Taksim patlaması ile ilgili ‘özel yetiştirilmiş istihbaratçı’ rütbesinden ‘zavallı kadın’a düşürülen Ahlam Albashir’in ifadesindeki çelişkiler giderilmek istense de Kürtleri hedef alan senaryo bir türlü inandırıcı hale getirilemedi
Taksim’deki bombalı saldırı nedeniyle gözaltına alınanlardan aralarında Ahlam Albashir’in da bulunduğu 17 kişi tutuklandı. Taksim İstiklal Caddesi’nde 6 kişinin ölümüne, 81 kişinin yaralanmasına neden olan patlama ile ilgili gözaltına alınan ve Suriyeli olduğu belirtilen Ahlam Albashir, emniyetteki ifade işlemleri ardından 48 kişi ile birlikte savcılıkta ifadeleri alınmak üzere önceki gün Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’ne sevk edildi.
Daha önce emniyette gayri resmi sorguda YPG’li olduğu beyanı verdiği emniyet tarafından servis edilen Albashir, söz konusu iddiayı yalanlayarak, kendisine verilen çantada ne olduğunu bilmediğini, uyuşturucu sandığını ileri sürdü. İfade işlemlerinin bitmesinin ardından Albashir ve 16 kişi tutuklama talebiyle gönderildiği Sulh Ceza Hakimliği’nde tutuklandı. 29 kişi hakkında ise sınır dışı kararı verildi.
Mahalleyi toplamışlar
İşin başından beri kimlikleri hakkında basına bilgi verilmeyen gözaltındaki kişilerin neredeyse tümünün mahallede yaşayan Arap uyruklu kişiler olduğu anlaşılırken, şüphelilerin sorgusu, tercüman eşliğinde gerçekleştirildi.
Artı Gerçek’e konuşan bir avukat, şüphelilerin çoğunun saldırının faili olarak gözaltına alınan Alham Albashir’in yaşadığı mahallenin sakinleri olduğunu söyledi. Sorgulanan şüpheliler arasında yaşları 18’den küçük olanlar da var. 13 yaşındaki bir çocuğun avukatı, Albashir’in, müvekkilinin annesiyle görüştüğünü ve çocuğun bu nedenle gözaltına alındığını söyledi. Bir başka avukat da 12 yıldır Türkiye’de yaşayan 16 yaşındaki Suriyeli bir çocuk olan müvekkilinin saldırı günü Esenler’de olduğu için gözaltına alındığını belirtti.
Albashir’in rütbesi düşürülmüş
Ahlam Albashir’in yaklaşık 5 saat süren ifadesinin tümü henüz basınla paylaşılmış değil; dolayısıyla birçok ayrıntı şu anda kamuoyu için bir muamma halinde. Ancak yayınlandığı kadarıyla, Albashir’in polis tarafından servis edilen ilk ‘gayrı resmi’ ifadesinde geçen bölümlerin ‘törpülendiği’ ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve diğer yetkililerin söylemleriyle uyumlu hale getirildiği görülüyor. Örneğin havuz basını ve bakanlık tarafından ilk günlerde “YPG tarafından eğitilmiş özel istihbarat elemanı” olarak sunulan Albashir’in son ifadede ‘rütbesinin düşürüldüğü’ ve her şeyden habersiz zavallı bir karakter haline dönüştürüldüğü dikkat çekiyor. Muhtemelen Albashir’in çizilen “soğukkanlı, profesyonel eylemci” tipine denk düşmeyen görüntülerinden sonra yapılan bu değişiklik, ifadelere “Çantada ne olduğunu bilmiyordum” şeklinde geçti.
Albashir’in yeni ifadesinde, “YPG mensubu olduğu” bölümü korunsa da, daha sonrasında, “Çantaya elimle baktığımda, üstte cips vardı. Elimle yokladığımda, altta yumuşak bir şey vardı. Uyuşturucu olduğunu düşündüm. Çantada bomba olduğunu bilmiyordum. Beni kardeşlerimle tehdit ettiler” bölümlerinin eklenmesi, çizilen ilk profili değiştirdi. Albashir, ayrıca patlamadan önce Taksim’e üç kez gittiğini, ancak keşif yapmak için gitmediğini ifade etti.
‘Gezmek için gittik’
Son ifadesinde, Taksim’e gezmek için gittiklerini savunan Albashir’in ‘Hacı’dan talimat alma konusundaki ifadeleri de kafaları karıştırdı. Ahlam Albashir, ifadesinde, bankta oturduğu sırada ‘Hacı’ kod adlı kişiden telefon aldığını söyleyerek, “‘Çantayı bırak git’ dedi. Ben de çantayı bırakıp yürümeye başladım. Yol üstünde bir parfümcü gördüm. Orada parfüm bakarken patlama gerçekleşti. Kaçmaya başladım. Yolda durdurduğum taksiye bindim. Taksici bana telefonundan patlama olduğunu gösterince ne olduğunu anladım” dedi. Oysa daha önce, havuz basının bazı iddialarında ‘Hacı’nın bizzat İstiklal Caddesi’nde olduğu aktarılırken, bazılarında ise ‘patlatma’ talimatı verdiği öne sürülüyordu.
Fotoğraf hikâyesi de bitti
Yeni ifadelerde dikkat çeken bir ayrıntı da, “Albashir beklerken bir başka kişi onun fotoğrafını çekti” iddiasına ilişkin oldu. Albashir’in ‘Fotoğraflarımı çekip Hacı’ya gönderdiler’ ifadesi üzerine çevredeki güvenlik kameralarını inceleyen polisin iddia edildiği gibi kimsenin Albashir’in fotoğraflarını çekmediğini belirlediği öne sürüldü. Yeni düşen ifadelerde ise bunun üzerine Albashir’in “Korktuğum için yaptım süsü vermek için böyle bir ifade kullandım” dediği belirtildi.
Cerablus açığı kapatılmış
Albashir’in ifadesi olarak servis edilen haberlerde önce, “YPG’li Ahmed A. ile sevgili oldum. Ahmed, Cerablus’a gitti arkasından da ben gittim” ifadesi yer aldı. Daha sonra Cerablus’un, 2016’da IŞİD’den ÖSO’ya ve Türkiye kontrolüne geçtiği, orada hiçbir zaman YPG’nin olmadığı bilgileri sanal medyada paylaşılınca, ifadede de revizyona gidildiği anlaşılıyor. Son servis edilen ifadelerde, Albashir’in şunları söylediği yer aldı: “Hacı 2022 Temmuz ayında bana Cerablus’a gitmem için görev verdi. Ben o görevi kabul etmedim. Sonra bölgenin zenginlerinden biri olan aynı zamanda YPG’nin sözde İstihbarat biriminden olduğunu öğrendiğim Hasan diye biri bana geldi ve Hacı seni yanına çağırıyor sana çok önemli bir görev verecek dedi. Ben de Hasan’la birlikte Hacı’nın yanına gittim. Hacı bana ‘Madem Cerablus’a gitmiyorsun o zaman Bilal’le birlikte Türkiye’ye gideceksin’ dedi. Ben de Türkiye’ye gelmeyi kabul ettim.”
Ne zaman geldi?
Albashir, komşularının bir yıldır buradaydı beyanlarının aksine, Türkiye’ye 27 Temmuz’da Bilal Hassan ile geldiğini yinelerken, bu konuda Soylu’nun ilk beyanlarına uygun ifade verdiği gözlendi. Patlamayı gerçekleştirenlerin uzun süredir Türkiye’de yaşıyor olmasının kamuoyunda tepki yaratması üzerine bu ifadede ısrar edildiği anlaşılırken, T24’ten Candan Yıldız ve Faruk Ekici’ye konuşan Albashir’in Esenler’deki komşularının ifadeleri de bu kanıyı güçlendiriyor. Yıldız ve Ekici’ye konuşan yurttaşlar, sivil polis olduğunu tahmin ettikleri bir kişinin kendilerini, “İleri geri niye konuşuyorsunuz. Polis hangi saatte gelmiş size ne, bir yıl diyorsunuz, İçişleri Bakanlığı 4 ay açıklamasını yaptı” sözleriyle uyardığını söylemişlerdi.
İdlib mi? Efrîn mi?
Albashir’in Cerablus’a gittiğine dair ifadesinin daha sonra farklılaştığı görülürken, Türkiye’ye giriş yaptığı yere ilişkin de dikkat çekici bir bilgi yer aldı. Soylu’nun “Eylemin talimatının Kobani’den geldiği konusunda bir değerlendirmemiz var. Eylemi yapanın Afrin’den geçtiği konusunda bir değerlendirmemiz var” açıklamasına karşın, yeni ifadelerde Albashir’in İdlib’den Hatay’a geldiğini anlattığı yönünde bilgiler yer aldı. Albashir’in ifadesinde geçiş, şöyle anlatıldı: “İdlib’te Bilal’le buluştuk. Bilal’i ilk defa İdlib’te gördüm. 27 Temmuz’da Hatay’a geldim. Oradan da doblo tarzı bir araçla İstanbul’a geldim.”
Bu arada, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün açıklamasında da, “Şahıs yapılan sorgusunda, PKK terör örgütü tarafından özel istihbarat elemanı olarak yetiştirildiğini ve Afrin-İdlib üzerinden ülkemize eylem yapmak için kaçak yollarla giriş yaptığını beyan etmiştir” şeklinde yuvarlak bir anlatım yer aldı. Bu arada, İdlib’te de, Efrîn’de de herhangi bir YPG varlığının olmaması, ifadelerdeki başka bir çelişki olarak kayıtlara geçti.
Mahallede bir tekstil işçisi
İstiklal Caddesi’ndeki patlamanın sorumlusu olarak tutuklanan Ahlam Albashir’in yaşadığı mahalledeki yurttaşlar ile konuşan T24’ten Candan Yıldız ve Faruk Ekici, AKP’nin güçlü olduğu ilçede Suriyeliler, Pakistanlılar, Afganlar, Afrikalıların yaşayıp çalıştığını, Albashir’in de burada sahibi Suriyeli olan bir atölyede işçi olduğunu belirtiyor.
Haberde, İdlib kökenli bir gencin Albashir hakkında “1,5 ay önce tanıştım. Atölye önünde sık sık oturuyordu. Çalışıyordu ama daha çok oturuyordu. Telefonda çok konuşuyordu, duyduğuma göre gezdiği yerleri anlatıyordu telefondaki kişiye. Bazen haftada iki gün gelip çalışıyordu. Diğer günler ne yapıyordu bilmiyorum. Burada kalıyordu ama yatmıyordu. Arapçası (Bilad’üş-Şam) Filistin, Suriye, Lübnan, Ürdün’de konuşulan Arapçaya benzemiyordu” ifadeleri aktarılıyor.
Tek bir TC yurttaşı yok!
Önceki gece İstiklal Caddesi saldırısıyla ilgili soruşturmada adliyeye sevk edilen şüphelilerden 29’unun sınır dışı edilmesine karar verildi, 17 isim ise tutuklandı. Böylece gözaltına alınan kişiler arasında TC kimliğine sahip kimsenin bulunmadığı netleşirken, bu tür olaylarda direkt HDP ve Kürtlere yönelen polisin gözaltına aldıkları arasında herhangi bir Kürdün yer almaması dikkat çekti.
Kardeşleri hangi savaşta öldü?
Albashir’in ifadesinin basına servis edilen bölümlerinde dikkat çeken konulardan biri de “Beni kardeşlerimle tehdit ettiler. Annem, babam öldü. 6 kardeşim var. 3’ü Suriye’de savaşta öldü. Biri de sakat kaldı” sözleriydi. Ancak Albashir, kardeşlerinin hangi savaşta ve hangi örgüt bünyesinde savaştığı yolunda bir bilgi vermiyor. YPG ve YPJ’nin savaşta yaşamını yitirenlerle ilgili çeşitli haber sitelerinde bilgi verdiği ve kitlesel cenaze törenleri düzenlediği bilinen bir gerçek ve Albashir ailesinin anlaşıldığı kadarıyla o cephede bir karşılığı yok.
Ahlam Albashir nereli?
Patlamanın en önemli şüphelisi olan Ahlam Albashir’in nereli olduğu, olaydaki en bulanık konulardan biri oldu. Albashir’in Somalili, Filistinli olduğu yolundaki iddiaların ortaya atılmasından sonra, en önemli açıklama, Suriye muhalefetinin bilinen isimlerinden Kemal Labwani’den geldi. Gazeteci Hediye Levent’e konuşan Al Labwani, “Bu konu hakkında çok araştırma yaptık. Bu kişi Suriyeli olarak kayıtlı değil. Bu genç kadın Suriyeli değil” dedi. Al Labwani, “Bazı vasıtalarla Esed rejiminin yetkili isimlerine, hava istihbarat birimine, iç ve dış istihbarat birimlerine, cinayet şube bürosuna da sorduk, bu genç kadının bizde ne adı, ne de bir fotoğrafı var cevabını aldık” diyerek şöyle devam etti: “Dediler ki; kesinlikle bu kadın Suriyeli değil ve Suriye kimliği taşımıyor. Diğer Suriyeliler diyor ki bu kadının okulda, sokakta ya da başka yerde kimse görmemiş. Çok kimseye sorduk. İsmini sorduk soruşturduk, Albashir ailesini aradık, belki adı müstear olabilir ama fotoğraflar müstear olamaz. Ne Suriye’de ne de Suriyeliler arasında hakkında tek bir şey bulamadık.”
Bu arada, gazeteci Diyar Ciwan da sanal medyada yaptığı paylaşımda “İdlib’te ‘siyahi’ yok gibi. ‘Siyahi’ Arapların konuştuğu Arapçanın diyalektleri farklı. İkincisi El Beşîr soyadı daha çok Sudan ve Somali’de kullanılıyor” dedi.
Sınır dışı… Ama nereye?
Bu arada, mahkemenin gözaltına alınan kişilerden 29’unu sınır dışı etme kararı da başka bir tartışmaya yol açtı. Türkiye’nin Şam yönetimi ile resmi ilişkisi yok ve Özerk Yönetim bölgeleri ile de zaten ‘düşman’ durumunda. Dolayısıyla geriye, yine kendi kontrolünde olan ÖSO ve HTŞ bölgeleri kalıyor. Yani, Türkiye, böylece bir yandan belki de dava sürecinde bilgisine başvurulması gerekecek 29 kişiyi ülkeden çıkarırken, diğer yandan da uzun süre önce gelip iş güç sahibi olan insanları, çetelerin birbiriyle savaş halinde olduğu bir cehennemin içine atmış oluyor.
Perde arkası görülmeli
Patlamadan sonra art arda yazılar yazan ve güvenlik kaynaklarıyla ilişkisiyle bilinen gazeteci Tolga Şardan, T24’teki köşesinde önceki gün, olayın şüpheli olduğunu yazdı. Yazısında, “Gerek baş şüphelinin etnik kimliği, gerekse diğer şüphelilerin içinde yer aldığı eylem hücresinin yapılanmasına bakıldığında son yılların en ilginç terör eylemi ile karşılaşıldı” dedi. Şardan, daha sonra şunları kaydetti: “Görüştüğüm bir kaynak, eylemin gerçekleştirilme şeklini ‘acemice’ olarak değerlendirdi. Aynı kaynak, ‘eğer Güvenpark, Merasim Sokak veya Mersin eylemindeki gibi canlı bomba eylemi olsaydı, eylem talimatının adresi yerine oturabilirdi. Doğrudan PKK demek mümkün olabilirdi. Ancak, kadın eylemcinin olay öncesi ve sonrasındaki hareketleri ile etnik kökenine bakıldığında eylemi doğrudan PKK olarak tanımlamak perde arkasının net görülmesine engel olabilir’ değerlendirmesini yaptı.”
Soylu bu defa Minbiç dedi!
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstiklal Caddesi’ndeki saldırı hakkında yeni açıklama yaptı. Soylu, “Mersin’deki de, İstiklal Caddesi’ndeki saldırı da Münbiç’ten oldu” iddiasını sürdürürken, HDP’yi ve partinin Edirne Cezaevi’nde bulunan eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ı hedef aldı. Soylu, “İstiklal Caddesi saldırısının ilk gününde HDP ve Demirtaş’ın basın açıklamaları demek ki örgüt bunlara haber de vermiyor. Üzerinden iki gün geçince hizaya geldiler. Demirtaş ihanet içeren bir yazı kaleme almış” diye konuştu.
HABER MERKEZİ