Her gün ekranlara yansıtılan koronavirüs vakaları ağır bir bilanço oluştururken, verilerin şeffaflığı da tartışma konusu. Konunun uzmanları ile verileri ve buna yönelik kuşkuları konuştuk
Gülcan Dereli
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, her akşam basının karşısına çıkarak, yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgınından dolayı yaşamını yitirenleri ve vaka sayısını açıklıyor. Ancak Türk Tabipler Birliği (TTB), Sağlık Bakanlığı’nın COVID-19 ölümlerini Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) kodlarına göre raporlamadığını ortaya çıkardı. Vaka ve yaşamını yitirenlerin sayısının günlük olarak nerdeyse sabit olması dikkat çekerken, TTB hükümetin yaşamını yitirenlere dair yaptığı açıklamaların kuşkulu ve açıklananın çok çok üstünde olduğunu belirtiyor. Kamuoyunda da açıklanan sayılar şüphe ile karşılanıyor. Hükümetin çeşitli olaylarda örneğin Van’da çığ düşmesi, Elazığ depremi ve çatışmalarda yaşamını yitirenlere dair açıklamaları da bu kuşkuyu besleyen arka planı oluşturuyor. Biz de toplumda ölüm oranları ve vaka sayısı konusunda oluşan kuşkuları mercek altına aldık.
TTB kodu deşifre etti
Vaka ve ölüm sayıları arasındaki örüntünün dünyanın diğer ülkelerinde gözlenenden farklı olmasının nedenlerini araştıran TTB Merkez Konseyi, Sağlık Bakanlığı’nın COVID-19 ölümlerini raporlamada WHO’nun önerdiği uluslararası kodları kullanmadığını belirledi. TTB, Sağlık Bakanlığı’nı bir an önce WHO tarafından belirlenen kodları kullanmaya, şubat ayından itibaren Türkiye’deki ölüm kayıtlarını bu yaklaşım üzerinden gözden geçirmeye, gerekmesi halinde de sözel otopsi tekniğini uygulamaya çağırdı. TTB, kayıtların incelemeye açılması halinde TTB’nin bu sürece katkı sunmaya hazır olduğunu bildirdi. Ancak buna karşılık Sağlık Bakanı iddiaları yalanladı. TTB yaptığı açıklamada, “Birliğimize bağlı hekimlerden yapılan bildirimler, bilgisayarlı tomografisi ve/veya klinik bulguları hastalığı desteklediği halde, PCR testi pozitif olmayan hastaların yaşamlarını yitirdiklerinde kayıtlara COVID-19 olarak geçmediği, bunun yerine ‘viral pnömoni’, ‘doğal ölüm’ veya ‘bulaşıcı hastalık’ olarak geçebildiği biçimindedir” diyerek hekimlerine dayandırdığı bilgiyi paylaştı.
Tanı kodları:
Türkiye’de COVID-19 için kullanılan kod ile WHO tarafından önerilen uluslararası kod farklı. Oysa WHO COVID-19 pandemisi sırasında ölüm kayıtları için iki farklı uluslararası kod öneriyor.
Bu kodlar;
*U07.1: COVID-19, virüs tanımlanmış (laboratuvar testi (PCR) ile kesinleştirilmiş olgular) ve
*U07.2: COVID-19, virüs tanımlanmamış şeklindedir.
ABD’de Hastalık Önleme Merkezi’de (CDC) söz konusu kodların olabildiğinde spesifik olmasını, viral pnömoni gibi daha geniş ve spesifik olmayan tanımlamalardan kaçınılması gerektiğini öneriyor.
Türkiye’de kullanılan kodlar ise şöyle:
U07.1: Mers Cov hastalığı
U07.2: Avian Influenza enfeksiyonu (kuş gribi olarak biliniyor)
U07.3: COVID-19
Gizlendiği çok açık
DW’den Emine Algan’a konuşan Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kayıhan Pala, DSÖ kodlamasının kullanılmadığını nasıl ortaya çıkardıklarını açıkladı. Pala, öncelikle DSÖ’nün yaklaşımını, sonra da ABD, İngiltere, Almanya, Kanada, Polonya gibi pek çok ülkenin verilerini incelediklerini ve Türkiye’de halen kullanılan kodlama sisteminin hepsinden farklı olduğunun görüldüğünü söyledi. Çocuk hastalıkları uzmanı Dr. Veysi Yoldaş da, “Kayıtlara doğal ölüm diye geçen ama bulaşıcı hastalık prosedürüyle defnedilenler vakaları biliyoruz” diyerek koronadan ölümlerin bu şekilde gizlendiğine dikkat çekti.
Ölüm nedeni yanlış giriliyor
Diyarbakır İl Sağlık Müdürlüğü’nün paylaştığı sayılarla ilgili ciddi sıkıntılar olduğunu söyleyen sağlık çalışanları, açıklananın 4-5 katı hastanın mevcut olduğunu söyledi ve ekledi: “Sahadan sağlıklı bilgi alamıyorlar, çünkü tam bir kaos hakim. Hastaların ölüm nedeni, COVID-19 olarak girilmiyor.”
Şeffaflık yok
Türkiye’de vaka sayısı ile ilgili şüpheleri artıran bir iddia da Jurnal Türkiye haber portalından gelmişti. Jurnal, İstanbul özelinde geçmiş yıllara dair ölüm istatistiklerini derledi. E-Devlet’teki verilerden yararlanılarak yapılan karşılaştırmada, “4 Nisan 2020 tarihi için 312 ölüm, 5 Nisan 2020 için 334 ölüm görünmektedir. Dolayısıyla şu an için fark 1218’den de fazladır” bilgisi paylaşmıştı. 2020 16 Mart’ından itibaren İstanbul’da ölüm sayılarında olağandışı bir artış görüldüğüne dikkat çeken Jurnal, “16 Mart ile 5 Nisan arasında yıllara nazaran toplam ölüm sayıları da e-devlet’te bulunan resmi verilere göre 2016-17-18-19 yılında 6 binlerde seyrederken, 2020 yılında ise tam olarak 7 bin 791. 2020 yılı dışındaki 4 yılda ölüm sayıları birbirine yakın olarak seyrederken 2020 yılında bir önceki yıla göre ani bir artışla 1.218 fazla ölüm gerçekleşmiş durumda” bilgisi paylaşarak verilerin gizlendiği yönündeki soru işaretlerine bir yenisini ekledi.
Sayının bilinmesi gerekiyor
TTB 2. Başkanı Ali Çerkezoğlu, “Bilgisayarlı Tmografisi Kovid’le uyumlu olan ve COVID tedavisi olan herkesi açıkla diyoruz. Bakan bey de testi pozitif olanları açıklayacağız diyor. Bu bu kadar basit. Kovid tedavisi gören herkesin klinik tanısı bakanlık tarafından tedaviye alınan kovid ilaçları bakanlık tarafından verilen herkesin bu sistemde görünmesi gerektiğini ve bu sayın bilinmesi gerektiğini söylüyoruz” dedi.
Test sayıları gerçek değil
Test rakamlarının da gerçeği yansıtmadığını söyleyen ve güvenlik nedeniyle isimi vermek isteyen doktor kaynağımız, “Bazen bir hastaya 2 veya 3 kez test yapılıyor. 5. günde yapılıyor. 7. günde yapılıyor. Sağlık Bakanlığı bu sayıları da yapılan testler kapsamına almış durumda. Yani açıklanan testler kişi bazlı test değil. Bu yüzden aynı kişiye yapılan birkaç test de toplama ekleniyor. Bazen bir kişiye tedavi takibi sırasında birden fazla test yapılabiliyor. Bu testlerde yeni test gibi yansıtılıyor” dedi.
Yazı gelince girmeye başladılar
Gazetemize konuyu değerlendiren Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Vedat Bulut ise, “Dünya Sağlık Örgütü bundan 3-4 gün önce bir açıklama yaptı. Türkiye’deki vakaların dünyada kullanılan uygun düzenlemelere göre girilmediğine yönelik. Son 2 gündür doğru kodlarla girilmeye başlandı. Bunu nedeni de şuydu vakalar ikiye
ayrılıyor. Yani test ile doğrulanmış vakalar, diğeri de olası dediğimiz vakalar. Şimdi bu olası vakalar Türkiye’de özellikle tomografi gibi ve diğer klinik verilerle hekimler kovid-19 olduğunu düşündükleri hastaları kovid-19 tedavisine aldılar. Ancak olası koduyla (U06.0) girdiler. Halbuki burada girilmesi gereken kod (U07.3) doğru girilmeliydi. Dünya Sağlık Örgütü bunu verdi. Yapılmasa bile klinik tanılı hastalıkları olabilir, bunlar için doğrudan kovid-19 kodu girilsin istediler. Bunun dışında ölümlerde ve kliniklerde eğer korona test sonucu yoksa J12.8 koduyla diğer viral pnömoni tanıları kodlandı. Son 2 günde bu kodlar doğru girilmeye başlandı” dedi
‘Gerçek verilere ulaşamıyoruz’
Türkiye’de istatistik sorununa dikkat çeken Bulut, şu bilgileri paylaştı: “Arkadaşlarımız artık enfeksiyon hastalıkları ve diğer kliniklerde U- ile başlayan kodu giriyorlar. Dünya sağlık Örgütü’nün yazısından sonra bu gelişme yaşandı. Bu Türkiye’de vaka sayısını arttıracaktır. Artık test bakanlık bildiri yaparken doğrudan test sonuçlarına göre hareket ediyor. Testi pozitif olanları hasta olarak bildiriyor. Onun dışındakileri hasta olarak bildirmiyor. Türkiye’de zaten 10-12 yıldır istatistiklerle ilgili son derece bir güvensizlik vardır. Sağlık Bakanlığı’nın 2018 sonrasında yayınlanmış bir istatistiği de yok. 2019 istatistiklerini yayınlayamadılar. 2018 istatistikleri elimizde, bizim elimizde 1960’lı yılların istatistiği de vardır. Örnek vereyim size; 1960’ta bilgisayar yokken, veri tabanı yokken sadece insanların el emeği ile yaptıkları istatistikleri elde ederseniz orada her bilgi var. Büyük bir özveriyle bir yıl çalışarak hazırlanan bu 1961-62-63 verilerini ulaşabiliyoruz. Ama 2018’de sonra gerçek verilere ulaşamıyoruz. 2018 ulaştığımız veriler de gerçek veriler değildi.”
Bakanlığın hataları 1-2 değil
Türkiye’de sorunun üstünü örtme çabası olduğunu söyleyen Bulut, “Yani herhangi bir sorun varsa bu sorunu istatistik olarak halktan kamuoyundan gizlerseniz gözükmez ve eleştiri almaz düşüncesi var Sağlık Bakanlığı’nın. Bunu böyle kullanıyor. Örnek de verebilirim. 2017’den bir örnek vereyim. 2017’de birdenbire anne ölüm hızları düşük gösterildi. Yarı yarıya düşmüş gibi gözüktü ama halbuki orada babaları da hesaba katmışlardı. Halbuki babalar anne ölümün içerisine katılamaz. Sonra sehven hata yaptık dediler. Özür diledir ama o istatistiklerle ilgili de kayıtlarda düzeltme yapılması gerekiyordu. Bunun gibi hataları Sağlık Bakanlığı artık yapıyor” dedi.
TÜİK’e güven yok
Dr. Bulut şöyle konuştu: “6 ay kadar önce bir kamuoyu yoklamasında Türkiye İstatistik Kurumu güvenilir bir kurum olmadığı, istatistikleri doğru olmadığı kamuoyun nezdinde görüldü. Planlama, programlama ya da bir öneride bulunacaksak. Sağlıkla veya sağlık hizmetiyle ilgili TÜİK’ten faydalanırdık ama maalesef şu an TÜİK’in verileri de toplumda güvenirliğini yitirmiş durumda. Enflasyondan tutun sağlık verilerine kadar, ileriye yönelik bir sağlık planlaması yapılabilmesi için sağlıklı verilere ihtiyaç var. Türkiye’de maalesef sağlıkta kullanılan ICD kodları son derece bozuk.”
Hekimler ilaç yazamıyor
Örnekler de veren Bulut, “Hekimlerin reçete yazma özgürlükleri elinden alındı. Birçok hekim birçok ilacı yazamıyor. Filanca ilacı yazmak için filanca kodu gireceksiniz ve o kodu girmek içinde şu branştan uzman olmanız gerekiyor deniyor. Bu hekimde şöyle bir sıkıntı yaratıyor. Örneğin kanıta dayalı tıp dediğimiz bir olay vardır. Tüm yayınları incelersiniz son 15-20 gün içinde bir yayın yayınlanmıştır ve ilacın A hastalığına iyi geldiğini okumuşsunuz. Ama siz illa B kodunu yazmanız gerekiyordur o ilacı verebilmek için. Doktorlar B kodunu girerek o ilacı yazdılar hastalara faydalı olabilmek için bu da istatistikleri bozdu Türkiye de.
Örnek veriyorum size tek neden bu değil ama istatistiklerin bozulmasını nedeni Sağlık Bakanlığı’nın uzman kişilerden yararlanarak, konunun uzmanlarından, meslek örgütlerinden, Türk Tabipler Birliği’nden yararlanmadığı için hatalar yaptılar. Ve şu anda artık istatistikler son derece kötü kullanılıyor. Bununda nedeni sizin sorunuzun tam cevabı: Sorunların üstünü örtmeyi çok seviyorlar. Yani sorun gözükmesin, istatistiği istediğimiz gibi bozalım, vatandaşa yanlış bilgi verelim. Bu hükümetin bir politikası haline geldi. Özellikle son 5-6 yıldır bu böyle gidiyor” ifadelerini kullandı.
Dünya verileri
Worldometers’ta paylaşılan küresel verilerde, koronavirüs tanısı konanların ve virüs nedeniyle ölenlerin sayıları veriliyor. Sitedeki verilerle, nüfusa oranla salgının ülkelere göre yayılım ölçüleri izlenebiliyor. Küresel verilere göre San Marino vaka sayısında 1. sırada görünüyor. Türkiye, 12 Nisan mutlak değerlerle yapılan sıralamada vaka sayısında 9’uncu, ölüm sayısında ise 12. sırada.
Vaka sayılarındaki mutlak sayı sıralamasında ilk 15 ülke şöyle:
ABD
İspanya
İtalya
Fransa
Almanya
Birleşik Krallık
Çin
İran
Türkiye
Belçika
Hollanda
İsviçre
Kanada
Brezilya
Rusya
Ölüm sayılarındaki mutlak sayı sıralamasında ilk 15 ülke şöyle:
ABD
İtalya
İspanya
Fransa
Birleşik Krallık
İran
Belçika
Çin
Almanya
Hollanda
Türkiye
Brezilya
İsviçre
İsveç
Kanada