Miheme, uzun boyuna yakışan zayıf hali ile koğuşa girdiğinde akşam olmak üzere idi. Bildiğiniz veya bilmediğiniz üzere 2015 sonrası Amed’in Bağlar ve Sur ilçelerinde gözaltına alınmayan genç kalmadı. Gözaltına alınanların da çoğunluğu tutuklandı, bazıları yüksek cezalar aldı. Aklımda kaldığı kadarıyla Miheme üzerine de biri ifade vermişti, tutuklanma sebebi bu fantastik ifadeydi. Evine ateş düşülesi o itirafçının da demediği şey kalmamış. Miheme nefes bile almışsa söylemişti. Adeta tarihsel bir hesaplaşmaydı! Bu duruma dair kendisine “Yaw bu nasıl bir meseledir, dosyanı nasıl böyle abartmışlar, içinde var da var” deyince hoşuna gidiyordu: “Heval ma biz de az degılıx yanê, eyb etmîsen.”
Kendi alanında özgün bir kişilik olan Miheme’nin dünyada sevdiği tek şey güvercinler idi. Gerçek bir kuş uzmanıydı. Yüzlerce türünü anlık sayabilir, özelliklerini karşılaştırabilirdi. Bazen durup dururken “Axx axx! Hema bir teqlecî ya da fırfırlî, o da olmadi atlas yada halebî kuş olaydı burda…axx axx!” diyordu. Gel gör ki zindanda güvercin yoktu, üstümüzde uçuşanları saymazsak.
Miheme geldikten bir ya da iki gün sonra idi. Arkadaşlarla yemek yeme yerinde oturmuşuz, yoğun bir tartışma var. Konu kapitalizm! Sözü alan adeta kurşun sıkıyor! Analizler havada uçuşuyor. Düğünlerde diyorlar ya “Litfen çocıxlarınizi alın pistten”, aynı o mesele! Kim girerse bu tartışma ortasına kazaran yara alabilir, çem û çem gidebilir! Lütfen açalım pisti!
Miheme de gelip çaktırmadan plastik kürsüsüne oturdu. Tartışmamız ilgisini çekmiş olacak ki can kulağı ile dinlemeye başladı. Kapitalizm nedir, nereden çıktı, izinsiz nerelere gitti, amcası halası kimdir soruları çerçevesinde sohbet dönüyor.
Sözü aldığımda, Allah kabul etmesin, nerden aklıma geldiyse işte Adidas ve Nike pazarı üzerinden örneklemeye gittim. Bu markaların üretim şekli, Çin-Malezya’dan Kulp ve New York pazarlarına girişi, bu yolculuk boyunca süregiden emek sömürüsü ve ayakkabıyı üreten ile satan arasındaki korkunç kazanç farkı başlıklarında küçük örnekler verdim. Deyim yerindeyse ateşi iyice harladım! Fakat dinleyenler arasında volkanik etki yapmak üzere olduğunu daha bilmiyorum elbette! Miheme görüş alanımda olduğundan aynı süreçte bir hareketliliği olduğunu fark ettim. Neden olduğunu kestirmeye çalışırken, Miheme eğilip masanın altına girdi. Bildiğiniz ortadan kayboldu. Hepimiz durduk ve oraya bakmaya başladık. Ses seda yok! Aradan otuz saniye geçmeden Miheme’nin kafası masanın altından çıktı, sonra eli!
Elinde Çarşiya Şewitî Kolekşın’dan alınmış Nike modeli spor ayakkabısı vardı… Tanrısal bir işaret verilmiş dinginlik ve sakinlik ile yukarı kaldırılmış ayakkabıyı takip ediyoruz. Biz hala ne olduğunu anlamadan Miheme elindeki ayakkabıyı hızla, zringggg diye masaya vurdu! Yeminle masa ile beraber titredik!
Sonra bir daha kaldırıp vurdu masaya… Masanın imanını gevrettikten sonra biz daha bir şey demeden sağ olsun konuşmaya başladı: “Bı sond û telaq bilmidim bêle oldıxınî. Wallahi bilmîdım… Ben bunların bu qedar ehlaqsız, adiii oldıxlarini bilmîdım, artıx kesınlıxle gıymeyecexim ben buni. Heval bu qapitalizm gerçekten bêşerefe, bênamuse!” Mihemeyi zorla sakinleştirdik. Ayakkabısını indirdik, ayağına giydirdik. Tartışma tabi orada bitti, hiçbir şey olmamış gibi ara vererek voltaya dağıldık. Şayet kapitalizm bu öfkeyi görseydi o gün bitmişti! Olay zindanda geçtiği için görmedi vahşi kapitalizm! Sağlık olsun…
Geçenlerde düşen bir haber vardı, hatırlarsanız belki. Bu haber üzerine Miheme’yi anma gereği duydum. Haber, İngiltere’de bir şirketin, çalışanlara yönelik ‘5 dakikadan fazla oturunca rahatsız eden’ tuvalet geliştirmesi üzerine. Amaç çalışanların tuvalette zaman geçirmesini engellemekmiş. İngiltere Staffordshire’da bulunan ‘StandardToilet’ şirketinin aynı adı taşıyan tasarımı, ofislerde ve kamusal alanlarda kullanılmak amacıyla geliştirilmiş. Mahabir Gill imzası taşıyan bu tuvalet, alışıldık örneklerinden farklı olarak 13 derece bir eğime sahip. Bu da bacaklarda bir gerilime neden oluyor ve üzerinde fazla vakit geçirmeyi imkansız kılıyor. Şirket, fiyatları 150 ile 500 pound (yaklaşık 1.160 TL ile 3.870 TL) arasında değişen bu tuvaletler için yerel konseylerden ve yol üstündeki benzin istasyonlarından hatırı sayılır miktarda talep aldıklarını belirtiyor. Şirket, çalışanların tuvalette geçirdikleri zamanın verimliliği azalttığını düşünen ofis yöneticilerini de hedeflediklerini kaydediyor. Mahabir Gill, “Sadece İngiltere’de çalışanların mola sürelerini uzatması sektöre 4 milyon sterline mal oluyor” diyerek ekliyor;
“13 derece çok da zahmetli değil ama eninde sonunda kalkmak isteyeceksiniz.” Görüyorsunuz değil mi kapitalizmin nelerle uğraştığını, nelere el attığını? Keçiyi bizden 7’ye alıp, yününü 8’e satan kapitalizmden korkun! Bize hiçbir şekilde rahat yok! 3 dakika lavaboda da olsak rahat yok! Gel de sakin kal… Demek istediğim, Miheme çok haklı! Çok adi bu kapitalizm…