Şizofreni ve bipolar bozukluğu hastalığı bulunan ve babasının eşi Kudret Kalkan’ı öldüren Vedat Kalkan’ın ablası Hediye Kalkan, “Çocukluğundan beri devletten şiddet gördü, bu hale geldi. Kudret Kalkan’ın katili Vedat ise, Vedat’ın katili de devlettir. Tedavi olsaydı bu hale gelmezdi” dedi.
Urfa’nın Viranşehir ilçesinde yaşayan Vedat Kalkan’ın (25) 2011 yılında kentteki protesto eylemlerinde, “örgüt üyeliği” iddiasıyla gözaltına alındı. Gözaltındayken işkenceye maruz kalan Kalkan, bu sürede bipolar bozukluğu ve şizofreni hastalıklarına yakalandı. Sırasıyla; Urfa, Şırnak, Adıyaman, Tokat ve Giresun cezaevlerinde kalan Kalkan, 5 yıl sonra tahliye edildi. 2016 yılında tahliyeden 2 ay sonra zorunlu askerliğe çağrılan Kalkan, birkaç kez firar etti. Doktor tarafından rapor verilmesinin ardından hastaneye kaldırılan Kalkan, tedavisinin ardından taburcu edildi. Kalkan, kısa bir süre önce babasının eşi Kudret Kalkan’ı (37) bıçaklayarak öldürdü ve tutuklandı.
Vedat Kalkan’ın ablası Hediye Kalkan, kardeşinin durumunu Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Arjin Dilek Öncel’e değerlendirmelerde bulundu.
‘Hastalığı cezaevinde başladı’
Kardeşinin cezaevine girmeden önce sağlıklı olduğunu; ancak cezaevine girdikten sonra psikolojik rahatsızlıklarının başladığını ve tedavi edilmediği için rahatsızlığının ilerlediğini kaydeden ablası Kalkan, “Gözaltına alındığında işkence görmüştü. Sonrasında da tutuklandı. Cezaevinde arkadaşları bize kardeşimin şiddet gördüğünü söylüyordu. Hastalığı orada başlamıştı. Ancak, psikolojik tedavi göremiyordu. Hastalığı ilerledikçe onu tek hücreye attılar. 5 yıl sonra serbest kaldı. 2016 yılında tahliye olmasından 2 ay sonra zorunlu askerliğe çağrıldı. Ancak psikolojinin askerlik için uygun olmadığı için Ankara Gata Hastanesi’ne gittik. Hastanedeki doktor kardeşimin siyasi tutuklu olduğunu anlaması üzerine kendisine ‘Askerlik yapabilir’ raporu verdi. Doktor kardeşimi muayene etmeden rapor verdi. Onlara kardeşimin iyi olmadığını söyledim. Birine zarar verdiğinde sorumluluk da kabul etmeyeceğimizi söyledim. Ancak tüm itirazlarıma rağmen sağlam raporu verildi” dedi.
‘Polisler şikayet üzerinde durmadı’
Kardeşinin askerde ‘terörist’ denilerek hakarete uğrudığını belirten Kalkan,” Balıkesir’de askerlik yaptığı sırada 3 kez firar etti. Onu geri gönderdik. Daha sonra onu muayene eden başka bir doktor, şizofreni tanısı koydu. Bu rapordan sonra onu askerlikten aldık. Aynı zamanda Viranşehir Devlet Hastanesi’nden de yüzde 45 bipolar bozukluğu olduğuna dair rapor verildi. Ömür boyu tedavi görmesini ve ilaç kullanması gerektiği söylendi. Adana Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı Hastanesi’nde 20 gün tedavi gördü. 15 Kasım 2017’de Adana’daki hastaneden taburcu edildikten sonra Viranşehir’e geldi. Kardeşim ilaç tedavisi görmesi gerekirken, birlikte yaşadığı aile ortamında ilgisiz kaldığı için durumu daha da ağırlaştı. Kardeşim, babamın eşi Kudret Kalkan ile anlaşamadığı için iki kez ilçe karakoluna gidip polise şikayet etti. Ama polisler bu şikayetler üzerinde durmadı” diye konuştu.
‘Tedavi olsaydı bu hale gelmezdi’
Kardeşinin içine kapanık biri olduğunu belirten Kalkan, olayın yaşandığı günü de şu sözlerle aktardı: “İşlediği cinayetten son derece üzgünüz. Kardeşim cezaevine girmeden önce zararsız biriydi. Adalet ve Sağlık bakanlıklarına dilekçe verdik. Onu normal bir revire götürüp getiriyorlardı. Bir hastanede tedavi görmüş olsa bu hale gelmezdi. Bu cinayet yaşanmazdı. Sonuçta öldürülen bir kadın. Bu, ben ya da bir başkası da olabilirdi. Tanımadığımız biri, sokaktaki bir çocuğu da öldürmüş olabilirdi. Çocukluğundan beri devletten şiddet gördü, bu hale geldi. Kimse ona sahip çıkmadı. Bugün, Kudret Kalkan’ın katili Vedat ise, Vedat’ın katili de devlettir. En son topluma zarar veren bir kişiliğe döndü. Oysa tedavi edilseydi bu cinayet işlenmezdi.”
Aile tehdit altında
Cinayetten sonra kardeşinin tutuklanıp cezaevine gönderildiğini ve tek kişilik hücrede tutulduğunu söyleyen Kalkan, can güvenliklerinin olmadığını belirtti. Kalkan, karşı tarafın 1 trilyon “kan parası” adı altında para talep ettiklerini dile getirdi. Kalkan, bu cinayetten sonra bir başka cinayetin daha yaşanması tehlikesiyle karşı karşıya oldukları uyarısında bulundu.