Ülkemizde hiç duymadığımız bir kelime. Herkes maşallah işini o kadar iyi yapıyor ki. İstifa ne demek. İstifa yerine nemalanmak veya ödüllendirilmek ön plandadır bizim ülkemizde. Bu kişilerin sayısı o kadar çoktur ki hepsini yazmaya imkân yok. En yüksekten başlayıp yavaş yavaş inin. Hiçbir başarı göremezsiniz, hele istifa mümkün değil. Başarısızlıkları kabul et ve görevlerinden istifa ederek evinde otur. Bunu yapabilecek dürüstlük nerede? Ülkeyi bu gibi insanlarla yönetemezsiniz ve görüldüğü gibi de yönetilemiyor.
Maraş depreminde her şey çok daha net ortaya çıktı. Kimin görevi nedir, ne yapar karmakarışık. Şehir planlamaları yapılırken doğaya mı önem verdiniz yoksa betona mı? 10 il enkaz altında kalıyor ve hiç kimse hala istifa etmiyor. Pandemi döneminde olduğu gibi şimdi de ölü sayısı doğru olarak açıklanmıyor. Şimdi de 10 ilin nüfusunu, yıkılan evlerin sayısını ve müdahale edilmeyen yerleri de düşünürsek ölü sayısının şu ana kadar verilenden çok daha fazla maalesef. Birçok şey saklanıyor. Neden saklıyorsunuz? Saklamaya çalıştıklarınız her yerden ortaya fırlıyor. Nereye kadar?
Enkaz kaldırma operasyonu yapılırken birçok canlı, ölü veya diri molozlarla birlikte kaldırılacak. Ben olsam utancımdan o enkazın altına girerdim. Cumhurbaşkanı deprem yerine gidiyor, 700 kişilik korumayla. Bu bir itibar değildir, kibirdir, anlamamaktır. Bir lider halkından korkmaz ve böyle durumlarda fiziksel olarak yanlarında olur. Örnekleri var, en son İngiltere’den görüntüler geldi. Başbakan gençlerle birlikte rahatça konuşarak yardım ediyor. İçişleri bakanından söz etmek dahi gerekmez. Onun suç şebekelerini yönetmekten başka vakti olmuyor. Ülke uyuşturucu ve kara para aklama yeri olmuş ama sonuç alınmış bir başarı var mı? Bir istifa söz konusu oldu ama kabul edilmedi. Kendisi bulunmayan Hint kumaşıdır zaten. Bir de eğitim bakanlığı var hemen okulları, üniversiteleri kapatmaya başladılar. Derdinizin öğrenmeye çalışanlarla olduğunu bir kere daha ispat ettiniz.
Bu hükümetin yapacağı tek bir şey vardır. Biz yönetemedik, “İSTİFA” ediyoruz.
Bu depremde bazı konular çok açık olarak ortaya çıktı. İnsanları ötekileştirme konusunda ne kadar başarılı oldukları tespit edilmiş oldu. Bir depremzedenin söylediği şu cümle bunun bir ispatıdır; “Biz onları yok etmek için elimizden geleni yaptık, onlar ise bize yardıma koşuyor, Allah bizi bildiği gibi yapsın, çok utanıyorum”. Bir MHP’li partisine sesleniyor: “Bize hiç yardıma gelmediler, terör örgütleri dedikleri bize yardım ediyor, dış ülkelerden gelenler yardıma geliyor”. Bir de yağmacılarla mücadele utanç verici. Yağmacı diyerek öldürmek, dayak atmak özellikle de mültecileri bu durumdan fırsat bilerek aşağılamak ırkçılıktan başka bir şey değildir. Bir Suriye vatandaşı, “Biz Suriyeli olduğumuz için bize yardım vermediler” diyor. Güvenlik güçleri orada yargı ve infaz grubu olarak görev yapıyorlar, asli görevlerini yapsınlar o kadar.
Rojava’yı da unutmamak lazım, onlar da depremden çok zarar gördüler. Bir yandan savaş bir yandan da bu felaket. Çok zor zamanlar. Nusaybin Kamışlo sınır kapısı hemen açılmalıdır ki, yardımlar bir an evvel gerekli yerlere gitsin.