.”