Dünya düzeninin yıkıldığı veya değiştiği bir süreci yaşamaktayız.Her gün biraz daha eskiyen bir dünya gerçekliği var karşımızda. Siyasal anlamda toplumsal yaşam ve sorunlara cevap olamayan veya egemen sistemlerdeki gibi bunları kendisi açısından sorun olmaktan çıkaracak farklı iktidar araçları geliştiremeyen sistemler ve onların oluşturduğu ‘dünya’ eskimiş demektir. Bunun sonucu olarak başta sistemin hegemonik güçleri olmak üzere tüm bölgesel ve yerel güçler bir önceki dönemde izledikleri politikaları, yol ve yöntemleri değiştirdiler veya değiştirmekteler. Böylesi bir süreçte sömürü sistemine karşı eşitlik ve özgürlük mücadelesi veren halk güçlerinin yanında duranlar açısından dönemi anlamamanın ve buna göre konum almamanın önemli bir kayıp olduğu, olacağı açıktır.Ne yazık ki böylesi bir durum yaşanmaktadır. Bundandır ki siyasal-toplumsal gerçekliğin arzu ettiği ölçüde bir mücadele düzeyine ulaşılamamaktadır. Oysa hızla değişen koşulları anlayanlar ve buna göre devrimci-demokratik tutum ve dolayısıyla mücadele seyri içerisinde olanlar demokratik toplum kesimleri olmaktadır. Eğer şu anda yaşandığı şekilde böylesi bir durum söz konusu olamıyorsa, demokratik toplum kesimleri arzu edilen bir mücadele seyri içerisinde değillerse bilinç dünyamızı, anlayış şeklimizi gözden geçirmeliyiz. Süreçte gelinen aşama artık kapalı kalmaya, diğer bir değişle daha fazla gizli kalmaya müsaade etmemektedir. Bunda ısrar edilecek bir taraf da yoktur.Değişmesi gereken şeyler her zaman bize ait olmayanlardır. Bunu fark edemiyorsak özgür bilincimizi yitirmişiz demektir.Özgür bilinç yitirilirse doğru tutum ve yürüyüş sahibi olmak imkansız duruma gelir. Bir bilince sahip olmak veya bilinen anlamıyla bilinçli olmak ile özgür bilinç sahibi olmak çok farklı şeylerdir.Özgür bilinç, sınıflı sömürgen düzen gerçekliğinde ideolojik bağımsızlık demektir. Özgür bilinç bu anlamda sistemi ideolojik boyutta aşmayı ifade etmektedir.Doğru tutum ve adım açısından işin bu kısmı önemli olmaktadır.
Sınıflı sömürgen sistemlerin toplumsal yaşam ve sorunlara gerçek anlamda bir cevap olma, çözüm getirme gibi bir dertleri yoktur.Tam tersine kendilerinin özgür ve demokratik karakterde olan insan yaşamına ve onun toplumsal düzenine karşıtlıkları söz konusudur.Tüm toplumsal sorunların nedenleri bizzat kendileridir. Eğer kendilerinin oluşturduğu düzen ve kuralları kendileri değiştirmek için bir çaba içerisine giriyorlarsa bunun nedeni bu düzen ve kuralların kendilerinin yüklediği görev olan toplumsal mücadeleyi etkisizleştirme ve sömürü çarkını çevirme işini yapmaz duruma gelmesidir. Bu durumun fazla görünmeyen ama asıl mühim noktası toplumdaki özgür bilinç ve direnişin daha da gelişmesi gerçeğidir. Sistemi ve onun araçlarını işlevsiz kılan toplumdaki bu özgür bilinç ve direniş durumudur. Sanıldığının aksine toplumun kendisi ideolojide zayıflamayı değil güçlenmeyi yaşamaktadır. Mevcut durumda zayıflık öncü ve öncülük yapmadadır. Eğer toplumun ideolojide, özgür bilinç gerçekliğinde zayıflaması söz konusu olsaydı kapitalist modernite sistemi güncelde yapısal boyuta varan bir krizi yaşamazdı. Bunun sonucunda da sistemin küresel, bölgesel ve diğer güçleri yeni denge ve düzen arayışlarına girmezdi.
Arap toplumunda hem ideolojik ve hem de örgütsel düzeyde bir öncülük sorunu yaşandığı için yeni gelişmelere imkan veren bir süreç değerlendirilemedi.Bununla kalmayıp yeni gelişmelerin önüne engel duruma getirildi ki bu çok öğretici, ders çıkarılması gereken bir husustur. Kürdistan Devrimi’nde ideolojik ve örgütsel öncülüğün yapılması bunun tersi bir durumun yaşanmasını sağladı. Rojava bunun zirvesi oldu.Yanı sıra çoğu zaman ideolojik üretim ve örgütsel güç ve sistemin pratik düzeyde yeteri ölçüde temsil edilmemesi durumu yaşanmaktadır.Bunun doğru ve yeteri düzeyde yapılması durumunda çok daha fazla gelişmelere yol açacağı rahatlıkla görülebilir.AKP-MHP eliyle gelişen ve tüm bölgenin esaretini hedefleyen faşizmin yıkılmasının ortaya çıkaracağı muazzam gelişmelerin bölgesel düzeyi aşacağı ve evrensel yeniden oluşumda eşitlik ve özgürlük temelinde etkinlik sağlayacağı açıktır.Potansiyeli çok yüksek olan böylesi bir durumun önünde engel olan hiçbir şeyin anlaşılır ve kabul edilir bir tarafı yoktur.Demokratik siyaset alanında etkili olan ve doğru bir mücadele seyrinin gelişmesine engel olan bu tür yanlış anlayışların değişmeyip ve kendinde daha fazla ısrar etmesinin zemini kalmamıştır.Yanlış olan siyasal olarak aşılmak durumunda kalacaktır.Ara süreçlerin sona erdiği çok önceden söylenmişti.Bu hususun daha geniş çerçevede ele alınmasına ihtiyaç olduğu anlaşılmaktadır.Bunda cesaretli olunmalıdır.Yanlış olan hızla aşılmalı, doğru bir sorgulama ve düzeltme içerisinde olunmalıdır.