HÜSEYİN AYKOL
İçerideki 30 yılını bitirmeye az kalmış müebbetlik mahpuslardan biri olan Veysel Avcı’nın “İlk Süt” kitabı nihayet bana ulaştı. Nihayet diyorum ama kitap, daha ‘yeni’ yayınlandı aslında: 2021 yılının Eylül ayında. Hani şunun şurasında üç ay geçen yıldan, üç ay bu yıldan; toplamda altı ay önce. Oysa yayınlanan kitabın haberinin yazarının bulunduğu Ağrı-Patnos L Tipi Cezaevi’ne ulaşması, onun bu kitabın çıktığının bizlere ulaştırması, işte böylesine bir süreci gerektiriyor maalesef. Sonra da yayınevinin kitabı bana göndermesi, aradan altı ay geçmesine neden oldu.
Veysel Avcı’nın “İlk Süt” öykü kitabında 13 öykü var. Ama ne öyküler! Her öyküyü bitirdiğimde, bir süre soluklanmak ihtiyacı duydum. Hemen hemen hepsi çok sert. Öykü dediğin, hatta roman dediğin kendi yaşamından izler taşısa da kurgudur aslında. Oysa buradaki öyküler, yazarın kendisinin bizzat tanık olduğu şeyler olmasa da mutlaka yaklaşık 30 yıldır çeşitli cezaevlerinde birlikte yattığı mahpus arkadaşlarından duyduğu yaşam kesitleri olmalı. Yani o kadar çok sahici şeyler ama işte o kadar da acıtıcı ve sert. Yayınevine kaç öykü gönderdiğini ve yayınevinin kaç tanesini yayınlamaya değer gördüğü hakkında hiçbir bilgim-haberim yok. Ama yayınlanan öykülerden hiçbirinin bu kitapta ne işi var; keşke bu öykü, bu kitaba alınmasaydı diyebileceğim bir öykü yok. Ya da bana öyle geliyor.
Veysel Avcı’nın kalemi konusunda bir fikriniz olsun diye kitaptan bir bölümü burada alıntılamak istiyorum: “Doğurmanın kanlı canlı halini yaşamışlığından doğan empatik bir acıma hali değildi benliğini teslim alan. Daha ziyade, olacakları önceden bilmenin dayanılmaz ağırlığının üzüntüsüydü. Bahçedeki dut ağacına tüneyen baykuşun uğursuz ötüşü duyulunca, odadaki kadınların yüreği daha bir ürperdi. Uğursuzluğa işaret olduğunu biliyordular bunun. Yaşananlardan doğan tekmil çaresizliğin girdabında kurtuluşun neredeyse imkânsız olduğu anlardan biriydi bu. Hepsinin uymak ve gözetmek zorunda oldukları tek şey, ölümüne bir sessizlikti; kendi dilini koparıp yutarcasına, çığlığın kapı ötesinden duyulmasının bir ölüm fermanına dönüşeceğini akıldan çıkarmamacasına, bir daha kimsenin yüzüne bakamayacak bir utanca kesileceğini bilircesine…”
Yayınevi hakkında
Veysel Avcı’nın öykülerini yayınlayan Dionysos Yayınevi kendini şöyle tanıtıyor: “Dionysos Yayın Group, Bir Medya Prodüksiyon şirketidir. Uzun yıllardır farklı alanlarda faaliyet göstermiş olan firmamız, 2021 yılı itibariyle kültür yayımcılığı alanında da aktif olarak çalışmalarına başlamıştır. Aradan geçen bu süreçte farklı türlerde yüzlerce eser yayımlamakla kalmamış, Uluslararası Başarı Ödülü almış ve iki genç yazarına da ödül kazandırmıştır. Edebiyat dünyasında mali kaygıları bir yana bırakarak genç kalemlere destek olmak amacıyla başlatılmış bu organizasyon, gittikçe büyüyen bir ivme kazanmış, birçok alanda başarılı çalışmalar yapan firmamıza bu alanda da övünç kaynağı olmuştur.”
Antalya merkezli Dionysos Yayınevi’nin, çalışmasını yayınlatmak isteyen ‘genç’ yazarların dosyalarını beklediğini de burada hatırlatmak yararlı olacaktır herhalde.