Perinçek şöyle dedi: “Adalet yürüyüşleri yapıp ‘adalet yok’ demeyeceksiniz. ‘Adalet yok’ ne demek? Türkiye’de adalet isteyen bugün bir tek PKK ve FETÖ var. Adalet yok demek, Türkiye’de PKK’nın üzerine yürünmesin, FETÖ’nün üzerine yürünmesin demek. Bugün içeride Deniz Gezmiş yok içeride Mahir Çayan yok, Mümtaz Soysal yok, Doğu Perinçek yok, İlker Başbuğ yok, Mustafa Balbay yok. ‘Adalet yok’ dediğiniz zaman neyi savunuyorsunuz; FETÖ’yü ve PKK’yı savunuyorsunuz.”
Dikta rejiminin şimdiye kadar yapılmış en “akıllı” savunmasıdır bu.
Ama önce bir “teknik itiraz” yapayım.
“İçeride” olmayanların isim sıralamasında bir “teknik hata” var: Deniz Gezmiş, Mahir Çayan hayatta değil. Birisi idam edildi, öteki katledildi. Duyan da yaşasaydılar, şimdi birer özgür yurttaş olurlardı sanacak. Yaşasaydılar bir kere daha idam edilir, bir kere daha kurşunlanırlardı. Perinçek, Başbuğ ve Balbay ise, maşallah, turp gibi. Soysal’a gelince. Yaşasaydı o da bu “turp” gibi olanların yanında olurdu.
Esasa gelelim.
Perinçek ülkedeki kutuplaşmayı başarılı bir şekilde dile getirmemiz için “yolu açtı.”
“Onu, bunu, tek adam rejimini, ekonomik krizi, ülkenin bir Rusya’yla, bir ABD’yle, bir AB’yle, bir İran’la dans etmesini, Ortadoğu bataklığına batmasını, israfı, şatafatı, kayırmacılığı bırakın, rejimin PKK ve FETÖ’yle savaşını esas alın ve bu savaşı destekliyorsanız Erdoğan’ı da destekleyin” demeye getirmiş.
İşin esası da bu.
Ve de çok doğru: Kim Erdoğan’ın tüm Ortadoğu’da PKK’ye, PYD’ye savaşını destekliyorsa, kim Erdoğan’ın FETÖ adı altında Batı yanlısı güçlere karşı savaşını destekliyorsa, o kimse tutarlı olarak Erdoğan rejimini de destekliyor.
Şu da doğru, kim tersini yapıyorsa Erdoğan rejimini desteklemiyor.
Şöyle de formüle edebiliriz:
Kim hem PKK’ye ve hem de FETÖ’ye karşı savaşı destekler, ama Erdoğan’a karşı çıkarsa ya yanlış yapıyor ya da Erdoğan’ın “gizli yandaşı” olarak “resmi muhalefet” numarası yapıyor.
Yani ya öyle olacaksın, ya böyle. Ya PKK’ye ve tüm legal Kürt siyasi hareketine, onun müttefiklerine karşı savaşı ve Cemaate ve tüm Batı yanlısı güçlere karşı savaşı destekleyerek, tek adamla birlikte olacaksın, ya da bu savaşlara karşı çıkarak, rejimin gerçek ve tutarlı muhalifi olacaksın. İkilem gerçekten tastamam budur.
Budur ama eksiktir.
Çünkü bu ikilemin farkında olmayan bir de geniş “Erdoğan muhalifi” yüzde elliyi aşkın halk var.
Bunların bir kısmı hem PKK’ye hem de Cemaat’e, ama aynı zamanda Erdoğan’a karşı. Ve bunlar adalet istiyor. Neden?
Hepsini bir yana bırakalım; bu yüzde elliyi aşkın çoğunluk fiilen seçme hakkından yoksun. Bundan beter adaletsizlik olur mu?
CHP PM üyesi Haluk Pekşen, CHP’nin seçimlerle ilgili yaptığı bilimsel araştırmanın sonucunda son seçimlerde 2.5 milyon sahte oy kullanıldığını açıkladı. Aynı zamanda bu raporun, kendisi de içinde, halktan gizlendiğini de.
Demek ki, muhalefetin hem seçme hakkı yok, çünkü bu hak hileyle elinden alınmış, hem de hileyi açıklama hakkı yok, çünkü askeriyeden gelen ağır baskıdan yılmış. Muhalefetin AKP’li kesimlerinin de durumu öyle; Gül helikopterli Genelkurmay Başkanı ve Kalın’ın “ikna” yöntemiyle aday olamamış ve şimdi de “hain” ilan edilmiş.
Buyurun, enflasyon tavan yapmış, ücretler erimiş. Erdoğan’ı destekleyen, onun PKK’ye ve Cemaat’e karşı savaşının “askeri” olan emekçi şimdi ne yapacak? Elbette grev, yetmedi genel grev yapacak. Yapabilir mi? Güldürmeyin insanı. Erdoğan’ın yürüttüğü savaşlara karşı çıkmayan grev hakkını da savunamaz. “Grevler iptal”. Neden? PKK ve “FETÖ”. Yürüyüş. Yasak. Sebep aynı.
Günümüzün temel sorunu, söz konusu ikilemin halk bilincine yer etmesi: Erdoğan’a karşı çıkmak için ya PKK ve “FETÖ” denerek hem Kürt halkına ve müttefiklerine, hem de Cemaat ve Batı yanlısı çevrelere karşı yürütülen savaşa karşı çıkacaksın ya da çıkmıyorsan Erdoğan rejimine razı olacaksın.
Elbette burada Erdoğan’a karşı olanların PKK’yi ya da Cemaat’i desteklemesinden söz edilmiyor. Destekleyen zaten destekliyor, desteklemeyen zaten desteklemiyor. Sözü edilen, PKK ve “FETÖ” denerek yürütülen adaletsiz, hukuksuz, insanlık dışı uygulamalardır.
Savcılar dikkat: Bu yazı herhangi bir “iddia”yı dile getirmiyor; size övgüler düzen Perinçek’in açıklamasının “ne manaya” geldiğini açıklıyor.
Sakın gazeteme bühtan etmeyesiniz.