Yücel Demirer ve Duygu Parlak’ın derlemiş olduğu Konferans konuşmalarında ilk dikkatimi çeken veçhesi, sunumlarıyla katkı sağlayanların kahir ekseriyetinin kadınlardan müteşekkil olmasıydı. Kadın ve Barış Akademisyenliği! O yürekli kadınların Altıncı Konferansın ve Vaçgeç(me)menin omurgasını oluşturur. Gene kitabı derlemiş olan Yücel Demirer ve Deniz Parlak da Barış Akademisyenlerindendir
Dr. Ayhan Kavak
Siyasal olay ve olguların psikoloji disiplini çerçevesinde irdeleyen çalışmaların tevellüdü yüzyılı aşmaz. Siyasal psikolojinin akademia içerisinde bağımsız bir disiplin biçiminde kuramsallaşıp kabul görmesi ise yakın zamanlara tekabül eder. Türkiye’deki üniversitelerde de dünya ölçeğine göre daha geç bir dönemde kavramsallaşmaya gidilmesine rağmen siyasal psikoloji kontekstinde hızlı bir yol kat edilerek hatırı sayılır birikim sağlanabilmiştir.
2020 yılında da önceden olduğu gibi bu kez yüz yüze değil, Covid-19 Pandemisi koşullarından dolayı çevrimiçi altıncı Siyasal Psikoloji Konferansı yapılır. İşte, Yücel Demirer ve Deniz Parlak tarafından derlenen Vazgeç(me)me kitabı, bu altıncı Siyasal Psikoloji Konferansı’ndaki konuşmaların metne dökülmesinden mürekkeptir. Bilinmesi bakımından not düşelim. 2014 yılından bu yana yapılagelen Siyasal Psikoloji Konferansları’nın önceki yıllardaki konu başlıkları, “Ütopyalar”, “Korku” ve “Karizma ve Lider Kültü” gibi temalarda gerçekleşmişti. Altıncı konferans da önceki deneyimlemelerle paralellik ve bütünsellik arz eden vazgeçme-vazgeçmeme hâl ve pratiklerinin aktüel, tarihsel-toplumsal boyutları var kılan koşul ve biçimlere kafa yormaktadır. Nitekim konferans çağrı metninde de siyasal tarihin duygular tarihi olarak da okunabileceğine ve öfke, mücadele, umut, korku, neşe, iyimserlik gibi hissiyatların bu tarihle ayrılmaz bağlarla teğellendiğine vurgu yapılır.
Yücel Demirer ve Duygu Parlak’ın derlemiş olduğu Konferans konuşmalarında ilk dikkatimi çeken veçhesi, sunumlarıyla katkı sağlayanların kahir ekseriyetinin kadınlardan müteşekkil olmasıydı. Kadın ve Barış Akademisyenliği! O yürekli kadınlar Altıncı Konferansın ve Vaçgeç(me)menin omurgasını oluşturur. Gene kitabı derlemiş olan Yücel Demirer ve Deniz Parlak da Barış Akademisyenleri’ndendir.
Akademik tasfiyeye karşı hayatın her alanında ayak izini silinmezcesine bırakan, umudu kolektifleştirerek çoğaltan, entelektüel duyarlılıkla sözünü esirgemeyen direngen canların sesini insanlığa ulaştırmasının bir diğer adı da Vazgeç(me)medir. Egemenlerce boğulmak istenen, “sosyal ölüm” ile cezalandırılan, soruşturmalardan geçirilen, sürgünlere uğrayan ve hatta hapislere atılan adı onur insanların direnci yükseltmesi, umudu harlaması ve ısrarla üretmeyi sürdürmeleriyle, onlara dayatılan konseptin oyunbozanı ve güzelliklere açılan oyun kurucusu olmalarının meyvesi Vazgeç(me) kitabı olmuştur.
Evin Sevgi Baran’ın da vurguladığı gibi Negatif Barış kavramına sığınma bir başka unutma biçimine denk düşer ki böylesi unutuş maduna değil egemene yarar. Barış Akademisyenleri ve onların öncülüğünü yapan kadınlar “Negatif Barış” kuramına tenezzül etmediler. Onların Barış istemi egemene karşı insanlıktan yana tavır koymalarından dolayı gökkubbenin altındaki vicdanın sesini duyulur kılar. Vicdanlı ve onurlu insanların ayrımına varmak için de olsa Vaçgeç(me)mek kitabının okunması değerlidir ki aslında anlam dünyanızı da zenginleştirecek bir eserdir. Zor koşullarda sorgulayan ve soruşturan verimlerin yapılması takdire şayan bir edimdir. İmkansızlıktan imkan oluşturanların emeği var bu kitapta!
Aynı zamanda kitabın derleyenlerinden olan Yücel Demirer, vazgeç(me)me meselesini hukukun askıya alındığı bir atmosferde üniversiteden atılan ve halen atılmayıp da gönüllerince mesleklerini yapamayan akademisyenlerin –Kocaeli özgülünde- siyasi iktidar eliyle yürürlüğe sokulmuş sistemli zorbalığa karşı dayanışma içinde akademik düzlemde hayatta kalma kararlılığıyla kurulumu yaşamsallaştırılan KODA (Kocaeli Dayanışma Akademisi) ve KODA içinde oluşturulan “Hayat Bilgisi Okulu” üzerinden yaşanan ve yaşatılanları özetler. Demirer’le Vazgeç(me)mek’i ortak derleyen Deniz Parlak ise Türkiye’nin siyasal ve toplumsal tarihinde yer alan Ayasofya’nın yeniden cami olarak açılmasını, laiklikten vazgeçilmeye yönelik bir hikayenin izini sürer. Her üç söyleşiyle birlikte Vazgeç(me)mek kitabının disiplinler arası metinleri bir araya getirmiş olması, eseri okuyuculara ufuk açıcı bir vizyon sunmayı başarır. Onlara, Barış Akademisyenlerine “Sosyal Ölümü” reva görenlerin suratında şaklayan bir sille oldu Vazgeç(me)mek!
Yirmi üçüncü yılında olduğum kuşatılmış, karanlık mekanlardaki kişisel serüvenimde mahkum edilmem söz konusu. Eğer birkaç on yılı geride bırakmış kadim dostum Yücel Demirer bu kitabı yollamasaydı Siyasal Psikoloji eksenli çalışmaları bilme şansım olmazdı. Yücel Demirer de KHK ile atılan akademisyenlerdendir. Takip edebildiğim kadarıyla ‘akademiden atıldığından’ beri sürekli üreten, birçok kitap projesini hayata geçiren, farklı kitap ve dergilere katkı sağlayan, hakemli dergilerde danışma kurulu ve editörlük yapmayı sürdüren, KODA ve Hayat Bilgisi Okulu’na can verenlerinden olan ve tüm bu yoğunlukların üstüne günlük gazetelerde makale yazan güzel yürekli bir insandır Demirer. Değil mi ki, insana dair olan her şey ona yabancı değildir. “Sosyal ölümü” kendinde öldüren verili statükocuların oyunbozanı Can Yücel Demirer, aydınlatmaya devam ediyor…
Vazgeç(me)mek’e emek verenlere teşekkürlerimi sunarım. Adı onur Barış Akademisyenleri iyi ki varsınız! Eserlerinizi okudukça daha bir çoğaldığımı/zı duyumsuyorum. Sözün özü Nika Yayınları’ndan çıkan Vazgeç(me)mek’i edinip okuyun diyorum. Çok şey katacaktır size…
* Kitabın Adı: Vaçgeç(me)mek
Derleyenler:
Yücel Demirer-
Deniz Parlak
Nika Yayınları,
1. Baskı Ekim 2021