AKP’nin, ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ ile sağlığın piyasalaştırıldığını dile getiren Mersin Tabip Odası Başkanı Mehmet Antmen, ‘20 yıl önce SSK hastanelerinin altının boşaltılması örneğinde olduğu gibi şimdi de üniversite hastanelerinde aynı oyun oynanıyor’ dedi
AKP, 2003’ten itibaren uygulamaya başladığı “Sağlıkta Dönüşüm Programı” ile sağlık alanını özelleştirmeye başladı. Sağlıktaki dönüşümün önemli bir ayağını özel hastanelerin kurulması ve sağlık yatırımlarının özel sektör eliyle gerçekleştirilmesi oluşturdu. Bunun son noktası ise Şehir Hastaneleri oldu. Sağlık ocakları yerine Aile Sağlık Merkezileri’ni (ASM) kuran AKP, sağlık çalışanlarını da kadro yerine sözleşmeli olarak almaya başladı. Öyle ki, Türkiye’de yaklaşık 25 bin aile hekimi, yılda 100 milyonu aşkın yurttaşa sağlık hizmeti veriyor. Mersin Tabip Odası Başkanı Mehmet Antmen, sağlığın geldiği noktayı ve sağlık emekçilerinin durumunu Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Cemil Uğur’a değerlendirdi. Uzun zamandır sağlık emekçilerinin sıkıntılarının olduğunu; fakat bu sorunların AKP’nin, “sağlıkta dönüşüm” projesiyle daha çok katlandığını kaydeden Antmen, bu projeyle birlikte sağlığın piyasalaştığını ve sağlık emekçilerinin sözleşmeli, esnek ve güvencesiz çalıştırılmaya başlandığını söyledi.
Sağlık sistemi kışkırtıldı
Kamu sendikacılığının yeni başladığı dönemde, sağlık ortamı konuşulduğunda, Avrupa’da ortalama bir kişinin yılda 6 kez, Türkiye’de ise bir kişinin yılda 2 kez hastaneye gittiği yönünde veriler olduğunu belirten Antmen, kışkırtılmış bir sağlık sistemiyle sağlık çalışanlarının iş yükünün 4 kat arttığına dikkat çekti. Sağlık ocakları yerine kurulan ASM’lerle birlikte sözleşmeli personel statüsünün getirildiğini belirten Antmen, sağlık çalışanlarına ceza-puan uygulaması yapıldığını söyledi. Çalışanların sözleşmelerinin fesih işlemlerinin valilik ve Sağlık Müdürlüğü’ne verildiğine dikkat çeken Antmen, “657 sayılı kanunla kamu çalışanlarına getirilen güvence bu sözleşmeyle ortadan kaldırılmış oldu” dedi.
Sağlık özelleştirildi
Mersin Şehir Hastanesi’nin bin 300 yataklı olduğunu ve 370 bin metrekare bir alanda kurulduğunu aktaran Antmen, “Dahiliye servisinden cerrahi servisine gitmek 20 ila 25 dakikamızı alıyor ya da acil binasından başka bir binaya gitmek de çok zaman alıyor” ifadelerini kullandı. Şehir hastanelerinin kurulma sebebinin; güvenlik, yemek, radyoloji ve laboratuvar hizmetleri gibi işlerin taşerona bağlanmak olduğunu dile getiren Antmen, “Şehir hastanelerinin yarattığı en büyük sorun taşeronlaştırmadır” diye vurguladı.
Üniversiteler risk altında
Üniversite hastanelerinin risk altında olduğunun altını çizen Antmen, “20 yıl önce SSK hastanelerinin altının boşaltılması örneğinde olduğu gibi şimdi de üniversite hastanelerinde aynı oyun oynanıyor. En büyük hedefleri üniversite hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’na devredilmesini sağlamak ya da bakanlığın yönetimi altına girmesi” dedi. “İşte burada da hekimleri sözleşmeli çalıştırmak istiyorlar. Taşeronlaştırmanın önünü açmak istiyorlar” diye kaydeden Antmen, “Sağlıkta Dönüşüm Programı”nın henüz tamamlanmadığına vurgu yaptı. Antmen, sağlıkta dönüşümün tamamlanması için üniversite hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’na bağlanması durumu söz konusu diye belirtti.
Sağlık çalışanları perişan
Sağlık çalışanlarının yaşadıkları sorunların kısa dönemde çözüme kavuşturulması gerektiğini belirten Antmen, “Herkesin iş güvencesi ve güçlendirilmiş 657 sayılı devlet memuru yasası olması gerekiyor. Çünkü sağlık çalışanları çok perişan bir durumda. Tüm sağlık çalışanlarının da kendi talepleriyle mücadele etmesi gerekir” dedi.
MERSİN