Seçim sürecinde iktidar bloku bütün düğmelere birden basmıştı. Yoksul halkın çaresizliğinden yararlanarak ahlaksızca seçim rüşvetlerinin verilmesi, kamu kaynaklarının sınırsız kullanılması, kayyım politikasını sürdürmek için mobil seçmen hilesi, yetmedi iktidarın varlığının bekçisi halini alan yargının da seçim hilesine dahil edildiği bir süreç yaşandı.
Seçim günü Kürt coğrafyasının il merkezlerine, ilçelere hatta beldelere varana kadar AKP ve devlet konsensüsü eliyle asker traşlı, saçlarından asker ve polis olduğu anlaşılan kişiler taşındı. Moğol istilalarını andıran bu girişim ile halk iradesinin sandığa yansıması engellenmek istendi. Seçim öncesinde canla başla çalışan Kürt halkının seçim günü sandıklara sahip çıkması da bu seçime yükledikleri anlamın göstergesiydi. Bu da Kürtlerin kayyım politikalarına olan tepkileri ve kendileri hakkında kendilerinin söz kurmak istemeleri, kendi kendilerini yönetme iradesiydi. Kürt halkının sandıklara sahip çıkması ve “Sen nerelisin” diyerek hesap sorması sahip oldukları coğrafyaya sahip çıkmanın meşru ve haklı bir tepkisiydi.
İstila girişimlerine karşı Kürt halkı AKP’ye ve kayyım politikasına önemli bir cevap verdi. Kürdistan’ın genelini kayyıma kapattı. Ancak AKP ve devlet konsensüsü taşımalı seçmene ve istilaya rağmen alamadığı bazı yerleri de il ve ilçe seçim kurulları aracılığıyla gasp etti ve gasp etme girişimleri devam ediyor.
AKP ve devlet konsensüsünün entrikalarının bir kısmı da sandık sonuçlarının hemen sonrasında ortaya çıktı. Van Büyükşehir Belediyesi olmak üzere Van’ın bütün belediyelerinde 14-0 gibi güçlü bir iradeyi ortaya koyan Van halkının iradesi de yok sayılmak istendi. Gerekçe olarak Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Abdullah Zeydan’ın yasal olarak seçme yeterliliğinin olmadığı iddia edildi. Onun yerine de belirlenen figüran ise bağımlı yargı ve Kürt halkı nezdinde ne olduğu belli olan bağımlı yargının mensubunun işaret ettiği kişi olarak gösterildi.
Peki gerçekten Sayın Zeydan’ın yasal olarak seçilme yeterliliği yok muydu?
Sayın Abdullah Zeydan da HDP Eş Genel Başkanları ve milletvekilleriyle birlikte 4 Kasım 2016 siyasi darbesiyle evinden kaçırılıp rehin alındı. Rehin alınma durumu 7 Ocak 2022 yılına kadar devam etti. Zeydan 7 Ocak 2022 tarihinde tahliye oldu ve 3 yıl 1 ay 15 gün ceza aldı. Yani Zeydan 3 yıl 1 ay 15 gün aldığı cezaya karşın 5 yıl 2 ay 3 gün rehin alınmıştı.
Toplumsal mücadelesini sürdüren Zeydan, yasal bir sorun yaşamamak için Mart 2023’te almış olduğu cezanın tutukluluk süresinden mahsup edilmesi ve cezanın infaz tarihinin belirlenmesi için Diyarbakır İnfaz Hakimliği’ne başvurdu. Hakimlik 24 Mart 2023’te Zeydan’ın başvurusunu kabul etti ve 19 Aralık 2019 tarihini cezanın infaz tarihi olarak belirledi.
Diyarbakır İnfaz Hakimliği’nin kararı üzerine Adli Sicil Kanunu’nun 13. Maddesi’nde tanımlanan cezanın ‘infaz tarihinden’ itibaren 3 yıl geçtiği için Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yasaklanan haklarının iadesi için başvuran Zeydan’a mahkemei 4 Nisan 2023 tarihi ile yasal koşulları oluşan yasaklanmış hakların iadesine karar verdi ve bu karar 25 Nisan 2023 tarihinde kesinleşti.
Devleti ve iktidarı iyi tanıyan Zeydan işi sağlama almak için ne olur ne olmaz diye Ağustos 2023 ve Eylül 2023 tarihlerinde tekrar ‘seçme-seçilme hakları dahil’ yasaklanan hakların iadesi için başvuruda bulunmuş. Mahkeme her iki durumda da 4 Nisan 2023 tarihli karara atıfta bulunarak yasaklanan bütün haklarının iadesine karar verildiği için yeni karar verilmesine yer olmadığı kararını verdi. Yani Adalet Bakanlığı ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “karardan haberimiz yoktu, o nedenle temyiz edemedik” gerekçesi koca bir yalandan öte değildir. Çünkü Zeydan defalarca mahkemeye başvuruda bulunmuş, her başvuru için de savcılıktan mütalaa alınmış ve kararlardan sonra da savcılığa ‘görüldü’ yapılarak bu karar bir nevi onaylanmıştır.
İşi sağlama alan Zeydan, Aralık 2023’te DEM Parti’den Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanlığı’na aday adaylığını ilan etmiş, ön seçimler için çalışmalarını yürütmüş ve Ocak 2024 tarihinde ön seçimlerden başarı ile çıkarak DEM Parti’nin Van Büyükşehir Belediye Eş Başkan adayı olarak belirlenmiş ve adaylığı İl Seçim Kurulu’na bildirilmiştir. Seçim Kurulu’nun gerekli incelemelerinden sonra Zeydan’ın adaylığı resmi olarak kabul etmiştir. Zeydan ve partisi Şubat ve Mart ayı boyunca seçim çalışmalarını yürütmüştür.
Ne olduysa -ki bizce ne olduğu açık- Adalet Bakanlığı 29 Mart 2023’te öğleden sonra Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla Zeydan’ın yasaklanmış haklarının iadesi kararına ‘kesinleşme tarihi’ üzerinden 3 yıl geçmediği için ‘yasaklanmış hakların iadesi’ koşulları oluşmadığı iddiasıyla yasal usulleri alt üst edecek şekilde itiraz edilmesini istedi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı da Adalet Bakanlığı’ndan gelen talimatı (aslında Uçum’un açıklamalarına bakıldığında talimatın adresine ilişkin bize ipuçlarını da veriyor) söz konusu karardan haberlerinin olmadığı!!! Bu nedenle itiraz edemedikleri kararı şimdi öğrendikleri gerekçesiyle Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvuruda bulunuldu. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi de gelen talimata uygun şekilde ve hukuk yargılamalarının kara lekesi kendileri için de utanç vesikası olan kararı verdi.
Yargı eliyle seçme ve seçilme hakkına müdahale tiyatrosundaki yalanlara, kurnazlıklara ve çelişkilere gelirsek;
Adalet Bakanlığı, yasaklanan hakların iadesi için kanun metninde geçen ‘infaz tarihinden itibaren’ ifadesini çarpıtarak ‘kesinleşme tarihinden itibaren’ deyip laf cambazlığıyla ve kurnazlıkla yasal koşulların oluşmadığı senaryosuna, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı da 4 Nisan 2023 tarihli karardan haberlerinin olmadığı yalanı ile sürdürmüştür. Velev ki böyle başvuru kabul edilse dahi mahkemece yapılması gereken yeni bir karar verme olmayıp bunu temyiz kanun yolu olan Yargıtay’a göndermesidir. Mahkeme başvuruyu Yargıtay’a göndermeksizin yeni bir karar vererek entrika senaryosundaki rolünü oynamıştır. Van AKP İl Örgütü ve Belediye Başkan adayının hemen Van İl Seçim Kurulu’na başvurmaları, İl Seçim Kurulu’nun da kumpastaki rolü gereği hemen mazbatayı AKP adayına verme kararı birlikte değerlendirildiğinde, bu oyundaki entrikanın tesadüfi değil planlı ve organize olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Ancak sarayın entrikaları Van halkının çelik iradesine çarptı. Van halkı seçim öncesi, seçim günü olduğu gibi kendi iradelerine yönelik entrikalara karşı da kararlı bir şekilde sokakta mücadele etti ve entrikayı boşa çıkarana kadar eve gitmedi. Van halkının iradesine sahip çıkma kararlılığına Kürdistan’ın bütün illerinden destek geldi ve mücadele beraberinde zaferi getirdi.
Açıklamalarıyla bu entrika senaryosunun kaynağı olduğunu gösteren Uçum ve devamındaki AKP’lilerin açıklamalarına bakıldığında iktidar blokunda birbirlerine karşı da oyunlar kurduğu, parmaklar sallandığı, kayıtlar altına alındığı, fişlemelerin yapıldığı yapılan tehditlerden açıkça anlaşılıyor. Birbirlerine ne yapıyorlarsa yapsınlar ama Kürt halkından az ötede yapsınlar.
Bu mücadelede Kürt halkının bütün kesimlerinden, DEM Parti bileşenlerinden, Emek ve Özgürlük İttifakı’ndan ve Cumhuriyet Halk Partisi ile diğer siyasi partilerden, demokratik kitle örgütlerinden ortak bir tepkinin verilmesi demokrasi ve ortak mücadele için önemli bir kazanım olmuştur. Bu dayanışma gösterdi ki demokrasi ortak paydasında ortaklaşılırsa hiçbir zorbalık demokrasi ve hukuku çiğneyemez.
Öyleyse hep beraber söyleyelim ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz’.