Kendi sefalarını sürdürmek isteyen egemenler, cahiller sürüsü olsun isterler ki, istediklerini rahatlıkla yapabilsinler ve yaptırabilsinler. Bu nedenle, çocuklarımızın beyinlerini kafese koymak için var güçleriyle uğraşırlar
Geçen yıl sosyal medyada bir video dolaşıyordu: Bedenine bombalar sarılmış çelimsiz bir IŞİD’çi canlı bombaya, yanındaki besili bir (herhalde yöneticisi) kişi, “öldüğünde onu cennette sayısız hurinin vs beklediğini” söylüyor ve o da pişmiş kelle gibi sırıtıyordu. Bu düşünme engelli kelle, bu kişiye, “yahu bu kadar güzel bir yerse, sen niye canlı bomba olmuyorsun” diye sormayı bırakın bir yana, düşünmüyordu bile herhalde… Bir insan nasıl bu duruma getirilebilir? Her şeyden önce okuması, araştırması, sorması, sorgulaması engellenerek yani cahil bırakılarak elbette… Bunun altında yatan psikolojik süreçler neler olabilir?
Öncelikle bu cahil insanların istenileni yapması veya cahil yetiştirilmesi için çok küçükken çocukların beyinlerini (bilişlerini) biçimlendirmek amaçlanır: Dinsel veya milliyetçi temelde bir “düşman” (öteki) yaratılır; zaten okumayan, araştırmayan bu kişilere ötekine ilişkin yalanla dolu “kirli bilgiler” yüklenir; bu arada onları hipnotize duruma sokacak saatlerce tekrarlanan bedensel ve basit sözel ritüeller yapılır, simgesel kafa tokuşturma ve el işaretleri gibi simgeler üretilir ki “ben ve öteki” iyice ayrışsın; düşman olan ötekiyle iletişimi-etkileşimi yasaklanır ve koparılır; beslenir, barındırılır, zaten değersiz olan yaşamını anlamlandıran bir gruba ait olmanın verdiği değer(!) yüklenir; yöneticiye itaat ettiği sürece ödüllendirilir, en küçük sapma ise cezalandırılarak tam bir biat kültürü yerleştirilir. Bu piyon artık hazırdır: ‘Öl’ denilince ölür, ‘öldür’ denilince sorgusuz öldürür; içi hiç tanımadığı ötekine karşı nefretle doludur. Özgür düşünen, okuyan, özgür yaşamaya çalışan ötekine zaten içten içe derin bir kıskançlık duyuyordur; şimdi artık tam zamanıdır. Kendini milliyetçi-vatansever ‘gören’ böyle bir kişi, “yahu niye şu ABD üslerine hep solcular karşı çıkıyor, madenleri-limanları-telefonu ne varsa satıyorlar ama ‘biz’ niye karşı çıkmıyoruz” (örnekleri çoğaltabilirsiniz) diye düşünmekten yoksun hale gelmiştir; ‘yukarıdaki’, ‘onlar vatan haini demişse, öyledir’ o kadar!
Bu cahil sürüsü, yetişkin de olsa, zihinsel olarak somut işlemler döneminden soyut işlemler dönemine geçemediği için zaten demokrasi, devlet, özgürlük gibi soyut kavramları anlayamaz, anlayamadığı için de bu kavramları duyduğunda bile korkar. Bakın bir arkadaşım, sosyal medyada ironik bir şekilde, “Bu Tamam’ın arkasında da kesin yine dış güçler vardır” diye paylaşım yapıyor, sayfasını takip eden bir cahil, bu mecaz ifadeyi anlamaktan o kadar uzak ki, paylaşımının altına, “Evet, doğru söylüyorsun” diye yazabiliyor. Güler misin, ağlar mısın? Aslında yöneticisi de kısmen cahil olduğu için veya cahilleri avlamak için, modern sanat eserlerine “ucube” deyip, somut işlemler dönemindekilerin anlayacağı düzeyde, kent girişlerine sanatın içine eden keçi, portakal, dinozor vb heykelleri diktiriverir; çünkü soyut sanat, soyut işlemler dönemine ulaşmışlar için geçerlidir! Bu tür kişilerde kendini karşıdaki kişinin yerine koymak olan empati de gelişmediği için, empatinin karşıtı olan benmerkezci bakış açısına sahiptirler. Empatisi gelişmemiş kişi de vicdan da gelişmez; arabasının arkasına köpeğini bağlayarak rahatlıkla sürükleyip öldürebilir.
Cahil insanın neyin doğru neyin yanlış olduğuna ilişkin ahlaki yargıları (‘büyüklerin önünde bacak bacak üstüne atılmaz’ türü toplumsal normlar değil) da herkes için demokrasi- kurallar değiştirilebilir vb evrensel ahlak ilkeleri aşamasına ulaşamamıştır; geleneksel veya hatta daha geri olan gelenek öncesi ahlaki gelişim dönemine takılıp kalmıştır; çünkü ahlaki gelişim yaşa değil, bilişsel gelişime paralel gelişir. Bu nedenle, karşılıklılık ilkesine uygun “kısasa kısas” yargıyı savunurlar, feodal toplumların ‘kan davası’ kafasına uygun davranırlar… “Her köşe başında sallandıracaksın bir kişiyi bak nasıl…” deyip yıllarca binlerce aydını, genci katletmelerine rağmen niye “bitiremediklerini” anlayamazlar…
Kendi sefalarını sürdürmek isteyen egemenler, cahiller sürüsü olsun isterler ki, istediklerini rahatlıkla yapabilsinler ve yaptırabilsinler. Onun için, üstelik prof. unvanlı bazı kişiler, “bize okumuşlar değil, cahiller lazım” diye gerçek beklentilerini açıkça ve utanmazca dile getirmede sakınca görmüyorlar. Bu nedenle, daha okul öncesinden başlayarak çocuklarımızın beyinlerini kafese koymak için var güçleriyle uğraşırlar; çünkü doğal akışında soyut işlemler dönemine ulaşacak bir genç, onlar için artık çok geç olur.
Cahilliği yok etmek için ‘yeni bir yaşama’ yol açalım…