Kalyon Enerji Viranşehir’de 270 hektar arazi üzerine 162 500 adet panelle 3 adet GES inşa edeceği bildirildi. Çatı GES’lerinden enerji alımını durduran EPDK, devasa büyüklükte yatırımlara kucak açması dikkat çekici
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Yenilenebilir enerji iddiası sermaye kesimlerini yenileyerek güçlendirirken, halkın ise bu süreçten her hangi bir fayda görmediği, küresel ısınmaya yönelik bir katkısının da olamayacağı hem dünyanın hem de Türkiye’nin enerji politikalarına bakınca anlaşılabilmesi mümkün. Türkiye’de mevcut iktidarın kanatları arasında büyüyen ve 5’li çete olarak anılan şirketlerden biri olan Kalyon Holding’e bağlı Kalyon Enerji iktidarın oluşturduğu kapasite tahsisleri bağlamında Urfa’nın Viranşehir İlçesi Kadıköy kırsalında Güneş Enerji Santrali (GES) oluşturacak. Şirket 50’şer MW gücünde Viranşehir-5 GES, Viranşehir-7 GES ve Viranşehir-8 GES kurulacak. Şirketin Viranşehir İlçesi, Kadıköy kırsalında 3 GES için 90’ar hektarlık çayır-mera vasıflı alanların üzerine 162 bin 500 adet panel yerleştirilecek.
Güneş tarlaları
Konya Karapınar’da Enerji üretimi amaçlı olarak kurulan İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nde ‘Yenilenebilir Güneş Enerjisi’ (GES) ‘tarlaları’ oluşturuldu. İktidarın bu yatırımlara desteği havuz şirketlerle sınırlıyken, havuz şirketlere verilen destek ise sınırsız düzeyde. Kalyon AŞ’nin Ankara’da Çin’in en büyük devlet şirketlerinden biri olan CTEC ile birlikte entegre güneş paneli fabrikası kurmuşlardı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın açtığı ve 20 Mart 2017’de gerçekleştirdiği ‘Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları Güneş Enerji Santralleri’ (YEKA GES-1) ihalesini, kilovatsaat başı 6,99 dolar/cent teklif vererek kazanan Kalyon Enerji, ‘Kalyon Güneş Teknolojileri Fabrikası’nda üretilen panellerin, Karapınar’da YEKA-1 GES projesi kapsamında kurulacak güneş enerjisi santralinde (GES) kullanılacağı belirtildi.
Devlet desteği 2019’da açıklandı
Konya Karapınar’da bin megavat kapasiteli güneş enerjisi santrali ile 500 megavat kapasiteli entegre panel üretim fabrikası için 2019’da Resmi Gazete’de yayınlanıp yürürlüğe giren büyük bir destekle Kalyon AŞ elini cebine sokmadan devletin garantörlüğünde bankalardan aldığı kredilerle yatırımlarını gerçekleştiriyor. Resmi Gazete’nin 5 Eylül 2019 tarihli sayısında AKP’li Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan’ın imzasıyla bazı şirketlere proje bazlı devlet yardımı verilmesine karar verilmiş ve bu kararda Kalyon AŞ’ye verilecek destek de yer almıştı.
Milyarlarca lira destek
Proje Bazlı Teşvik Sistemi’ne dahil olacak 5 yatırım arasında Kalyon Enerji’nin iştiraki Kalyon Güneş Teknolojileri Üretim A.Ş. tarafından kurulacak güneş paneli üretim tesisi de bulunuyordu. Fabrika tam kapasiteye ulaştığında, toplam sabit yatırım tutarı 1 milyar 991 milyon TL ile yılda 500 MWp kapasiteli fotovoltaik güneş paneli üretim tesisi teşvikte yer almıştı. Projeye verilen desteklerde; gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, KDV iadesi, yatırıma yüzde 100 vergi indirimi, 10 yıl boyunca sigorta primi işveren ve gelir vergisi stopaj desteği yer alırken ayrıntılar ise şöyle: Sigorta Primi İşveren Hissesi Desteği: Azami tutar sınırı olmaksızın 10 yıl, Gelir Vergisi Stopajı Desteği 10 yıl, Nitelikli Personel Desteği, Faiz veya Kâr Payı ya da Hibe Desteği, Fabrikaya verilecek Enerji Desteği, İşletmeye geçiş tarihinden itibaren 10 yıl boyunca enerji tüketim harcamalarının yüzde 50’si. Yatırım Yeri Tahsisi, Kamu Alım Garantisi,
Kalyon elini cebine sokmadı!
Kalyon AŞ’ye 400 milyon liraya mal olduğu açıklanan fabrikanın tüm maliyetinin teşviklerle karşılandığı hatta üstüne para bile kaldığı söylenebilir. Kalyon AŞ, elini cebine atmadan bankalardan çektiği devlet garantili ve destekli kredileri, alacağı teşvikler ve desteklerle rahatça kapatabileceği anlaşılabiliyor. Üstüne üstlük Karapınar’da 1000 MW’lık güneş enerji tarlasını beş para ücret ödemeden elde ettiği ve burada üreteceği elektriği de alım garantisi verilerek kilowat başı 6,99 dolar/cent’e satacak olması çok yönlü bir sermaye yağması olarak karşımıza çıkıyor.
Dünya da ilk 10 içinde
AKP iktidarına yakınlığı ile bilinen Limak-Kolin-Cengiz-Mapa İnşaatla birlikte ilk 5’te yer alan Kalyon İnşaat A.Ş birçok rakibi küçülürken hatta bir çoğu batarken her geçen gün büyümesi dikkatlerden kaçmıyor. Kalyon AŞ’nin son yıllarda aldığı işlerin toplam büyüklüğü 100 milyarları çoktan aşmış durumda. Dünya Bankası’nın dünya üzerindeki verilerine göre; altyapı yatırımlarında devletlerden en fazla ihale alan ilk 10 şirket arasında Kalyon Grubu da bulunuyor. İşte bu şirket devlet desteğiyle inşa ettiği panel fabrikasının ürünleri Karapınar’da, Viranşehir’de vd. birçok yer ile yine kendisine ait üretim alanlarında kullanılacak kalanı da satacak.
EPDK’nın patronu kimler!
Geçtiğimiz haftalarda lisanssız tesislerde üretilen elektriğin sistem üzerinde satışını yasaklayan EPDK kararının ardında güneş tarlaları gibi büyük enerji şirketlerinin talepleri yatıyor. EPDK bu konuda yaptığı son açıklamada “Lisanssız elektrik üretiminin temel amacı kolay yoldan elektrik üretip bunu devlete satarak kolay yoldan kazanç kapısı haline getirmek değildir” derken Çatı GES’i kuranlar ve bazı yurttaşlar, Kalyon enerjinin Konya’da kurduğu ve Urfa’da kuracağı GES’ler yoluyla bir ‘hayır’ işine mi girdiği soruluyor.
Trajikomik açıklama
EPDK, söz konusu açıklamasında, “Unutulmamalıdır ki verilmiş bir hakkın kötüye kullanılmasını hiçbir hukuki düzen korumaz. Bu düzenlemeden etkilenen ve gerçek tüketimi olmadığını tespit ettiğimiz kurulu güç ise yaklaşık 390 MW” sözleri ise dikkat çekerken, “Nihayetinde bütün tüketiciler için mali yük anlamına gelir. Bunu da hiç kimse sözde yerlilik ve millilik algısı oluşturarak kamuoyuna şirin göstermeye çalışmamalıdır” ifadelerini anlamak ise mümkün değil.. Şirin görünme vurgusunu anlamak ise mümkün değil. Sermayenin hizmetine koşulmuş olan EPDK’nın bu sözlerinin elbette arkasında ondan daha büyük karar vericiler var ve onların dertleri elbette başka.
Fabrikalar devlete inandı!
İklim değişimi ile mücadele iddiasıyla devasa destekle verilen şirketler ellerini cebine sokmadan ve verilen alım garantileriyle kârlarına kâr katarken açıklamaların ciddiye alınacak hiçbir yanı yok. Çatı GES’lerini kuran şirketler tüm yatırım maliyetlerini ceplerinden karşılarken yine EPDK tarafından yapılan düzenlemeye dayanarak borçlanmaya gitmesi gelen yasakla birlikte ciddi bir krizi ortaya çıkardı. Diyarbakır’da çatılarını güneş panelleriyle dolduran fabrikalar devlete inandıkları için büyük bir hüsran yaşarken üstüne üstlük fırsatçılıkla suçlanmaları dikkat çekiyor.
Arz güvenliği iddiası!
EPDK açıklamasında, “Daha önce de ifade ettiğimiz gibi şahsi menfaat peşinde koşanların, lobicilik faaliyetleri ile kurumumuza zarar vermeye çalışanların her türlü gayretine rağmen EPDK; Türkiye’nin arz güvenliğini akamete uğratacak ve tüketicilerimize mali yük getirecek hiçbir fırsatçılığa müsaade etmeyecektir” iddiaları EPDK patronunun kim olduğu sorusunu gündeme getirdi. Enerji üretimi yapan Kalyon, YK Enerji, Yatağan Termik Santrali vd. gibi üretmedikleri enerjinin bile parasının ödendiği şirketlerin EPDK patronu olduğunu açıklamadan anlamak mümkün. Aşırı arz fazlası varken arz güvenliğinden söz edilmesi ise manidar bir durum.
Kapitalizm ve enerji
Kapitalist ekonominin en temel birikim alanı emek ve doğa sömürüsü üzerinden kendisini sürekli yenileyip aşırı tüketimi ve dolayısıyla aşırı üretimi kesintisiz gerçekleştirme zorunluluğudur. Kapitalizm insanların ihtiyaçlarını ön görerek üretim planlaması yapmaz aksine sermayenin birikim süreçlerini sürekli halde tutmak ve büyütmek üzere bir üretim süreci örer. Bu durumda kaçınılmaz olarak daha çok enerji ihtiyacını açığa çıkarır. Enerji üretimi aynı zamanda kapitalist üretim süreçlerinde bir birikim alanıdır. Enerji nakil hatları üzerinden büyük bir enerji piyasası-pazarı var edilmiştir. En büyük göçler tarım alanlarının ve su havzalarının yok edilmesi veya savaşlar yoluyla işgal edilmesi, el konulması sonucu yaşanmıştır. Egemenler, bugün mazlum halklara binlerce yıllık insanlık tarihinde yaşanmış kötülüklerin çok daha vahim boyutta bir tekrarını reva görmektedirler. İnsanlığın ve doğada yaşayan binlerce türün yaşamsal temel gereksinimi olan su, hava ve toprak kapitalizmin amansız saldırılarıyla hızla yok olmakta ya da kirlenmektedir.
Ekolojik krizi ‘yenilenebilir’ savı çözemez
Kapitalizmin dünyadaki yaşamı uçurumun kıyısına getirmesinin en temel nedeni olan aşırı üretim ve tüketim üzerinden elde ettiği birikimleri sürdürmek dışında hiçbir hedefi olmayan ‘yenilenebilir enerji’ söylemi yaşanan ekolojik krizi çözmek şöyle dursun derinleştirmekten gayrı bir sonuç vermesi mümkün değil. Rüzgar enerjisi için ormanların, meraların, deniz ekosisteminin yıkımına yol açılırken güneş enerjisi için tarımsal arazilerinin, meraların işgal ediliyor olması ve adına da ‘Güneş Tarlaları’ denmesi bu gerçeği göstermeye yeterken, kapitalizmin yalanlarını dünya halklarının bir an önce net bir biçimde görmesi gerekmektedir.