Türkiye ve paramiliter gücü SMO günlerce Kuzey ev Doğu Suriye’de alt yapıyı, hizmet merkezlerini, sağlık merkezlerini, evleri, gıda fabrikalarını bombaladı. Gazeteciler üzerine bomba yağdırılan yaralılarla konuştu
Zozan Yoğurt ve Peynir Fabrikası’nda çalışırken üzerine bomba yağdırılan kadınlar, Um El Kêf köyünde ekmek ve su getiren araçları bombalanınca aç-susuz bırakılan köylüler dehşet anlarını anlattı.
Ankara’nın son bahanesi Kazan ilçesindeki Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Anonim Şirketi (TUSAŞ) yerleşkesine yönelik 23 Ekim 2024 akşama doğru düzenlenen silahlı saldırıyı bahane eden AKP-MHP-Hüdapar Koalisyonu, Kuzey ve Doğu Suriye (Rojava) kentlerini, altyapıyı 23-27 Ekim’de bombaladı.
AKP-MHP yönetimi halkı kışın aç bırakmak için gıda üretim fabrikalarını da bombaladı. Zozan Yoğurt ve Peynir Fabrikası’nda çalışan 3 kadın işçi, fabrikanın Türkiye uçakları tarafından bombalandığı anları anlattı.
ANHA’dan Kelsume Eli’nin haberine göre Türkiye’nin savaş uçakları ve SİHA’larla 23-27 Ekim arasında Kuzey ve Doğu Suriye’de bombaladığı yerlerden biri Cizre kantonunun Derik ilçesindeki Zozan Yoğurt ve Peynir fabrikası oldu. Saldırı sonucunda 3 kadın işçi yaralandı ve fabrikada üretim durduruldu.
Emel Mihemed bacağından, Xezale Henif Ibe sırtından, Yusra Ebdulhey ise bacağından yaralandı.
Üç işçi bombalama anını anlattı. Emel Mihemed “Fabrikanın önünde süt bekliyorduk. Süt tankını temizlemek için fabrikaya girdim ancak uçaklar fabrikaya saldırdı ve bacağımdan yaralandım” dedi.
Xezale Henif Ibe şunları söyledi:
“Uçak saldırdığında ben işimi yapıyordum. Sırtımdan yaralandım ve tedavi için Derik hastanesine getirildim. Türk hükümeti bizden ne istiyor? Biz ekmeğimizi kazanmak için çalışıyoruz.”
Fabrikada meydana gelen hasara değinen Yusra Ebdulhey ise, “Ayağımdan yaralandım. Kanaması nedeniyle bilincimi kaybettim. Daha sonra hastaneye kaldırıldım. Fabrikada büyük hasar oluştu” dedi.
İsrail’in Gazze’ye saldırılarını ve gıda erişimine engeller çıkarmasına tepki gösteren, uluslararası hukuk vurguları yapan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 9 Mart 2024’te şunları söylemişti:
“Bir terör devleti olan İsrail, Batılı güçlerin sınırsız askeri ve diplomatik desteğini arkasına alarak Filistinli kardeşlerimize yönelik tam anlamıyla bir soykırım politikası uygulamaktadır. Yaklaşık 2 milyon insan evlerini terk etmek zorunda bırakıldı. Camiler, üniversiteler, okullar ve sivil yerleşim yerleri harabeye döndü. Kur’an-ı Kerim’de tarif edilen esfeli safilinin canlı örneklerini bugün Gazzeli kardeşlerimize bomba yağdıran alçaklarda bire bir görüyoruz. Öyle manzaralara şahit olduk ki içinde en küçük bir insanlık kırıntısı olan birisinin, uluslararası hukuka asgari düzeyde de saygı gösteren bir devletin bunları yapabilmesi mümkün değildir.”
Ekmek ve su araçları vuruldu
Til Temir’in batısında bulunan Um El Kêf köyü de birçok kez bombalandı. Saldırılarda köydeki birçok ev zarar gördü. Um El Kêf köyündeki Eyşe El Ezo, “Türk devleti 6 yıldır her gün evlerimizi bombalıyor. Ama yine de toprağımızı, evimizi terk etmedik. Köy bombalanınca dışarı çıkıyoruz, sonra geri evlerimize dönüyoruz” dedi.
Fatme El Elî de “Cumartesi günü komşularımızın evine top isabet etti. Saldırıda çocukları yaralandı. Geçimini sağladıkları inek de öldü. Türk devleti, köye ekmek, su tankerleri getiren araçları da vurdu. Bu nedenle 3 gün susuz ve ekmeksiz kaldık. Her şeye rağmen evimizi ve toprağımızı terk etmeyeceğiz” diye belirtti.
Eyşe El Ehmed ise şunları söyledi:
“Türk hükümeti bizi tahliye etmek istiyor, bu yüzden de sakinlerin evlerini bombalıyor. Cumartesi günü evin önünde oturuyorduk ve köye toplar yağdı. Türk devleti bilsin ki, topraklarımızdan, evlerimizden vazgeçmeyeceğiz ve sonuna kadar mücadele edeceğiz.”
QAMIŞLO