DAKP çatısı altında bir araya gelen kadınlar, kendilerine yönelik saldırılara karşı nasıl mücadele edeceklerini tartıştı. Kürt illerinde belediyelere kayyum atamalarını ‘işgal’ olarak yorumlayan kadınlar, ‘güçlü örgütlenme’ vurgusu yaparak, ‘Ya bir oluruz ya da bir bir yok oluruz’ mesajı verdi
Zuhal Atlan/Diyarbakır-MA
Diyarbakır’da farklı siyasi parti, sendika ve derneklerden bir araya gelen kadınlar, 2018 yılı 8 Mart öncesi Dicle Amed Kadın Platformu’nu (DAKAP) kurmuştu. Platform; kuruluş amacını şiddete, emek sömürüsüne, ayırımcılığa, cinsiyetçi, milliyetçi ve militarist politikalara, taciz ve tecavüz kültürüne karşı kadın dayanışmasını örgütlemek olarak açıklamıştı. Kurulduğu günden beri birçok eylem ve etkinlik gerçekleştiren platform, hafta sonu, “Kadınlar Birlikte Güçlü” başlığıyla Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası(Eğitim Sen) Diyarbakır 2 No’lu Şubesi’nde bir araya geldi. Buluşmanın nedeni de, 5-6 Ocak’ta İstanbul’da gerçekleşecek ve Türkiye’nin dört bir yanından gelecek kadınların büyük buluşması öncesi tartışma yürütmekti. Buluşmaya; DAKAP Eşsözcüsü Bahar Karakaş Uluğ, Özgür Kadın Hareketi(TJA) aktivisti Ayşe Gökkan’ın yanı sıra, Diyarbakır’da ihraç edilen kadınlar katıldı. Tartışma konuları; belediyelere atanan kayyumlar, kadınların maruz kaldığı taciz, tecavüz, bölgedeki kadınların devlet eliyle fuhuşa sürüklenmesi, militarizmin ve erkekliğin artması, Demokratik Toplum Kongresi(DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi(HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in devam ettirdiği açlık grevi oldu. Kadınlar; özellikle kayyum atamalarından sonra kurumlarının kapatılması, Kürtlere yönelik saldırılar, ihraçlar, sokağa çıkma yasağının ardından Surlu kadınların yaşadıkları, kadına yönelik artan şiddet, siyasetçi ve sendikacı kadınların gözaltına alınıp tutuklanmasına dair konuşmalar yaparak kendi deneyimlerini aktardı.
Örgütlenme vurgusu
TJA aktivisti Ayşe Gökkan, “güçlü örgütlenme” vurgusu yaptı. Demokratik Bölgeler Partili(DBP) belediyelere kayyum atamalarını “işgal” olarak yorumlayan Gökkan, Türkiyeli kadınlarla güçlü bir şekilde örgütlenerek bu politikaların boşa çıkabileceğini belirtti. Gökkan, örgütlenme olmadan soruların çözülemeyeceğine dikkat çekti. Gökkan, dünyanın “üçüncü savaş” durumu yaşadığını; ancak bunu erkek egemen sistemin özellikle dillendirmediğini belirterek, birinci ve ikinci dünya savaşlarındaki gibi bu süreçte de ilk başta kadınların dizayn edilmek istendiğine vurgu yaptı. Gökkan, “Biz bu dizaynı kabul etmediğimiz konusunu nasıl ele alacağız? Örgütlenerek…” dedi. Gökkan, AKP’nin de tek başına yapamadığı için MHP ile ortaklaştığı örneğinden yola çıkarak, İstanbul’daki kadın buluşmasının da AKP-MHP ittifakına karşı “tarihi bir buluşma” olacağını söyledi.
Kürt ve kadın kimliği
Kadınların en çok üzerinde durduğu konulardan biri de “kadın” kimliklerinin yanı sıraKürt kimliklerinden dolayı da maruz kaldığı ihlaller oldu. Sakarya’da “Kürdüz” dediği için öldürülen Kadir Sakçı olayını hatırlatan kadınlar, kendilerinin “Kürt kadınları” olarak iki kez şiddete maruz bırakıldığını belirtti ve 25Kasım’da yapılmak istenen eylemlere valiliğin izin vermemesini hatırlattı. Kadınlardan biri polislerin açıklama ya da eylem yaptıkları zaman kendisine ismiyle hitap ettiğini ve bunun da “psikolojik şiddet” olduğunu söyledi. Başka bir kadın da, HDP gibi siyasi bir partinin binasına girmenin bile “illegalize edildiğini” belirterek, parti binasına giren kişilerin çıktıktan sonra polislerin ajanlaştırma politikasına maruz kaldığını dile getirdi.
Camii ve kreşler
DAKAP Eşsözcüsü Bahar Karakaş Uluğ da, kadın kurtuluş ideolojisinin 21. yüzyıla damgasını vurduğunu ve yerellerde bu ideolojiyi hayata geçirmek için yapılan çalışmaları ve kayyum eliyle bunların nasıl bir bir yok edildiğinden bahsetti. Uluğ; ayrıca bölgede kreş olmadığını; ancak her yere camii yapıldığını, kreşlerin de bu yeni yapılan camiilerde açıldığını söyleyerek, iktidarın kendi sistemini bu şekilde yaymak istediğini söyledi.
Tecride dikkat çekildi
Leyla Güven’in açlık grevine gerekçe olan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde devam eden tecride de dikkat çekti kadınlar,İmralı tecrit sisteminin toplumsallaştırılmak istendiği ve bunda en büyük payı kadınların aldığını dile getirdi. Güven özelinde Kürt kadınların gözaltı ve tutuklamalarla yüz yüze kaldığının altını çizen kadınlar, bölge genelinde ekim ayından bu yana 150 kadının gözaltına alındığı bilgisini verdi ve cezaevlerinin kadın tutuklularla dolduğunu anlattı.
İhraç edilen kadınlar
Buluşmada söz alan ihraç edilen kadınlar, devletin kendilerini ekonomik olarak çökertmek ve eve hapsetmek istediğini belirtti. Sadece Diyarbakır’da 2 bin 500 emekçinin ihraç edildiğini ve bu durumdan en çok kadınların etkilendiğini belirten kadınlar, “İhraç edilen kadınlar ya çocuk bakıyor ya da çok az ücretle çalışmak zorunda kalıyor” dedi. Kadınlar, maruz kaldıkları tüm bu ihlallere karşı “parçalı” değil, ortak birliktelikle mücadele edebileceklerini belirtti. Kadınlar, “Barış ortamı oluşturulmak isteniyorsa bunun kadınların başlatması gerekiyor” diyerek, dolayısıyla;İstanbul’da gerçekleşecek buluşmanın önemli olduğunu söyledi. Buluşmada; kadınların AKP’nin saldırılarına karşı her zaman B planının olması gerektiği belirtilerek, kapanan kadın derneklerinin yerine devletten bağımsız kadın dernekleri, her kentte kadın meclislerinin oluşturulması, yerel seçimler öncesi mahallelere giderek kadınlara ulaşılması, gerekirse evlerde toplantıların alınması gibi öneriler de sunuldu.Kadınlar, son olarak direndikçe saldırıların arttığını belirterek, “Ya bir oluruz ya da bir bir yok oluruz” mesajı verdi.
IŞİD tarzı şiddet
İktidarın yaptığı açıklamalar ve politikalarının nedeni olarak gösterdikleri kadına yönelik şiddet artışınınKürtillerinde yaygınlaştığını; ancak batıdaki kadar gündem olmadığının altı çizildi. Özellikle;IŞİD tarzı şiddet biçiminin kadın bedeni üzerinden uygulandığına dikkat çeken kadınlar, “Erkek egemen zihniyet kadın olduğumuz için önce bize vuruyor. Devletin dili, erkeğin şiddeti için gerekçe oluyor” vurgusu yaptı.