TVHB, Meclis’e sunulması beklenen sokak hayvanlarının 1 ay içerisinde sahiplenmemesi durumunda uyutularak öldürülmesiyle ilgili yasa tasarısına uymayacaklarını açıkladı
Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB), önümüzdeki dönemde Meclis’e sunulacağı belirtilen ve sokakta yaşayan hayvanların 1 ay içerisinde sahiplenilmemesi durumunda uyutularak öldürülmesini öngörülen yasa tasarısına uymayacağını açıkladı.
Birgün’de yer alan habere göre konuya ilişkin TVHB tarafından yapılan yazılı açıklamada ötenazi uygulamasına yönelik olarak, genel uygulamanın sağlıklı hayvana yapılmasının meslek etiğine aykırı olduğu, ancak tıbbi gerekçeye dayalı olarak yapılabileceği vurgulandı.
Hayvanları Koruma Kanunu’na ilişkin yasa değişiklik tasarısı hazırlığının TVHB olarak basından öğrenildiği paylaşılan açıklamada, “ Türk Veteriner Hekimleri Birliği veya herhangi bir meslek odamızın görüşü alınmamıştır” denildi.
Yerel yönetimlerin sorumlulukları
2004 yılında çıkan 5199 sayılı Hayvan Koruma Kanunun hatırlatıldığı açıklamada, yerel yönetimlerin geçici bakımevi kuracağı, sahipsiz hayvanların tedavisi ve rehabilitasyonunu gerçekleştirerek, kısırlaştırıp, aşılayarak yaşadığı bölgeye geri bırakacağı bilgisi paylaşıldı.
Yerel yönetimlerin bu konuda sorumluluklarını yerine getirmediği ifade edilen açıklamada sahipsiz hayvan popülasyonunun artmasının en büyük nedenlerinden birinin ayvanları Koruma Kanununun yerel yönetimlere herhangi bir cezai yaptırım getirmemesi olduğu kaydedildi.
‘Düşüncenin sokak itlafından farkı yok’
Sahiplenilmeyen hayvanların ötenazi yapılarak öldürülmesinin, 2004 yılı öncesi sokaklarda yapılan itlaflardan hiçbir farkı olmadığı belirtilen açıklamada, sahipsiz hayvanlarla ilgili en çok kullanılan argümanın kuduz ve diğer hayvanlardan insanlara geçen zoonotik hastalıklar olduğu söylenerek “Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (WOAH) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bilinenin aksine Kuduz kontrolü açısından, sahipsiz köpeklerin itlaf edilmelerine geniş ölçüde karşı çıkmaktadır” denildi.
Hipokrat yemini
Hipokrat’ın “önce zarar verme” ilkesine vurgu yapılan açıklamada, “’Yararlı olma’ ilkesi ise hayvanların sağlık ve refahına verilecek zararın engellenmesi ve iyiliğin artırılması halidir. Tasarıda olduğu söylenen ötanazi işlemi, hayvanların tıbbi yöntemler yoluyla, hızlı, ağrısız ve acısız bir şekilde yaşamının sonlandırılması anlamına gelmektedir. Ötanazi, ölümle karşı karşıya kalınması halinde, acının ve ağrının kalıcı olduğu veya hafifletilemediği durumlarda tıbbi gerekçeler ile uygulanan bir yöntemdir” diye belirtildi.
‘Sağlıklı hayvana ötenazi katliamdır’
Ötanazinin sadece veteriner hekimler tarafından uygulanabileceği ve sağlıklı bir hayvana uygulandığında katliamdan başka bir anlam taşımadığı kaydedilen açıklamada, “Sağlıklı hayvanların ötanazisi ve itlafı veteriner hekimler açısından da etik, insani ve vicdani değildir, evrensel hekimlik değerleri ile de bağdaşmamaktadır. Veteriner hekimler olarak bizler bu yasa çıksa da ötanazi yapmayacağız” denildi.
‘İtlafa sebep olacak uygulamaların karşısındayız’
Türk Veteriner Hekimleri Birliği’nin sahipsiz hayvanların itlafına sebep olacak her türlü uygulamanın karşısında olduğu ifade edilen açıklamada şöyle devam etti: “Bu uygulamaların hayvan refahı açısından kabul edilemez olduğunu kamuoyu ile paylaşma zorunluluğu hissediyoruz. Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (WOAH), evcilleştirilmiş bir tür olan köpeklerin topluma bağımlı olduğunu, sahipsiz oldukları durumlarda dahi sağlık ve refahlarını sağlamanın etik bir sorumluluk olduğunu hatırlatmaktadır.
‘Yakala, kısırlaştır, aşılat ve yaşadığı bölgeye geri bırak’
Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (WOAH) sahipsiz hayvan popülasyonun kontrolünde “yakala, kısırlaştır, aşılat ve yaşadığı bölgeye geri bırak” yaklaşımının sahipsiz hayvanların üremesinin kontrol edilmesine yönelik bir yaklaşım sağladığını ama bununla birlikte daha önce birçok kez meslek örgütü olarak vurguladığımız önlemlerin de birlikte alınması gerektiğini ifade etmektedir.”
Çözüm önerileri
Türk Veteriner Hekimleri Birliği ve meslek odaları olarak çözüm önerilerine yer verilen açıklamada şu ifadeler yer aldı:
- Büyükşehir Belediyelerinde Veteriner Halk Sağlığı Daire Başkanlığı ve diğer belediyelerde Veteriner İşleri Müdürlüğü kurulmalıdır.
- Veteriner Halk Sağlığı Daire Başkanlığı ve Veteriner İşleri Müdürlüklerinde nitelikli ve yeterli sayıda personel istihdamı sağlanmalıdır.
- Geçici Bakımevi kapasitesini karşılar sayıda veteriner hekim, hayvan sağlığı yardımcı personeli ve işçi personel bulunmalıdır. Bu konuda standartlar oluşturulmalıdır. Geçici hayvan bakımevinde çalışan yardımcı personeller hijyen, hayvan davranışları, hayvan refahı ve bakımı, hayvanların tutulması ve yakalanması konusunda eğitim almalıdır.
- İhtiyaç duyulan bölgelerde veteriner fakülteleri ve serbest veteriner hekimlerden kısırlaştırma çalışmalarında destek alınmalıdır.
- Sahipli hayvanlar da dahil olmak üzere kontrolsüz üreme ve denetimsiz ticari satışların önüne geçilmeli, üretim yapılacaksa ilgili bakanlığın denetimi ve mutlaka veteriner hekimlerin denetimi ve onayıyla yapılmalıdır.
- Sahipsiz kedi ve köpeklerin sokaktan sahiplenilmesi özendirilmeli, sahiplenilmesi halinde kimliklendirilmesi ile ilgili zorluklar ortadan kaldırılmalı, her yaştaki hayvan kimliklendirilebilmelidir.
- Çevreye uyum gösteremeyen, yaşlı, zayıf, engelli vb. köpekler ve kediler sahiplendirilinceye kadar veya hayatları boyunca bakımevlerinde kalmalıdır
- Hayvan sahiplenme şartları yeniden düzenlenmelidir.
- Sokağa terkedilen hayvanlara ilişkin hayvan sahiplerine ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır.
- Önemli bir sokak hayvanı kaynağı olan kırsal yerleşim alanları ile tarım işletmelerindeki hayvanlar denetim altına alınmalıdır.
- Ayrıca, sahiplendirmenin özendirilmesi, devletin bu konuda destek vermesi, bireysel sahiplenmenin yanı sıra, ülkemizde bulunan çok sayıda şirketin ve kamu kurumlarının hayvanları sahiplenmesi sağlanmalıdır.
- Çözüm için başta meslek örgütleri olmak üzere sivil toplum örgütleri ve diğer gönüllülerden yardım alınmalı, destekleri istismar eden kişi ve kurumlar denetlenmelidir.
Son sözümüz şudur ki, bu yasa tasarısı son halini almadan önce, uygarlığın ilk zamanlarından beri birlikte yaşadığımız kedi ve köpekler ile bütünleşik bir yaşamı en iyi bilen akademik meslek olarak görüşlerimizin alınması gerektiğini kamuoyuna saygı ile duyuruyoruz.”
HABER MERKEZİ