Vicdanın gündemi çok hızlı değişmez. Ölçer, biçer, çocuğun, ağacın, börtü böceğin, suyun, toprağın, kadının, halkın, inancın var olduğundan beri sahip olduğu hakları gasp edilebilir kaygısı ağır basar. Vicdansızlığın gündemi ise o kadar hızlı değişiyor ki, vicdanın bir asırlık panoraması vicdansızın bir haftalık panoramasını aşamaz. Vicdansızlığı yasallaştıran bir devletin gündemi ise asırlık yaptığı katliam gündemlerini saniyelere dizer. Sistemin öğretim görevlisinin ‘kılıç artığı’ dediği Hayko Bağdat’a söyledikleri tam da buna denk.
Son bir haftada içte ve dışta vicdansız gündemlerin akıl almaz gelişmeleri Kenan Evren’i de aştı. Evren gibi o dönem faşist cunta lideri Pakistan’da Ziya Ülhak’la kardeş oldu, ilk talebi, kuzey Kıbrıs’ı devlet olarak tanımasını istemek oldu. Ülhak bile aynı zihniyete rağmen ‘kardeşlik başka, bu iş başka’ dedi. Bugünde Venezuela’ya ‘dik dur kardeşim, yanındayız’ demekten kendini alıkoyamayan panorama.
Vicdansızlığa karşı vicdanın duruşunun da artık saniyelik olmak zorunda olduğu son gelişmelerde iyice belirginleşti, hakları gasp edilenler iyi biliyor, sıra bekleyenlerde. Güney’in AKP-MHP öncülünde bombalanması, Şeladize vicdanlılarını ayağa kaldırdı. Kürtleri işgal eden devletlerin zindandan zindana nakletmenin adı Adana protokolünün başlarına bela olduğu, dünya direniş modeli Kobane’yi tehdit etmekle, Ortadoğu politikasında itibarsızlaştığı da ortada.
İflas eden devlet sistem terörü vicdansızın vicdanı olduğundan beridir, vicdansızlara gerek kalmadı. Devlet, cinayet olan idamın yerine faile belli cinayetleri (ki kemiklerini bile vermiyor) veya zindanlarda çürütme yoluna gitti. Aşk, töre, flört, namus, kıskançlık cinayetlerini, kadına uygulanan şiddeti devralarak uygulayıcı adamların da savunuculuğunu yapmayı. Tacizci, tecavüzcüyü cezalandırmak yerine çocuğu onunla evlendirmeyi, kadının emeğine el koyan erkeğin yerine, kadının nafaka hakkına el koyma yasası oluyor ama kadın kazanımlarının önüne geçemiyor.
Dışarda ‘oy verin cennete gidin’, Orta Çağ zihniyeti, içerde bedenin hücrelerine dayanan zindanlar orta çağ uygulamalarını aştı. Her gün saldırıya uğrayan kadınların, toplumun, yaşam alanlarının üzerindeki İmralı tecrit sistemine karşı amansız bir direniş olan açlık grevinin 86. günü.
Zindanlarda süresiz dönüşümsüz açlık grevine giren tutuklu, hükümlü sayısı 281’e (kadın-erkek her gün artıyor) ulaştı. Orada sağlıklı beslenme hakları ellerinden alınan, on yıllardır açlık sınırında yaşayanlar bedenini açlığa yatırıyor. Nurşen Tekin 9 yıldır tutsak, 2012 yılında 44 gün, şimdi 46. gününde, Hacer Halil Yusuf ağırlaştırılmış hükümlü, 25 yıldır zindanda 49. gününde, Bişar Bilen 30 yılla cezalandırılmış tutsak, 11 yıldır hükümlü, 2012’de 68 gün süresiz dönüşümsüz açlık grevinde, şimdi 40. gününde. Erdal Polat 9 kez ağırlaştırılmış cezalı, 12 yıldır zindanda, süresiz dönüşümsüz grevde ve süreli-dönüşümlü girenlerin sayısı binlere ulaşıyor.
Açlık grevlerini vicdansız devlet sistemi ve medyası görmüyor gibi dursa da vicdanlı olan dünya ve basın görüyor. Afrika, Ortadoğu, Asya, İskandinav, Amerika, Avrupa, Latin Amerika’dan binlerce kadın örgütü, hareket, inisiyatif, sendika, dernek, kadın kıta ağları, şahsiyet, aktivist, binlerce karma kurum, parlamenter, siyasi parti, gazeteciler, akademisyenler, belediyeler ve meclis üyeleri, sendika üyeleri destekte. İran ve Doğu’dan 93 kadın aktivist, Orta Doğu’da Arap kadın ağı, Avrupa’da Kürdistan’la barış kampanyası, 53 Nobel Edebiyat Ödülü alan yazar bildirgeyle dayanışmada.
Vicdanlı sessiz çoğunluk, yara içerde, vicdanlının sorumluluğu ölümü durdurmaktır. Daha çok geç kalmadan…