Geçenlerde 1960’lı yıllarda yayınlanmaya başlayan Marksist teorik kitaplardan daha çok ya da onlardan daha önce kimi romanların bizlerin sol ideolojik altyapımızı şekillendirdiğini yazmıştım. Böylesi kitapları yayınlayan yayınevlerinden biri de Mehmet Ali Yalçın’ın MAY yayınlarıydı. Nitekim Upton Sinclair’in en önemli eserlerini 1966-1968 yıllarından itibaren Türkçeye kazandıran MAY oldu. Bizler de söz konusu eserleri büyük ilgiyle okumuş ve yüzyılın başlarından itibaren Amerika Birleşik Devletleri’ndeki sınıf mücadelesini anlamaya ve kavramaya çalışmıştık.
Sinclair’in “Şikago Mezbahaları” -kendi ülkesinde yarattığı etkiden habersiz olarak- okuduğumuzda çok sevdiğimiz bir roman olmuştu. Yazarın “Petrol” isimli romanını da okumuş olmalıydım; çünkü 1968’de onun da Türkçesi yayınlanmıştı. Böylesi romanları üzerinden onlarca yıl geçtikten sonra tekrar okumayı seviyorum. Bir eserin 30-40 yıl arayla okunmasında, büyük farklılıklar olur; onu kavrama açısından… “Petrol” isimli bu muazzam eseri bu kez, Sel Yayınları’ndan Kıvanç Güney’in çevirisiyle okudum.
Petrol üzerine birkaç şey söylemeden önce yazarın kim olduğunu birlikte hatırlamaya ne dersiniz?
Upton Sinclair, Baltimore, 1878 yılında Maryland’de dünyaya geldi. Babası bir içki satıcısıydı. Sinclair’in büyükbabası oldukça varlıklıydı, Sinclair çoğu zaman onlarda vakit geçirirdi. Sürekli olarak zenginlerin ve fakirlerin bulundukları ortamlarda olması onu etkileyecek ve ileride eserlerinin ilham kaynağı olacaktır. 1888 yılında ailesi New York şehrindeki Bronx bölgesine taşınınca, buradaki koleje gitmeye başladı. Okul masraflarını karşılamak için öykü ve makaleler yazmaya başladı.
Mezbahalar’ı nasıl yazdı?
Sinclair, 1904 yılında yazmak için üzerinde çalıştığı kitabı için asıl kimliğini saklayarak Chicago’daki mezbaha ve et üretim kombina tesislerinde çalıştı. Türkçeye “Chicago Mezbahaları” adıyla çevrilen “The Jungle” adlı eseri 1906 yılında basılınca çok büyük bir ilgi gördü. Eserin yayınlanmasından hemen sonra ABD’deki et sektöründe iyileştirme çalışmaları başladı ve konuyla ilgili yasal düzenleme yapıldı.
Yazar daha sonra bu eseriyle ilgili şöyle demişti: “Ben kapitalizmin kafasına ateş ettim ama midesini vurmuşum!” Bu eserden kazandığı parayla hayalindeki ütopyayı kurmak için New Jersey Englewood’a gitti ve Helicon Hall adında bir sosyalist koloni kurmaya girişti. Koloni bir yıl sonra yandı, yangında Lester Briggs adlı marangoz hayatını kaybetti.
Sinclair 1920 yılında Temsilciler Meclisi ve 1922 yılında Senato için sosyalist listeden aday olsa da seçilemedi. Siyasete bir süre ara verdi ama 1934 yılında California valiliği için seçime katıldı. Seçimlerde Sinclair, “California’da Yoksulluğa Son” (End Poverty in California) adı verilen kampanyayla büyük destek kazandı. Ancak eyaletteki muhafazakârlar da Sinclair’i azılı bir komünist olarak gösterdiler ve karşı propaganda yaptılar. Sinclair seçimleri kaybedince yazarlığa geri döndü.
20. yüzyılın başlarında Amerika’da sosyalist ortamlarda militanlık yapan ve yazdığı romanlarla ülkesinde sosyalizmin tanınması ve benimsenmesi için çalışan Upton Sinclair’in tanınmışlığı sınırları da aşmıştı. Nitekim kendisi hakkında Lenin’in bile düşünceleri vardı. Lenin, burjuva pasifist olarak gördüğü Sinclair hakkında şöyle demişti:
“Sinclair temel olarak doğru bir çağrı yapsa da naiftir, naiftir çünkü son elli yıl içinde kitleler arasında sosyalizmin kazandığı mevzileri görmezden gelmektedir, devrimci bir örgütün varlığı koşuluyla devrimci durumun objektif gelişimini görmezden gelmektedir. Duygusal yaklaşım bu eksiklikleri kapatmaz. Sosyalizm içi akımlar arasındaki, yani oportünizmle devrimci eğilimler arasındaki şiddetli kavga retorikle savuşturulamaz.”
Yüzyılın başlarındaki Amerika Birleşik Devletleri’ndeki kapitalist ilişkileri petrol üzerinden derinlemesine işleyen “Petrol” romanını beğeneceğinizi umuyorum. MAY yayınevinde çok önemli eserler yayınlayan Mehmet Ali Yalçın’ı burada rahmetle anarken, Petrol romanını bugünkü kuşaklar için -tam metin olarak- çevirip yayınlayan Sel Yayınları’na teşekkürler.
Yazarın Chicago Mezbahaları ve Petrol romanından başka eserleri de bulunuyor. Sizlere onları da okuyabileceğinizi hatırlatırken; daha sonraki yıllarda kimi romanları filme çekilen ve kimi film çalışmalarına katılan Upton Sinclair’in, 1968 yılında yaşamını yitirdiğini -unutmadan- belirteyim.