İnşaat rantına dayanan ekonomi modeliyle büyük bir yağmanın yaşandığı Türkiye’de iktidarın beslemesi 5’li çete dışında, yerellerdeki yağmacılar deprem sonrası kaçmaya çalışıyor
AKP’li Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan, 9 Mart 2003’te gerçekleştirilen ara seçimle Sêrt milletvekili ve ardından Başbakan A. Gül’ün istifa etmesiyle, 14 Mart 2003’te Başbakan olmuştu. Başbakan olduktan 7 ay sonra AKP’nin 1. Olağan Kongresi’nde konuşan Erdoğan, Türkiye’nin kaynaklarının ‘haramzadeler’ tarafından hortumlandığını, kendi siyasi menfaatlerinin milletin menfaatlerinin önüne koyan siyasilerin eline düştüğünü belirterek, “Herkes bilmelidir ki ‘yağma Hasan’ın böreği’ burada bitmiştir” sözlerini sarf ederken, o güne kadar Hasan’ın böreğini yiyenlerin artık değişeceğinin ve hortumlamanın ‘helâl’ ellere geçeceğinin işaretlerini verdiği pek anlaşılamamıştı. 2003 yılından 2021 yılına geldiğimiz bugünlerde ise yağamanın sonuçları binlerce insanımızın göçük altında kalmasına yol açtı.
AKP’nin kamusu
AKP iktidarında geçen 22 yıl içinde yüzlerce şirket arasından süzülerek gelen bazı şirketler inanılmaz boyutlarda sermaye biriktirirken dünya rekorları kırdılar. Sürekli büyüyen ve dünyada en çok kamu ihalesi alan şirketler inşaat rantı üzerinden ortaya çıkarıldı. İktidar yağmaların tamamında ‘kamu yararı’ iddiasıyla şirketlere inanılmaz talan alanları yarattı. Oysa AKP’nin kamusu oluşturdukları ‘şirket havuzlarından’ ibaretti. Havuz medya ve havuz şirketlerle Türkiye soyulup soğana çevrilirken doğal yaşam inanılmaz boyutlarda zarara uğratılıp yok edildi.
Kıbleleri rant ve para
Kıblesi rant ve para olan iktidar sermaye kesimlerine rant alanları yaratarak ilerledi. Fütursuz ve sınırsız bir soygun düzenini varettiler ve yine ilan edilen OHAL’le bizlerden boyun eğmemiz bekleniyor. Halka bir yandan küfür eden Cengiz İnşaat patronu ve halka şerefsizler diyen iktidarın başının ettiği küfürler sabır taşını çatlatmış durumda. Böyle bir düzene boyun eğmek için kör, sağır ve aptal olmamız gerekiyor.
Müteahhitler yağmanın ortağı
Diğer yandan merkezi büyük şirketleri var edenler yerellerde de işbirlikçilerini ortaya çıkarıp yine inşaat rantı üzerinden yerel havuzları var ettiler. Mereş depreminde ortaya çıkan yıkımın en önemli nedeni bu yağma süreciydi. Çürük binalar inşa edenlerin yurt dışına kaçma girişimleri bazı tutuklamalarla karşılaşırken, sistem sorumluluğunu maskeleyecek adımları atmakta. En son Wan ve İzmir depremlerinde binaları inşa edenler göstermelik tutuklamalar yapılarak halkın gözünde sorumluların cezalandırıldığı imajı yaratılırken bu yıkımın asıl sorumluları ise kendilerini sorumluluk dışına attı. Mereş depreminde de benzer bir sürecin ortaya koyulduğu görülürken, müteahhitlerin günahsız olduğu elbette söylenemez. Bu müteahhitler yağma düzeni içinde her türlü hırsızlığı yaparken iktidarın ortaklarıydı.
Kaçan kaçana Rönesans: Cennetten bir kare
Mereş merkezli depremlerin geniş çaplı yıkıma uğrattığı kentlerden biri Hatay’dı. Tamamen çöken üç yaşındaki 250 dairelik Rönesans Rezidans kentteki yıkımın simgesi haline geldi. Rönesans müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun, Karadağ’a kaçmak için gittiği havalimanında gözaltına alınarak tutuklandı. Coşkun’un avukatı Çolakoğlu, “Yaptığı tüm binalar sapasağlam ayaktayken bir bina çöktü diye müvekkilim sorumlu tutulmaktadır” derken, o bir binada 250 daire olduğu ve içinde yüzlerce insanın yaşadığı gerçeğine değinmedi. “Cenetten bir kare” denilerek milyonlarca liraya satışa sunulan ancak depremde yerle bir olan Rönesans Rezidans’ın müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun, “Kamu kurum ve kuruluşları, tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçundan tutuklanması dikkat çekti. Coşkun, ifadesinde, “Binada sonradan herhangi bir esaslı değişiklik yapılmadı, mevzuatta öngörülen tüm işlemleri yerine getirdik. Biz betonarme kaba inşaatını İstanbul merkezli ‘Yapı İnşaat’ isimli firmaya vermiştik. Hatırladığım kadarıyla bu firma da iki ortaklıydı” dedi.
AKP’li başkana soruşturma yok
Mereş’ın Dulkadiroğlu ilçesinde, AKP’li İlçe Başkanı Şahin Avşaroğlu’nun sahibi olduğu Melşa İnşaat tarafından kentte yapılan 3 binanın tamamı çöktü. Yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği bina hakkında henüz hiçbir işlem yapılmazken, Avşaroğlu’nun sanal medya hesaplarını kapattığı görüldü. Avşaroğlu’nun inşa ettiği 140 daireli ‘Bad-ı Seba’ sitesi hakkında adli bir işlem yapılmamış olması dikkat çekici.
Bahar Apartmanı müteahhidi
Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturması kapsamında, Mereş depreminde yıkılan ve içerisinde ilk aşamada dokuz yurttaşın cansız bedenine ulaşıldığı Bahar Apartmanı ile ilgili inceleme başlatıldı. Yapılan teknik inceleme sonucunda, bina müteahhidi İbrahim Mustafa Uncuoğlu’nun ihmali bulunduğunun tespit edildiği belirtildi. Yapılan açıklamaya göre Uncuoğlu’nun, Pendik Yenişehir Mahallesi’nde yapılan operasyonla yakalandığı belirtildi.
Hasan Alpargün gözaltında
Mereş depremleri sonrasında Adana’da lüks ve güvenilir site iddiasıyla pazarlanan ve depremde kâğıt gibi yıkılan Alpargün Apartmanı’nın sahipleri baba Hasan Alpargün ve oğlu Hasan Can Alpargün, deprem günü apar topar Kıbrıs’a kaçtı. Başlatılan soruşturma kapsamında Hasan Alpargün, KKTC’de gözaltına alındı. Türkiye’den KKTC’ye 990 bin dolar, 890 bin euro, 500 bin TL transfer etmeye çalıştığı, ayrıca Lefkoşa Demirhan bölgesinden daire satın aldığı belirlenen Alpargün’ün Türkiye’ye getirileceği bildirildi. Hasan Alpargün’e ait olduğu bilinen 92 kişinin yaşadığı saptanan ve enkaza dönen binadan şu ana kadar 70 kişinin cansız bedeni çıkarılırken, en az 15 kişinin daha enkaz altında olduğu belirtildi.
EKOLOJİ SERVİSİ