Erdal Avcı*
Geçtiğimiz günlerde Meclis Başkanı Mustafa Şentop (AKP-MHP) imzasıyla Meclis’e sunulan; Yassıada yargılamalarını yapan Yüksek Adalet Divanı kararlarının iptali ile ilgili düzenleme önergesi, oy birliği ile kabul edildi. HDP hukuk komisyonu vekilleri başta olmak üzere, Meclis’te bulunan vekillerimizin; hukuksuzluğa karşı düzenlemenin yalnızca 60 darbesi sonrası Yassıada yargılamalarını değil, önceki yargılama ve kararlarını da kapsaması gerektiğini hatırlatmış, güçlü gerekçeler sunmuş, oylamada da ilkesel olarak idama karşı olduğumuz için kabul oyu verilmişti. Teklife ve Cumhuriyet yargı tarihindeki bütün ihlallere ilişkin ilkeli ve objektif yaklaşım sergileyen tek parti HDP grubu olmuştur dersek mübalağa etmiş olmayız. Düzenleme ile ilgili söz alarak parti düşüncelerimizi anlatan vekillerimiz Meral Danış Beştaş, Mehmet Tiryaki, Filiz Kerestecioğlu, Hüseyin Kaçmaz’a teşekkür ediyoruz.
AKP’nin hukuksuzluğu 60 darbesinden sonrası ve Yassıada yargılamalarıyla sınırlandırması, MHP’nin Türkeş ve darbe içindeki rolüne yaklaşımı, CHP’nin statükocu yaklaşımla tereddütlü duruşu bir kez daha göstermiştirki; siyasette ilkesizlik yaşamda er geç teşhir olur. Oysa demokrasinin gereği olan adil ve tarafsız yargı ancak demokratik bir Anayasa ile mümkündür. Demokratik Anayasa ise tarihsel yüzleşme ile mümkündür. Bu yönüyle, çözüm sürecinde sayın Öcalan’ın ısrarla önerdiği Hakikatle Yüzleşme Komisyonu köklü çözüm zemini sunuyor. Palyatif çözüm önerilerinin ve kararlarının sorun biriktirmek ve geçiştirmekten öte katkısının olamayağı kesindir.
Şentop’un imzasını taşıyan 2 maddelik yasa teklifi ile 27 Mayıs 1960’ta icra edilen darbenin sonunda kurulan Yüksek Adalet Divanı tarafından gerçekleştirilen ve ‘Yassıada yargılamaları’ olarak bilinen kararlar yok sayılacak. Aynı zamanda öngörülen,amaçlananın“
AKP-MHP vekillerin; “27 Mayıs 1960 askeri darbesi, 12 Mart 1971’de, 12 Eylül 1980’de, 28 Şubat 1997’de ve en son 15 Temmuz 2016’da millete kasteden girişimlerin ilk halkasıdır” belirlemesi sığdır. Oysa darbeler sonrası mahkemelerin aldığı Yassıada dahil; Denizlerin idam kararları (dönemin idam kararlarını onaylayan parlementosunda Mendereslere atıf yapılarak, üçe üç intikam naraları atılmıştı), 12 Eylül 1980 Sıkıyönetim-DGM Diyarbakır başta olmak üzere, memleketin bütün illerinde hukuk ve adalet cinayetleri işlenmişti. Erdal Eren’in yaşı büyütülerek idam edildi. Diyarbakır Sıkıyönetim Mahkemesi ve zindanını dönemin başbakanı sayın Erdoğan bile “ah o duvarların dili olsa da konuşsa” vurgusuyla, devlet adına işkenceyi kabul etmişti. 28 Şubat ihlalleri ve 15 Temmuz darbe veya girişimleri, sorumluları ve sonuçları özel yazı konusudur.
Esas vahim ve tasarlayarak hukuk cinayetleri Şeyh Said, Seyid Rıza, Saidi Kurdi, 49’lar “yargılamalarında” işlenmiştir. İstiklal Mahkemeleri yalnız azınlıklar, sosyalistlere değil, muhalif dindarlara karşı da imha ve inkar kararları aldı. Şeyh Said ve arkadaşlarının Diyarbakır İstiklal Mahkemesinde “yargılamaları” kararın Ankara’dan verildiği ve hatta idam sehpası siparişlerinin mahkeme heyeti (vekillerden teşkil) belirlenmeden verildiği biliniyor. “Yargılama” boyunca Kürtçe tercüman olmaması, davalıların avukat tutma haklarından yoksun bırakılması, karara itiraz hakkı bulunmaması, Şeyh Said de dahil olmak üzere yaşı idama engel yurttaşların idam edilmeleri, cenazelerinin ve özel eşyalarının ailelerine verilmemesi ve cenazelerin teslim edilmeyip gömüldükleri yerin hala açıklanmamış olması canice cinayet olmuştur.
Seyid Rıza ve diğer Dersim öncülerinin Elazığ İstiklal Mahkemesi “yargılamaları” çarpıcı ihlal örnekleriyle doludur. Dersim tertele cinayetlerinin baş aktörü Korgeneral Alpdoğan Dersim’e Vali-Komutan-Müfettiş özel yetkileriyle atanmıştır. Bu yetkilerin Meclis tarafından onaylanarak verilmesi yalnız hukuk cinayeti değil, tarihe geçecek insanlık tarihinin en utanç verici soykırım suçlarının işlenmesine vesile olmuştur.
Seyid Rızaların “yargılandığı” Elazığ İstiklal Mahkemesi kararlarına itiraz yolu kapalıydı. İdiaaname yok, tercüman, avukat yok. İdam edilebilmeleri için Seyid Rıza’nın yaşı oğlu yaşındaki bir kişinin tanıklığıyla küçültülürken; oğlunun yaşı da büyütülüyor. Hafta sonu ve akşam yargılamasına itiraz eden hakimi Alpdoğan görevden alıyor. İdam cezalarının Meclis onayından geçmesi gerekirken; özel yetkilendirilmiş Alpdoğan’a infaz karar yetkisi verilmişti, idamlar bu yetki kullanılarak gerçekleştirilidi. Kararlar sanıklara iletilmiyor, temyiz edilmesi yolu kapatılıyor.
İmralı duruşmaları ve yöntemleri benzerdir. Adeta özelin özelidir. Dünyada eşine az rastlanır bir şekilde özerk mahkeme ve heyeti tarafından yürütülmüş, sayın Öcalan şahsında bir toplum yargılanmıştır. Cumhuriyet tarihi boyunca muhaliflerin yargılanması için kurulan bütün mahkemeler ve kararları; evrensel hukuk normlarına uygun bir şekilde yeniden dosyaları açılmalı, adalet yerini bulmalıdır.
Özellikle, hukuksuzluk zincirinin son halkası olan Özel Yetkili Mahkemelerin; KCK adıyla sürdürülen siyasi soykırım “yargılamaları” tam bir skandaldır. KCK iddianamelerini hazırlayan savcılar, ev baskınları yapan polisler, mahkeme hakimleri, cezaevi müdürleri, gardiyanlarının nerdeyse hepsi darbeci olarak terör suçundan tutuklu.
Cumhurbaşkanı ‘bunlar kumpas davalarıdır’ demişti. Fakat bu davalar devam ettiriliyor, bu dosyalardan yüzlerce yıllık cezalar veriliyor, vekillikler düşürülüyor.
Demokrasi hedefi olan toplumların ve kurumların kendi tarihleriyle yüzleşmesi, özeleştiri yapması, hataların ve haksızlıkların giderilmesi kaçınılmaz zorunluluktur. Baskıcı devletler tarihinde toplumsal uzlaşı süreçlerinde Hakikat ve Yüzleşme Komisyonları kurulmuştur. Özellikle Güney Afrika Apardheid rejiminin suçları Hakikatle Yüzleşme ve Uzlaşma Komisyonları tarafından incelenmiş, uzlaşmalar sağlanmış, toplumsal barış ve demokrasi yolunda sağlam adımlar atılmıştır.
HDP’nin 2015’te Meclis’e sunduğu Hakikatle Yüzleşme ve Uzlaşma Komisyonu önerisi geçerliliğini koruyor. Dönemin hükümetiyle sürdürülen Çözüm Süreci görüşmelerinin üzerinde tartışıldığı ana maddelerden biri de Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulmasıdır. Sayın Öcalan’ın çözüm süreci görüşmelerinde en çok üzerinde durduğu ve değerlendirmeler yaptığı konu hakikatle yüzleşmedir.
Meclis’ten oy birliği ile geçen Yassıada mahkemesi kararlarının geriye dönük düzeltilmesine imkan sunan yasal düzenleme; yeniden düzenlenerek geçmiş tarihlere ait bütün ihlalleri ve kararları kapsamalıdır.
İstiklal Mahkemesi, Yüksek Adalet Divanı, Sıkı Yönetim Mahkemesi, DGM, Özel Yetkili Mahkemelerin bütün kararları dosya dosya incelenmelidir. Hakikatle yüzleşme temelinde, samimi, toplumsal barışa ve adalete hizmet edecek yaklaşım demokrasinin olmazsa olmazıdır. Siyasette ilke, yaşamda adaletin temelidir.
*HDP İstanbul İl Eşbaşkanı