Trump’ın açıkladığı ‘Barış Planı’na ilişkin konuşan Prof. Dr. İlhan Uzgel, barış planlarının taraflar arasında yapıldığını belirterek, burada öyle yapılmadığını, Filistin’e ‘Ya kabul et ya da bit’ denildiğini vurguladı
ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte açıkladığı ve “Yüzyılın Planı” adını verdiği Ortadoğu “Barış Planı” tartışmaları sürüyor. Kudüs’ün bölünmemiş bir şekilde İsrail’in başkenti olması öngörülen antlaşma, Filistin’e ise koşullu bağımsız devlet önermesi içeriyor. Planın Filistin topraklarını parçalama, eritme ve kolayca müdahale etme imkanı sunduğunu belirtenlerin tepkisi sürüyor.
Uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Dr. İlhan Uzgel, ABD Başkanı Donald Trump’ın “Yüzyılın Planı” adını verdiği “Ortadoğu Barış Planı”nı Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Selman Güzelyüz’e değerlendirdi.
‘Barış planı taraflar arasında yapılır’
Planın Filistin sorununda İsrail’in elini güçlendiren hamle olduğunu dile getiren Uzgel, “Barış planı taraflar arasında yapılır. Sorunun tarafları bir araya gelir, kendi sınırlarını belirleyip ve müzakere yürütürler. Bu planın en büyük sıkıntısı ABD ile İsrail arasında yürütülen ve birlikte deklare edilen bir plan. Yani daha önce yürütülen bir süreç yok. Dolayısıyla barış süreçlerinin çok dışında bir yöntem. Bu da barış talebinde samimi olunmadığını belirtiyor. İçerik olarak da Filistin’e hiçbir şey sorulmamış. Bu plan barış süreçlerinin nasıl yapılmaması gerektiğini ortaya koyan bir plan denilebilir” dedi.
‘Baskılar artacak’
Uzgel, Trump ile Netanyahu’nun açıkladıkları plan ile birlikte “Filistin’e ya al ya bit” mesajı verildiğinin altını çizerek, “Şöyle bir uyanıklık yapıyorlar. ‘Bakın sizin önünüze bir barış anlaşması koyduk. Asrın anlaşması olacak. Uymazsanız siz bilirsiniz. Bu sefer daha büyük bir cezalandırma mekanizması geliyor’. Filistin topraklarında uluslararası hukuka aykırı olarak İsrail tarafından işgal edilen yerleşim yerleri var. Bunları zamanla meşrulaştıracaklar. Yani bundan sonra Filistin üzerindeki baskılar daha da artacak” diye konuştu.
Filistin Hareketi’nin tarihinin en zayıf dönemini yaşadığını söyleyen Uzgel, Filistin hareketine hem uluslararası destekçinin kalmadığını hem de Filistin hareketinin kendi içerisinde bölünmesi sebebiyle kararın Ortadoğu’ya yansımasının olmayacağın altını çizerek şunları kaydetti: “Aslıda bakarsanız bütün Ortadoğu coğrafyasına yansıyacak bir durum yok. Çünkü Filistinlilerin öyle bir gücü yok. Bunu büyük bir Ortadoğu krizine dönüştürecek bir güçleri yok. O yüzden daha fazla baskılanacaklar. Filistin sorunu giderek tıkanmaya başlayacaktır. Bu tür sonuçları olacak. Daha fazla baskı yaşayacaklar. Bir Filistin Ulusal Devleti kurulma ihtimali aşağı yukarı ortadan kalkıyor. Bu planda iki devletli çözüm dillendirilirdi ama bizim anladığımız anlamda bir devlet projesini taşımıyor. Yalnızca İsrail baskısı altına otonomi bile sayılmayacak bir yönetim düşünülmüş plan.”
‘Türkiye’nin tepkisi şova dayalı’
Filistin’in tasfiyesi anlamına gelen plana karşı uluslararası sessizliğe ilişkin ise Uzgel şunları söyledi: “Filistinlilerden, İran’dan ve Türkiye’den geldi. Zaten Mısır Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri ABD çizgisinin dışında çıkacak durumda değiller. Dolayısıyla da olmayacak bir şey için ülkeler net bir çizgi belirlemediler. Filistin kabul etmediği anda ortada bir barış sürecinden söz etmenin imkânı yok. O yüzden de diğer aktörler taraf olmadı. Türkiye’nin tepkisi daha çok sözel, şova dayalı. Yani içerik taşımayan iç kamuoyuna yönelik tepkiler. Bu tepkilerin bir sonucu yok. Neticede Erdoğan tüm bunları yapan Trump ile yakın ilişki içerisinde. Özetlemek gerekirse, Filistin sorunu Ortadoğu’da iç politika konusudur. Liderler ya da rejimler Filistin sorununu manipüle ederek iktidarlarını sağlamlaştırıyor. Bizim Erdoğan da yaptı. Ortadoğu’da lider olmak isteyen her aktör, Filistin üzerinde bunu yapar.”