Arjin Dilek Öncel ana akım medya da dahil, Urfa’da sahada çalışan tek kadın gazeteci. Çalışırken cinsiyet ayrımcılığına ve tehditlere maruz kalan Öncel, ‘erkekleşmeden’ mesleğini yapmaya çalıştığını ve cesaretleriyle sokaklarda var olan kadınlardan güç aldığını söylüyor
Türkiye’de kadın gazeteci olarak sahada çalışmak, mesleki zorlukların yanı sıra birçok ayrı sorunla da mücadele etmek anlamına geliyor. Bu sorunlardan birisi de cinsiyet ayrımcılığına maruz kalmak. Kadın gazeteciler nerede çalışırlarsa çalışsınlar bu sorunla baş etmek zorunda kalıyorlar. Bir de çalıştıkları yer hem bölge hem de sokaklarsa ve meslektaşlarının arasında teklerse önlerinde mücadele etmekten başka çok fazla seçenek kalmıyor. Bu mücadeleyi göz alan kadın gazetecilerden biri de Arjin Dilek Öncel. Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri olarak Urfa’da 3 yıldır sahada çalışan tek kadın gazeteci. Öncel, çalışırken nelerle karşılaştığını, ne tür zorluklar yaşadığını ve sahada çalışan tek kadın gazeteci olmanın nasıl bir deneyim olduğunu paylaştı bizimle.
Savaşa gider gibi..
3 yıldır Urfa’da gazetecilik yaptığını kaydeden Arjin Dilek Öncel, “Habere değil de savaşa gidermiş gibi çıkıyoruz evden. Ayakkabı bağcıklarınızı sıkı sıkıya bağlıyorsunuz. Saçlarınızı toplayıp rahat hareket edeceğiniz kıyafetler giyiyorsunuz. Sokakta sizi neyin beklediğini bilmiyorsunuz. Her an bir saldırıyla karşıya karşıya kalabilirsiniz. Yazdıklarınızın hoşlarına gitmemeleri size yönelik bir müdahale nedeni olabilir. Bir iktidar faktörü var. Sizi her an gözaltına alabilir ve tutuklayabilir” diye konuştu.
‘Sırf kadın olduğum için…’
Olağanüstü Hâl (OHAL) nedeniyle rutin haberlerin sayısında ciddi bir azalma olduğunu söyleyen Öncel, toplu olarak bütün basının takip ettiği haberlerde erkek muhabirlerle mücadele etmek zorunda kaldığını ve bu nedenle de ayrıca zorlandığını anlatarak şöyle dedi: “İlk başladığımda gazeteciler için biraz daha iyi bir ortam vardı. Sisteme daha yakın olan gazeteciler bizden rahattı. Gittiğim basın açıklamalarında bütün muhabirler orada oluyordu. 20 erkeğin yanı sıra ben tek kadındım. Onlar şunu düşünüyorlardı; ‘Kadındır, kamerayı tutamaz. Çekim yapamaz, fotoğraf çekemez. Soru bile soramaz. Basın açıklamasını isteme cesaretini gösteremez.’ Düşüncelerini hissedebiliyordum, hissettiriyorlardı. Sırf kadın olduğum için kibar ve yumuşak bir yaklaşımları vardı. Ben bunun altında güçsüz görme gibi çok çirkin bir neden görüyorum.”
İlk haber deneyimi
Muhabirliğe başladığı gün gittiği ilk basın açıklamasını hiç unutmadığını anlatan Arjin Dilek Öncel, o günü şu sözlerle anlattı: “İlk defa haber için sokağa çıktım. 10’a yakın erkek meslektaşım oradaydı. Bir anda kendimi hepsinin arkasında buldum. Hepsinin boyu benden uzundu. Arkada kaldım. Bir şekilde onları yarıp en öne geçtim. Sonra da basın açıklamasını durdurdum. Onlara dönüp yüksek bir sesle, ‘Böyle olmaz biraz geriye gideceğiz’ dedim. O an yüzlerindeki o ifadeyi hiç unutmuyorum. Çok şaşırmışlardı. Devamında açıklamayı okuyacak olan kadın avukat da bana destek oldu. Ben yerimi almadan, hazır olmadan açıklamayı okumayacağını söylemişti. Bu çok hoşuma gitmişti.”
‘İçeriye mecbur bırakıyorlar’
Kadın gazetecilerin kapalı kapılar ardından çalışmaya zorlandıklarını ifade eden Öncel, “Kadınlar içeride çalışmaya mecbur bırakılıyorlar. Biraz derine inince, erkeklerin sahada kendi iktidarını koruması için kadını nasıl içeriye hapsettiğini görüyoruz. Bu normal hayatımızda da böyledir. Basın çok daha farklı olduğu, biraz daha göz önünde olduğu için erkekler bunu asla kabul etmiyor” ifadelerini kullandı.
‘Kadınlardan güç alıyorum’
Erkek gazetecilerin kendi aralarında sohbet ederken son derece eril bir dil kullandıklarını ve kimi zaman cinsiyetçi söylemlerde bulunduklarını kaydeden Dilek Öncel, “Kadın kimliğinden ödün vermeden savunma mekanizması geliştiriyoruz. Bir yerden sonra asık suratlı bir insana dönebiliyorsunuz. Sizi bu noktaya getiriyorlar. Doğru mudur? Asla” diye belirtti. Kürt kadın gazeteciler olarak hem kadın kimliklerini koruduklarını hem de erkekleşmeden sahada olma mücadelesi verdiklerini dile getiren Öncel, kadınların cesaretleriyle sokakta olmalarından güç aldığını söyledi.
‘AKP’liler tehdit etti’
Yaşadığı bir deneyimi paylaşarak, 24 Haziran günü Suruç’ta blok oy kullanımını telefonuyla çektiği sırada, AKP’li erkelerin fiziki ve cinsiyetçi saldırısına maruz kaldığını belirten Arjin Dilek Öncel, “AKP’li İbrahim Halil Yıldız’ın korumaları ve akrabalarının esnafa saldırması sonucu esnaf olan baba ve iki oğlu katledilmişti. Bu gerginliğin aslında seçim gününe yansıyacağını herkes görebiliyordu. Bu üç insan katledilirken polis, asker gerekeni yapmadı. Tüm Suruçluların, polislerin gözü önünde yaşandı bu katliam. İbrahim Halil Yıldız’ın akrabaları sabah saatlerinde 20 kişilik gruplarla okulları tek tek gezerek kendilerinden olmayan sandık görevlilerini tehdit ettiler. Hatta bazı insanları alıkoyarak, kendileri oy kullandılar. Alıkonulanlardan biri de bendim. Bana, ‘Senin kim olduğunu biliyoruz. Burada ne amaçla bulunduğunu biliyoruz’ diyerek cinsiyetçi küfür ve hakaret ettiler. Üzerime gelip telefonu almaya çalıştılar. Bir yandan çantamı çekiştiriyorlardı. Yanımızda 40’a yakın polis vardı hiçbir müdahalede bulunmadılar” dedi.
URFA/JINNEWS