**Daha geçen ay yağ, şeker, un ve helva yapmaktan, kalkınma-şahlanma ve göğe uçuştan bahseden bakan damat bey, kameralar karşısına çıktığında en güzel helva tarifini verecek sanıyorduk ki, elinde sadece peçete vardı, bir de şırıl şırıl akan ter. Demek kriz ilk onu vurmuş. Kendisine bir öneride bulunmak istiyorum, bence yapacağı en hayırlı şey şu olabilir: 1994 Büyük Meksika krizi, 97-98 Asya krizi, 2002 Arjantin krizi, Peru, Şili krizleri… 1998 Rusya, 2008 küresel kriz… Ve daha sayamayacağımız büyük çaplı tüm krizlerin anatomisine baksın, ilgili dönemin bakanlarının döktüğü ter oranı ile ‘yapısal reformlar’ şeysine baksın bi. Kendi teri ile onları karşılaştırsın ve krizin derinliği ortaya çıksın!
**‘Laiklik elden gidiyor’ röportajıyla tanınan Süleyman Çakır: “Türkiye’de bu millete hizmeti göremeyene ne nedir? 16 yıldır daha sularım 2 saat kesilmedi. 2000 öncesi 4 gün akmazdı, 2 gün akardı. O da bulanık suydu” diyor. İnsanlığın doğuşunu, ateşin ve tekerleğin keşfini, toprağın jeolojik katmanlarının oluşum sürecini, radyoaktif maddelerinin ortaya çıkışını, paranın bulunuşunu, tarihteki ilk yolu, ilk hastaneyi, periyodik tabloyu ve daha aklınıza gelemeyecek her şeyi AKP’ye bağlayan, onun döneminde olduğuna inanan bu dedenin bakalım cebinden neler ‘akacak’ doların biraz daha yükselmesi ve krizin derinleşmesi ile! Hayır, yine suçu AKP’de görmeyecek, onu biliyorum fakat hayatından gerçekte neyin “kesildiğini” bir gün fark etmesi lazım bu anlayış sahiplerinin. Ki ekonomik kriz bu konuda çok cömerttir! Köhne, sulandırılmış, ajite edilmiş kofti kabadayılığa da karnı toktur.
**Geçenlerde bir haber gördüm, Muradiye şelalesi satılacak deniyordu. Şelalenin su hakkı 49 yıllığına bir firmaya verilecekmiş, verildi mi bilmiyorum. Sonra bu firma şelaleyi kapatıp oraya AKP ilçe teşkilatı mı açar, internet cafe mi kurar bilmiyorum. Açık söylim belki bizim mahalle de satılmıştır haberimiz yok. Yarın biri gelip 49 yıllığına bu sokakları satın aldım, evinizi başka yere götürün derse şaşırmam. Zaten bu haberden birkaç gün sonra not ettiğim bir başka haber vardı, belki bu mantığın evrenselliği açısından iyi örnek olabilir. Şöyle ki, “maksimum güvenlikli hapishane” olarak bilinen ve kaçmanın imkansız olduğu Robben Adası Hapishanesi, Apartheid rejiminin de kara lekelerinden biri olarak tarihe geçmişti. Mandela burada uzun süre tutuldu ve işte Mandela’nın kaldığı hücre “satışa” çıkarılmış. CEO Sleepout isimli hareket, Apartheid rejimine karşı mücadelenin ikonu olan Mandela’nın hücresinde bir geceyi açık artırıma çıkardı. CEO Sleepout,“En fazla miktarı veren, Mandela’nın 17 yıl geçirdiği tarihi 7 numaralı hücrenin içerisinde bir gece geçirme şerefine nail olacak” dedi. Nasıl ama? Bunda bir şey yok diyen arkadaşları Londra’ya alalım. Londra’da zenginleri otobüse bindirip fakir mahallelere götürüyorlar. Amaç görüp hallerine şükretmeleri! Turlar düzenleniyor… Şimdi bunlardan feyiz almasa İş Bankası müdürü saçmalar mı? İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, kurların geldiği seviyenin normal piyasa dinamikleri içerisinde açıklanabilecek bir hadise olmadığını, çok ciddi bir spekülatif atakla karşı karşıya olunduğunu belirterek, “Dolar yatırım aracı değildir. Ayşe teyze dolara hiç karışmasın” diye konuştu. Tabi, kendisi 10-15 milyar maaş alsın, bolca karışsın; Ayşe teyze ne yapsın! Yani küresel ahlaksızlık denen bir şey var. Cape Town’un hücresinden Van’ın şelalesine; Silvan’ın kaya gazına abanmış hükümet modelinden Londra sokaklarına. Hepsi aynı!
**Annem yapısal reformu gördü ve stok yapmaya başladı. Siz de yapın!
**Krize dair en önemli sebep olan Kürtlere açılan savaş, Kürt sorunu konusunu daha kimse açmadı. Bakalım esas meseleyi tartışmak ne zaman kısmet olacak. Kapitalizmin başından beri ve özellikle askeri-siyasi-kültürel olarak örgütlenmiş bir düzen olduğu gerçeğinden yola çıkarsak geç bile kalındığını söyleyebilirim.