Wan Gölü içinde 3 farklı noktada bor rezervi keşfedildiği ve bunun yanında uranyum elementinin olduğu açıklandı. Bu açıklamalar ise gölün yağmaya açılma hazırlığı içinde olunduğunu gösterdi
Kürt coğrafyasının dört bir yanında inşa edilen barajlar, enerji, maden ve petrol çalışmaları ile bölge adeta yok oluşa taşınıyor. Wan Gölü’nü besleyen akarsular üzerine inşa edilen barajlar nedeniyle her geçen yıl suları çekilen Wan Gölü can çekişirken, gölün idam fermanı olacak olan madencilik hazırlığı dikkat çekici. 2011 yılında yapılan bir araştırmada Wan Gölü’nde uranyum elementinin bulunduğu iddiası Fırat Üniversitesi (FÜ) Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Yaman’dan geldi.
Çözünmüş uranyum
Yaman, 2008 yılında Van Gölü’ndeki kirliliği araştırmak için laboratuvarda analiz yaparken göldeki yüksek uranyum oranını keşfettiği ve konuyla ilgili bir makale de yazdığı bildirildi. Yıllar sonra yeniden gündeme getirilen konuyla ilgili konuşan Yaman, Wan Gölü’nde çözünmüş halde 50 bin ton civarında uranyum bulunduğunu ve tarihsel süreçte bunun artacağını iddia etti. Yaman’ın çalışmasına İstanbul Teknik Üniversitesi’nden destek gelirken, TÜBİTAK’tan ise araştırma desteği istendi.
Yüzde 0 bin ton Uranyum
Prof. Dr. Mehmet Yaman, yaptıkları hesaplamalarda Van Gölü suyunda çözünmüş halde 50 bin ton civarında uranyum bulunduğunu ve gölden uranyum çekildikçe göl tabanındaki uranyumun çözülmeye devam etmesi ile bu miktarın daha da artacağını söyleyen Yaman, bunun ülkeye büyük bir ekonomik girdi sağlayacağını dile getiriyor. Prof. Dr. Yaman, Van Gölü suyunun sodalı olması bakımından çözünmüş halde bulanan uranyumu elde etme işlemlerinin diğer kaynaklara göre daha avantajlı, ekonomik ve çevre dostu olduğunu iddia etti.
‘Allah’ın lütfu’
Yaman, “Van Gölü’ndeki uranyumu kullanmamız halinde bitmemekte, su tekrar dengeye varıncaya kadar gölün tabanındaki uranyum cevherlerinden çözülmeye devam edecektir. Dolayısıyla bitmez bir kaynak gibi. Van Gölü’ndeki uranyum Allah’ın Türkiye’ye bir lütfudur. Allah’ın bu lütfuna karşın, bu uranyumu nükleer santrallerde kullanarak elde edeceğimiz enerjiyle kimya sanayi gibi büyük sanayi kuruluşlarının kurulmasını sağlamakla müreffeh bir ülke elde etmemiz mümkündür” dedi.
ABD’deki Büyük Tuz Gölü
Türkiye’nin enerji sektörüne bakış açısını yeniden şekillendirecek bir alternatif olan nükleer santraller ve Van Gölü suyundaki uranyumun zenginleştirilmesinin teşvik edilmesi gerektiğini söyleyen Yaman, “Bu konuda Türkiye’deki Ar-Ge kuruluşları arasında başı çeken TÜBİTAK ve Devlet Planlama Teşkilatı gibi kurumların araştırmalarında Van Gölü’nü öncelikli alan olarak seçmesi gerekir. Hatta Türkiye’de Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü gibi uranyum enstitüsünün kurulması da büyük önem taşımaktadır” derken, bunun çevreci bir yol olduğu iddiasında bulunması dikkat çekici. Diğer yandan ABD’nin Utah Eyaletinde uranyum, lityum vd. elementlerin üretildiği Büyük Tuz Gölü’nde yaşananlar yıkımların nasıl yaşandığını ortaya koymakta.
EKOLOJİ SERVİSİ