Kurdistan’da yaşanan ağaç kıyımı ve orman yakılmasını değerlendiren Yeşil Sol Parti Şirnex Milletvekili Newroz Uysal, çözümün, kapitalistlerin ve onların destekçilerinin elinde değil, demokratik bir toplumun ekolojik sisteminde yattığını söyledi
Kurdistan’daki doğa kırımını değerlendiren Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Şirnex (Şırnak) Milletvekili Newroz Uysal, Kurdistan’da savaş politikaları çerçevesinde doğanın tahrip edildiğini, operasyonlar sırasında ormanların kasıtlı olarak yakıldığını ve yazın sıcaktan dolayı doğal olarak yanan ormanlara da kasıtlı bir şekilde müdahale edilmediğini söyledi. Son zamanlarda kalekol inşası için ağaçların kesildiğini hatırlatan Uysal, “Ya savaş sırasında çevrelerini görmek için ağaçları kesiyorlar. Ya da 90’lı yılların politikaları gibi, insanlar topraklarından sürülsün diye ağaçlar kesilip yakılıyor” dedi.
Korucular eliyle yapılıyor
Türkiye’nin metropollerinde ormanların rant amaçlı otel yapılmak için yakıldığını söyleyen Uysal, aynı şeyin Kurdistan’da devreye sokulduğunu söyledi. Türkiye’de iktidar yanlıları ve müttefikleri tarafından yapılan doğa tahribatı, Kurdistan’da devlete yakın kişiler tarafından ve kendi halkına ihanet içerisinde olan korucular tarafından yapıldığını söyleyen Uysal, “Bu da bize bu işin içinde devletin ve iktidarın elinin olduğunu ve her zaman orada olduklarını gösteriyor. Mesela Şırnak’taki kömür madenleri, Gabar’da çıkan petrol bize iktidarın yer altı kaynaklarımıza saldırdığını, barajlar yaparak kültürümüzü ve tarihimizi yok etmek istediğini gösteriyor. Hükümet aldığı rantı da destekçilerine sunuyor. Her iki taraf da bu durumdan yararlanmak istiyor. Bu yine Kürt sorununa karşı uygulanan politikalarda kendini gösteriyor. Uygulanan politikalarla ortaya çıkan rant devleti destekleyenlerle paylaşılıyor” diye konuştu.
Halkın geçim kaynakları yok ediliyor
Kurdistan’da göçün yıllardır süren bir sorun olduğuna dikkat çeken Uysal, “Bu zorunlu göçün zaman zaman sebepleri var ve ortaya çıkan politikaların da sebepleri var. Bu politikalardan biri de Kürt halkının kendi ülkesinde yaşayamaz hale gelmesine neden olan savaştır. Bu politikalar aynı zamanda ekonominin bozulmasına da yol açmaktadır. Aynı zamanda doğaya dönük tahribatlar da göçe neden olmaktadır. Heskif Barajı kültür, sanat ve tarihin yok olmasına yol açmış, aynı zamanda köy ve ilçeler yerlerinden edilmiş, orada yaşayanlar göç etmiştir. 90’lı yıllarda binlerce Kürt köyü yıkıldı ve boşaltıldı. Vatandaşlar tahliye edildikten bir süre sonra köylerine dönmek istiyor. Köylerine döndüklerinde kendilerini geçindirebilmeli, hayvanlarına bakabilmeli ve baskı olmadan hayatlarını sürdürebilmeliler. Özellikle ağaçların kesilmesi ve ormanların yakılması hayvancılığı etkiliyor. Çünkü hayvancılığın kaynağı yok olunca tarım yapılamaz. Şirnex, Colemêrg ve Elke’de vatandaşlar ot topluyor, satıyor ve geçimini sağlıyor. O bölge yasaklandığında o insanlar geçim kaynaklarını kaybedecekler” diye belirtti.
Kurdistan ve Türkiye’nin doğasını birlikte korumak için el ele verelim
Kurdistan’daki doğa kırımına karşı tepkilerin yetersizliğini dile getiren Uysal, “Cudi’de de yangın çıktı, Akbelen ve Antalya’da ağaçlar kesilip yakılıyor. Ben bu ülkede yaşıyorum diyenler sadece oraların yakılmasına, yağmalanmasına karşı çıkıyor, sıra Cudi’ye gelince devletin bu politikasına pek ses çıkmıyor. Kapitalist sistem birçok şeyle yürütür kendini. Bunlardan biri milliyetçiliktir. Eğer bu milliyetçilik bugün Kürtlere karşı kullanılmasaydı, Kürtlerin doğasına da Antalya ve Akbelen’in doğasıyla aynı değer verilecekti. Maalesef bu derin ve tarihi bir konudur. Gelecekte ayrımcı yaklaşımların olmayacağını, anlaşma ve destek konularını daha çok konuşacağımızı umuyoruz. Çünkü desteğe ihtiyacımız var. Doğaya da aynı anlayışla yaklaşmamız gerekiyor. Kurdistan ve Türkiye’nin doğasını birlikte korumak için el ele verelim.
Çözüm demokratik toplumun ekolojik sisteminde
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “Kapitalist modernitenin krizi ne kadar derinleşirse ekolojik yıkım da o kadar artacaktır” şeklindeki görüşüne de değinen Uysal, “. Demokratik Ulus paradigması demokratik ve ekolojik toplumu esas alıyor ve Sayın Öcalan’ın geliştirdiği bu paradigma ile kapitalizmin yarattığı ekolojik krizin nedenleri ortadan kaldırılabilir. Çünkü bu sistemde kendini doğadan büyük gören sebepler ortadan kaldırılıyor. Bireysel egemenlik ortadan kalkıyor. Eşit, özgür, toplumsal ve sosyal bir yaşam içinde ne kadar yaşarsanız doğayı o kadar anlayacak ve yaşayacaksınız. O zaman doğanın tüm sorunları çözülecektir. Çözüm, kapitalistlerin ve onların destekçilerinin elinde değil, demokratik bir toplumun ekolojik sisteminde yatmaktadır. Doğa özgür ve eşit bir toplumun eliyle korunduğunda ekoloji sorunu ortadan kalkacaktır” dedi.
Haber: Rojda Aydın/JinNews