Cezaevlerinde tecride karşı devam eden boykot eylemi için Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile görüşme yapan tutsak yakınları heyetinde yer alan DEM Parti’li Newroz Uysal Aslan, ‘Görüşme önemli, ancak bu görüşmenin devamında devletin, cezaevlerindeki bu işkence politikalarından vazgeçmesi gerekiyor’ dedi
Tutsakların “Abdullah Öcalan’a özgürlük Kürt sorununa demokratik çözüm” kampanyası kapsamında 27 Kasım’da 2023’te başlattığı açlık grevi 4 Nisan tarihinde mahkeme boykotu ile aile ve telefon görüşmelerine çıkmama eylemi halinde sürüyor.
Dışarıda ise tutsak yakınları öncülüğünde her Çarşamba farklı kentlerden Adalet Bakanlığı’na gidilerek tutsakların talepleri iletiliyor. Aileler bu kapsamda 12 Haziran’da Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile görüşme gerçekleştirildi.
Cezaevi sorunları yeni değil
O görüşmede yer alan isimlerden Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Newroz Uysal Aslan, hem görüşmeyi hem de cezaevlerindeki ihlalleri değerlendirdi. Cezaevlerindeki sorunların yeni olmadığını ve Türkiye’deki politik iklimle paralellik gösterdiği söyleyen Uysal, sisteminin yeniden dizaynında PKK Lideri Abdullah Öcalan’ına yönelik tutumun etkisine işaret etti.
Hak ihlalleri İmralı’dan başlatıldı
Uysal, “1999’da Sayın Öcalan’ın komployla Türkiye’ye getirilişinden sonra İmralı’da kurgulanan tecrit sistemini meşrulaştırmak için kanuni düzenlemelerle İmralı ve diğer cezaevlerinde yaygınlaştırılmaya çalışılan politik bir akıl var. Bu akıl, şuan İmralı’da yaşanılan ve 26 yıla yakındır uygulanan tecrit ve işkence versiyonunu diğer cezaevlerine türlü türlü uygulamakta. Tekli odalara geçiş, izolasyon, tek başına tutma keyfi disiplin cezalarının verilmesi, dış dünya ile kurulan bağlantıların yasaklanması, sağlığa erişim hakkında zorlukların çıkarılması, ağız içi arama, çıplak arama, kelepçeli muayene bir bütünen cezaevlerinde uygulananlar tıpkı İmralı’da Sayın Öcalan’ın iradesinin teslim alınıp kendisinin politik ve manevi ruhunu nasıl yok edilmeye dönük ise diğer cezaevlerinde de aynısı uygulanıyor” diye konuştu.
ATK’ler tahliyeler önündeki en büyük sorun
Cezaevlerindeki en büyük sorunlardan birinin “hasta tutsaklar” sorunu olduğunu vurgulayan Uysal, hastaların tahliyesi için Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) zorunlu bir merci olarak karşılarına çıkarıldığını söyledi. Uysal, ATK’nin alınan raporların ATK tarafından onaylanmaması durumunda hasta tutsakların cezaevlerinden çıkmasının mümkün olmadığını kaydetti. Diğer bir sorunun, Cumhuriyet savcılarının hasta tutukluların tahliye için görüş bildirmesi olduğunu dile getiren Uysal, ATK “cezaevinde kalamaz” raporu verse bile savcıların “toplum için tehlikelidir” yönünde görüş bilmesi durumunda da tahliyelerin mümkün olamayacağını söyledi.
Kurullar absürt gerekçelerle tahliyeleri engelliyor
Cezaevlerinde yaşamını yitirenler hakkında bilgi veren Uysal, “2023’te 42 kişi cezaevinde yaşamını yitirdi. 2024’teyiz ve şuana kadar 23 kişi yaşamını yitirdi. Biz buna siyasi cinayet diyoruz” dedi. İktidarın tutsakların koşullu salıverilmesinin önüne geçmek için 2021’de İdare ve Gözlem Kurulu Yönetmeliğini çıkardığını aktaran Uysal, “Bu kurullarda tutsaklara, ‘DEM Partili milletvekilleri seni karşılamaya gelse onlara ne diyeceksin?’ gibi sorular soruluyor. Bazılarına da çok kitap okuduğu için bazılarına da az kitap okuduğu için koşullu tahliyelerini engelliyor. Gelinen süreçte bu kurullar bir eziyet ve işkence kuruluna dönüşmüş durumda” diye ifade etti.
Görüşme önemli ama daha önemli olan adım atmak
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması için başlattıkları eyleme değinen Uysal, bakanla yapılan görüşmeyi de şu şekilde anlattı: “Bu görüşme 15-20 dakikalık bir görüşme oldu. Aileler, cezaevlerindeki tecrit halini, çocuklarının işkence altında olduğunu, kurul kararlarıyla özgürlüklerinin alındığını, hasta olan tutsakların tedavi edilmediğini belirterek bakanlığını neden sorumluluğunu yerine getirmediğini sordu. Aileler, kimi taleplerini iletti. Bakanlık ise ailelerin taleplerini not eden klasik bürokratik bir tarzda sorunların çözümüne ilişkin herhangi bir takvim vermedi. Annelerle bu görüşmenin çok kısa olduğunu hem bizler hem de kendileri ifade etti. Bayramdan sonraki Çarşamba günü tekrar daha detaylı görüşmek içini randevulaştık.”
Çözüme dair söz söylenmekten çekiniliyor
Görüşmeyi önemli bulan, ancak somut adımlar konusunda yetersiz olduğunu belirten Uysal şunları söyledi: “Bu görüşmenin kendisi de çok önemli, ama konu hakkında Meclis ayağıyla sorumlu her iki komisyon başkanının somut bir şey söylemekten imtina ettiği, çözüme dair bir söz söylemekten kaçındıklarını gözlemlediğimizi söylemek gerekir. O nedenle bu görüşme önemli, ancak bu görüşmenin devamında devletin, ‘Bilmiyorum, duymadım, etmiyorum’ üzerinden bir bakış açısı değil, hasta tutsaklar ve İmralı tecridi başta olmak üzere cezaevlerindeki bu işkence politikalarından vazgeçmesi gerekiyor.”
Haber: Ömer Akın / MA