Zeynel Kete
Alevi sürekleri özellikle Kürt Aleviler kabul görülmek, toplumsallığı inşa etmek, özgürleşmek istiyorlarsa kendi anadilleri ile inancını yaşamalılar. Dil; etnisiteyi, kültürü, tarihi içinde barındırır, kolektif kimliğin meşrulaştırılmasında en önemli araçtır
Dil kavramı, kültür kavramı ile sıkıca bağlantılı olup dar anlamda kültür alanının başat unsurudur. Dili dar anlamıyla kültür olarak tanımlayabiliriz. Dil bir toplumun kazandığı zihniyet, ahlak, estetik, duygu ve düşüncelerin toplumsal birikimidir. Bu bakımdan dil kimliktir.
Dilde kullanılan kelimeler, kelimelerin etimolojik kökeni o toplumun hangi zihniyet yapılanmasından, kültürel ortamdan geldiğini gösterir. Tarihsel süreç içerisinde insan toplumunun oluşturduğu anlamlılık ve yapısallıkların tümü kültürü oluşturur. Kültür özü itibariyle yaşamın kendisidir. Yaratılan maddi, manevi değerlerin tamamıdır. Zihniyet dünyası da kültürün içerisindedir. Dil de bir kültür ise bu yapısallık ve anlamlılıklar dilde saklıdır.
Zerdüşt, “doğru düşün, doğru söyle, doğru yap” düsturu ile hareket ederek mantıklı düşünmeyle bilgiyi doğru dile getirme; “zikir, fikir, eylem birliği” ilişkisini dile getirmiştir. Başka bir ifade ile Zerdüşt, bireyin söz ve eylemde toplumla doğru bağ kurmasının hakikat arayışındaki önemine değinmiştir. “Bilgi ve bilme düzeyini, yöntemli düşünme ve eylem gücünü geliştirdikçe toplumsal varoluşunu açığa çıkarmıştır ve hakikat rejimini inşa etmiştir.” Bu hakikatte “fikir (kutsal inanç, kutsal düşünce), zikir (kutsal söz, anlamlı söz), eylem (kutsal emek, yapıcı, yaratıcı eylem)” kadın dilinin yaşamdaki yaratıcı gücünü göstermektedir.
Söz kelam manasız kalınca, Ana Kadının yaratıcı gücünü dile getirmeyince, derelerimiz, diyarlarımız, kutsal mekanlarımız, akarsularımız, dağlarımız, börtü böceğimiz, coğrafyamız feryat figanları yaşamaktadır. Coğrafya anadır, unutulan dil unutulan anadır, kaybolan yürektir, vicdandır, kimliktir. Madem Mezopotamya kadim insanlığa analık etmiş, bu coğrafyanın Aryenik dili de insanlığın kadim dilidir. Bu bakımdan Kürtçe dili insanlığın soy damarına ait izleri taşımaktadır. Klan toplumsal formu insanlığın örgütlenmesinin kök hücresidir. Bu kök hücrenin kültürel değerleri dilde saklıdır. Etnik yapı olarak Kürtler, inanç bakımından Alevi sürekleri hâlâ klan toplumsal formunun kültürel değerlerini taşıyorlar.
Alevi inancında kelam, kılam, söz ağızdan çıkar ama yürekten gelir. Yürek, kalp Hakk’ın mihman olduğu gönül sarayıdır. Sözüne sadık olmak rıza toplumunun temel ahlak ilkesidir. Gönül kırmak bir halkın dilini inkar etmektir, yani ahlaksızlıkla özdeştir. Ana kadının kemaletini taşımıyorsa söylenen söz çiğ sözdür. Pişmiş söz keramet yüklüdür, yücelik doludur. Maneviyatın edebiyatı ancak kalpten gelir, Hak kelamıdır. Kalpten gelen kelamın zihni pak, aklı pak, nuru pak, pirüpak olandan zuhur eder. Bu hakikat zekayı görünür kıldığı gibi toplumsallığı inşa etmede belirleyicidir.
Alevi cemlerinde söylenen duygu yoğunluklu deyişler, kelamlar, kılamlar neolitik dönem edebiyatının özelliklerini taşır. Bu kutsal ritüellerde söylenen sözlere “nefes” adı da verilir. Nefes, evreni oluşturan dört unsurdan biri olan havaya karşılık gelir. Nefes aynı zamanda bir ruh taşır ve evrene enerji yayar. Bağlama eşliğinde tevt haline (trans) geçerek tekrarlanan kutsal sözler evrende kuantumik etki yaratarak enerji yayılımı sağlar. Ses enerji ile söze dönüşerek pişer ve evrende yayılım haline geçer, rahatlatıcı, iyileştirici bir etki yaratır. Nefes, tahakkümü kabul etmez, evrende özgür dolaşır tıpkı özgür toplum gibi.
Rêya Hakk Kürt Aleviler, özellikle Dersim bölgesinde dillerini tanımlarken “Zimané me zimané Xizir’e” derler. “Dilimiz Xizir’ın dilidir” anlamına geliyor. Tam da özgür düşünce, doğa ile ikrarlı ilişki, evrendeki özgürlük arayışını esas alarak bu marifetli cümleyi kurmuşlardır. Xizir’ın dili baskı, zor, tahakküm, öldürme, taciz, tecavüz, umutsuzluk dili olamaz. İnsanlığa ait bütün marifetleri içinde barındırır. Alevi kavramlarının hemen hemen hepsi Aryen dil gurubuna aittir. Aryen dil gurubu “insanlığın kaybolmayan hafızasının temelidir.”
Alevi sürekleri özellikle Kürt Aleviler kabul görülmek, toplumsallığı inşa etmek, özgürleşmek istiyorlarsa kendi anadilleri ile inancını yaşamalılar. Dil; etnisiteyi, kültürü, tarihi içinde barındırır, kolektif kimliğin meşrulaştırılmasında en önemli araçtır.