Üniversite hastanelerinde asistan hekimlerin döner sermaye ve nöbet ücretleri ödenemiyor, çalışanlar iktidarın politikaları sonucu üniversite hastanelerin batma noktasına geldiğini söylüyor
Türkiye’de var olan 63 üniversite hastanesine yeterli miktarda bütçe ayrılmadığından kaynaklı malzemeler alınamıyor. Hastane yönetimlerinin, yaşanan bu eksikleri gidermek için hastalardan ücret talep ettiği ve bu durumunda krizlere yol açtığı öğrenildi.
Konuya ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan Gülistan Dinç ve Fethi Balaman’a Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Üyesi Halis Yerlikaya ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) eski şube başkanı Recep Oruç, değerlendirmelerde bulundu.
Malzemeler halktan talep ediliyor
SES Diyarbakır Şubesi’nin bir önceki Eşbaşkanı Recep Oruç, 2002’den bu yana sağlıkta dönüşüm programıyla birlikte, bu alanın bir meta haline getirilmeye çalışıldığını söyledi. Hastanelerde eldiven alınamaması, ameliyat malzemesinin bulunmamasına dikkat çeken Oruç, var olan eksikliklerin de halktan talep edilmesiyle ortaya krizlerin çıktığına işaret etti. Türkiye’de 63 üniversite hastanesi var olduğunu kaydeden Oruç, yürütülen sağlık politikalarından kaynaklı da hastanelerde var olan sorunların daha büyüdüğünü söyledi. Oruç, genel bütçeden yeterli miktarda bütçe ayrılmadığından kaynaklı da bu tür krizlerin yaşandığını ifade etti. Tek amaçlarının emeklerinin karşılığını almak olduğunu kaydeden Oruç, haklarını alamadıkları durumunda ise greve gideceklerini belirtti.
Sosyal devlet vurgusu
Sosyal devletlerde önceliğin eğitim ve sağlık olduğunu belirten Dr. Halis Yerlikaya, “Ancak mevcut iktidarın ülkenin kaynaklarını şehir adı altında yandaş firmalara peşkeş çektiğinden, büyük paraları güvenlikçi politikalara aktarıldığından ve ülkenin işçi ve emekçilerinden doğrudan veya dolaylı alınan vergilerle oluşan bütçenin farklı alanlara kaydırıldığından kaynaklı sağlık alanında ciddi sorunları meydana geldi” dedi.
Üniversite hastaneleri batıyor
Sorunun, iktidarın sağlık alanında yürüttüğü politikalarından kaynaklandığını aktaran Yerlikaya, bu sorunun çözümü için hastane yönetimlerinin elinde çok fazla bir şey olmadığını söyleyerek, “Örneğin, hastanelere belli bir miktar para geliyor. Personel maaşlarına gidiyor. İşte ilaçlara bile para ayrılamıyor. Yani mevcut sağlık politikalarından kaynaklı olduğunu buradaki hastane yönetimi dahi söylüyor. Çünkü gelen kaynak çok az, asistanlara bu nedenle para verilmediğini söylüyorlar” şeklinde konuştu. Yerlikaya, Türkiye’deki Üniversite hastanelerinin ekonomik yönden batma noktasına geldiğinin altını çizdi.
Bedeli çalışanlara
Yerlikaya, “36 saatlere varan nöbet süreleri, angarya işler, bir sürü hastanede üretilen hizmeti asistan hekimler ve sağlık çalışanları üretiyor. Oysaki nöbet ücretlerini, performans dediğimiz döner sermayeyi dahi alamıyorlar. Dolayısıyla yaşanan ekonomik krizin sağlık kaynaklarından kaynaklı olduğunu bildiğimiz sorunların bedelini sağlık çalışanlarına ödetilmek isteniyor. Biz bunu kabul etmeyeceğiz” ifadesinde bulundu.
Hastanelerde artık hizmetin üretilemez noktaya geldiğine dikkat çeken Yerlikaya, bu durumu da bir örnekle açıkladı:
“Burada diyelim ki ameliyat yapılacak. Ameliyat için malzemeler gerekiyor. Ya da çok zor enfeksiyonlarla diyelim ki bir hasta antibiyotik tedavisi yapılacak. Ya da bir kanser hastasına kemoterapi uygulanacak. Yani en zor hastalar bunlar mesela bir kemoterapi ilaçları dahil üniversite hastanelerinde bulunmuyor. Niye alınamıyor? Mesela personeller üniversitelerin bünyelerine alındı. Onların maaşları sonuçta döner sermayeden ödeniyor. Hastanenin kendi kaynağından ödeniyor. Oysaki bu maaşların genel bütçeden ödenmesi lazım. Ya da üniversiteden kaynaklanan genel bütçeden ayrılan payın arttırılması gerekiyor. Yani artık burada sağlık hizmeti üretilemeyecek noktaya geldi.”
Sorunlar artıyor
Üçüncü basamak hastanelerde sorunların giderek arttığına işaret eden Yerlikaya, yaşanan bu olumsuzlukların da sağlık çalışanlarına şiddet olarak döndüğüne vurgu yaptı. Yerlikaya, döner sermayeden ücretlerini alamayan asistan hekimlerin ciddi ekonomik sorunlara yaşadığını söyledi.
HABER MERKEZİ