Wan depremini yaşayan İbrahim Çelik, Mereş depreminde Wan halkı ve kurumların nasıl harekete geçtiğini anlattı: Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar derler. Deprem yaşanınca hemen KESK Şubeler Platformu olarak bir toplantı yaptık. Sonra Emek ve Demokrasi Bileşenleri ile toplandık. 16 kurum yardımları organize etmeye başladık
Hüseyin Kalkan
Wan’da 2011 yılında depremde yaşandı. Ailesi ile birlikte konteynırda, prefabrik evde yaşadı. Bu süreçte depremden daha çok etkilenen Wanlıların yardımına koştu. Büyük Mereş depreminin haberini alınca yine yardıma hazırdı. Arkadaşları ile toplandılar, nelere yapabileceklerini tartıştılar. Kısa sürede 19 tır yardım topladılar ve deprem bölgesine gönderdiler. Yapı Yol Sen Wan Şube Başkanı İbrahim Çelik ile o günleri ve bugünleri konuştuk. Çelik, Wan depremine dair şunları anlatıyor: “2011’deki Wan depreminde sendika şubemiz o zaman Mavi Plaza denilen bir iş merkezindeydi. Bizim sendikalar hepsi oradaydı. Ben karayollarında çalışıyordum. Karayolları lojmanlarında oturuyorduk. Lojmanlar iki blok yıkıldı. Zaten lojmanlar yığmaydı. Bize konteyner temin ettiler. Biz aile olarak oraya yerleştik. Daha sonra lojmanların olduğu yerde prefabrik evler yaptılar. Biz oraya taşındık. Daha sonra lojmanların olduğu bölgeyi emniyete verdiler. Karayolları Edremit’e taşındı. Lojmanlar oraya yapıldı, biz de bu kez oraya taşındık. Ben 2020 yılında emekli oldum. Ordan da taşındık. Emekli olunca artık lojmanlarda kalamıyorsun. Sonra da halka yardımcı olmak için biz KESK olarak çadırlar açtık. İlaç temin ettiğimiz bir çadır açtık, bir de gıda çadırı açtık. Yardım olarak halkın getirdiği malzemeleri depremzedelere dağıtıyorduk. Mahallelere götürüp dağıtıyorduk. Mavi Plaza’nın olduğu yerde çadır açtık. Gündüz orda faaliyet gösteriyorduk, geceleri için ise 2 Nisan Semti’nde de çadır açtık. Orada depremzedelere yemek dağıtıyorduk. O dönemde de devletin çok yardımın görmedik. Yine sivil toplum kuruluşlarının, muhalefet partilerinin gayretleri vardı. Karayolu çalışanları olarak biz çok mağduriyet yaşamadık, fakat halk olarak çok zorluk çektik. Hala bir grup konteynırlarda yaşıyor. Şimdi onları oradan çıkarmaya çalışıyorlar.”
Damda düşenin haline…
Son deprem meydana gelince hem KESK’e bağlı sendikalar, hem de depremi yaşamış Wanlılar hemen harekete geçmiş. Gerisini İbrahim Çelik şöyle anlatıyor: “Son depreme gelince. Bir laf var. Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar derler. 6 Şubat’ta deprem meydana gelince biz hemen KESK Şubeler Platformu olarak hemen bir toplantı yaptık. Ne yapabiliriz, ne edebiliriz diye. Kendi aramızda tartıştık. Sonra Emek ve Demokrasi Bileşenleri ile bir araya geldik. 16 kurum ile toplantı yaptık. İlk etapta burada komisyonlar kurduk. 5 komisyon kurduk. Yardımları organize etmeye başladık. Kendi üyelerimizi sosyal medya üzerinde yardım için haberdar ettik. İlk 2 gün gelen malzemenleri kendi binamızda topladık. Bizim üyelerimiz dışında halktan insanlar da yardımlarını bize getirmeye başladı. Böyle olunca bizim binamız yetersiz geldi. Mavi plazanın üst tarafından Eğit Bilimleri dershanesi var. Onun sahibi Necdet Bayram’la görüştük. Onun geniş bir yeri var. Onu bize tesis etti. Buradaki malzemeleri oraya taşıdık. Sosyal medyada da ilan ettik artık malzemeleri yeni bir adreste topladığımızı. Çok yardım geldi. 200 KESK üyesi olarak gelen malzemelerin ayrımını yaptık.”
AKP’nin pankart dayatması
Yardım toplamaya toplamışlar ama göndermek kolay olmamış. Türkiye genelinde yardım toplayan ve destek organize eden grupların başına gelen onların da başına gelmiş: “İlk kafilemizde 17 tır malzeme gönderdik. Ama bize engel çıkarmaya başladılar. Tuşba Belediye Başkanı Salih Akman adının yazılı olduğu pankartı tırlarını üzerine asıp öyle göndereceksiniz dediler. Biz kabul etmedik. Sonra biz Wan Barosu üzerinden görüşmeler yaptık. Baro araya girince biz Emek ve Demokrasi birleşenleri olarak pankartımızı tırların önüne astık, her tırda da iki arkadaşımızı görevlendirdik ve deprem bölgesine gönderdik. Deprem bölgesinde KESK’in açtığı koordinasyon merkezleri vardı. Yardımları bu merkezler, Cemevleri ve CHP üzerinden bölgeye ilettik. Biz AFAD üzerinde bu çalışmayı yürütmedik. Bir hafta sonra deprem bölgesinden Wan’a göç eden aileler bize başvurmaya başladı. Evleri yıkıldığı için deprem bölgesini terk etmek zorunda kalmışlar. Daha çok Wan’dan Antep’e göç eden ailelerdi bunlar. Sosyal medya üzerinde duyuru yaptık, uygun evi olan arkadaşlarımız bize bildirdi. Otel sahipleri ile görüştük, apart sahipleri ile görüştük. Oralara yerleştirmeye çalıştık. Ayrıca yiyecek ve giyecek ihtiyaçlarını tespit edip o ihtiyaçları karşıladık. Sanırım beş yüze yakın aile geri buraya göç etti.”
Kadınların dayanışması
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla özel olarak kadınların hijyen ihtiyaçlarını göz önünde bulunduran bir çalışıma yapmış KESK üyesi kadınlar. Çelik bu çalışmayı şöyle anlatıyor: “8 Mart Kadınları Günü dolayısıyla KESK üyesi kadın arkadaşlar daha çok deprem bölgesindeki kadınların ihtiyaçlarını yönelik bir kampanya yürüttüler. Temin ettiğimiz malzemeleri kadın arkadaşlar eşliğinde ihtiyaç olan kentlere gönderdik. Zaman içinde KESK’in deprem bölgesinde 40 çadırı oluştu. Böylece ihtiyaçları tespit etmek ve ulaştırmak daha kolaylaştı.”
Sıkıntılar sürüyor
İbrahim Çelik, bölgede gözlemlediği diğer merkezlerle ilgili izlenimlerini de aktadırdı. Çelik’in izlenimlerine göre bölgede ciddi sıkıntılar sürüyor. “Elbistan’ın içinde ciddi çadır sıkıntısı vardı. Bizim çadırların olduğu alanda bize ulaştırılan yardımları dağıtmaya devam ettik. İnsanlar gelip orada kendi ihtiyacı olan şeyleri alıyorlardı. Bizim ekip orada bir hafta kaldı. Sonra başka bir gönüllü ekip gelince biz ayrıldık. Pazarcık HDP İlçe Eşbaşkanı kalp krizinden yaşamını yitirince biz bir grup arkadaş cenazeye gittik. Yol boyunca biz enkazın artıklarının rast gele yol kenarlarına, köylere döküldüğünü gördük. Hemen Pazarcık’ın çıkışında enkaz döküntüleri vardı. Enkaz tozları, asbest kalıntıları insanların sağlığını tehdit etmeye devam ediyor. Nurhak, Gölbaşı ve Malatya’yı da gördük. Çok kötü yıkılmıştı buralar. Gittiğimiz yollarda asfalt hep çatlamıştı. Pazarcık merkezde çok fazla yıkım yoktu. Ama köylerde çok yıkım olmuş. Bazı köylerin yüzde 80’ı yıkılmış. Sonuç olarak muhalif medyanın deprem bölgesine dair yazdıklarını biz gözlerimizle gördük. Neredeyse bir ay sonra gittiğimiz halde hala çadır sorunu yaşanıyordu. Gıda yardımının yetersiz olduğunu biz gördük. Kuru gıdaya talep sürüyordu.”
Bir ay sonra bölge
Depremden bir ay sonra deprem bölgesine giden bir grup gönülü ile birlikte Çelik de bölgeye gider. Şöyle anlatıyor deprem bölgesinde geçirdiği günleri: “Deprem bölgesine iki grup gönderdik. Bir grubun içinde de ben vardım. Bizim grup Elbistan’a gitti. Diğer grup Pazarcık ve Narlı’ya gitti. Biz 5 Mart Pazar günü gittik. Elbistan’da Newroz alanında bizim KESK dayanışma çadırı vardı. Aynı yerde Alevi ‘Rıza Şehri’ isimli bir vakfın açtığı çadır vardı. Bir de HDP’nin dayanışma çadırı vardı. İnsanlar çok mağdur. Köylere de gittik. Elbistan’da çok büyük yıkım vardı. Çok bina yıkılmıştı. Biz gittiğimizde daha enkaz kaldırmaya devam ediyorlardı. Ne hikmetse enkazı gece kaldırıyorlardı. Bizim duyumlarımıza göre hala ceset çıkıyormuş enkazlardan. İnsanlar öyle anlatıyordu. Biz çadırdayken depremzedeler bizi ziyaret ediyorlardı. Depremzedelerle gece geç saatlere kadar oturup sohbet ediyorduk. Bir nebze olsun acılarına ortak olmaya çalışıyorduk. Aslında hiç bölgeden ayrılmak içimizden gelmedi. Biz de aynı boyutta olmasa bile evsiz kalmanın ne demek olduğunu Van depreminde yaşamıştık. Aynı şeyler yine yaşandı. Devlet insanlara bir çadır bile yetiştirmedi. Yine halk, halkın yaralarına derman oldu.”