Yaşamlarımızı anlamlı kılmak ve ilerletmek için umutlarımızı canlı tutmak zorundayız. Ülkemizde “umudu yaşatmak’’ en zor yaşam tarzı olmuştur her zaman. Tarihimizde yaşanan kötülükler gün yüzüne çıkınca umutlarımızın neden yeşermediğine tanık oluyoruz. En son Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ hakkında çıkan haberleri okudukça bugün neden bu halde yaşamaya mecbur kaldığımızı anlıyoruz. Bu insanlar bugüne kadar neden yargılanmadılar, neden ölümlerinden sonra yaptıkları ortaya çıkıyor. Her yaptığı yanına ödül olarak bırakılan suçlar yeni suçları doğuruyor. Bakalım daha kimlerin ardından hangi suçlar ortaya çıkacak. Bu ülkenin bu hale gelmesinde bütün iktidarlar suçludur. Geçmiş hükümetlerde yer alan ve günümüzde yaşayan sorumlular mahkemelerden teker teker tahliye oluyor. Herhalde ölmelerini bekleyen bir adalet sistemi devrede. Bu kangren gibi olan sistem ortadan kalkmadıkça sorunların çözüme ulaşması çok zor ama bizler umudumuz ve yaşam hakkımız için mücadele etmeye devam edeceğiz. Ülkedeki son 50 yılın legal ve illegal devlet yapılanmalarının yaptıkları suçları, suçlular hayattayken ortaya çıkartılması gerekir ve hukuk tarafsız olarak devreye girmelidir ki cezasızlık sistemi ortadan kalksın. Böyle bir mücadele geleceğimizi belirleyecek.
Askeri bir cumhuriyet ile kurulan bir devlet ve sonrası bir türlü demokrasiyi, özgürlüğü, adaleti, insan haklarını ve yaşayan halkları, inançları tanımayan bir anlayış yaşamımızı halen etkiliyor. Kuruluşundan bugüne kadar askeri darbeler ve kendinden olmayana yaşamı zehir eden bir sistem. Askeri darbelerin en korkuncu 12 Eylül darbesi olarak tarihteki yerini alırken, arkasından bıraktığı enkaz bugün bile umudumuzu ve yaşamamızı etkiliyor, çünkü 12 Eylül anayasası halen devrede. Bugünkü iktidar da bu olumsuz idare şeklinin bir ürünüdür.
Burada Kürtler için ayrı bir sayfa açmak gerekir çünkü inkâr edildiler, asimile olmaları için her türlü baskı ve işkenceyi yaşadılar ama direndiler bugüne kadar. Direnmeye de devam ediyorlar. Artık profesör olup da Kürt yoktur diyenlerin, Kürt kardeşlerim diyenlerin ve Kürtlerden özür dileyip sözünde durmayanların suçlu olarak yargılanmaları gerekir.
HZİ Vakfı devrimci gençleri kobay olarak kullandı Mengele gibi. Şimdilerde ise açık olarak insanların sabırlarını ölçmek için denemeler devrede. En önemlisi açlığa ne kadar dayanabilirler, tepkileri nasıl gelişir. Gelişen tepkileri nasıl önleriz arayışını yaşıyoruz. Bu bir metot olarak bizlere uygulanıyor. Algı yaratılarak toplumun nabzı ölçülüyor ve ona göre de önlemler alınıyor. Kendilerini yaşatmak için insanlar kobay olarak kullanılıyor. Kenan Evren elindeki gücünü belirli kişilere vererek insanlık suçu işlemişse bugünkü iktidar da gücünü sermaye sahiplerinin ve çetelerin eliyle topluma karşı kullanarak suç işliyor. Doğa tahribatı, emeklilerin durumu, asgari ücretlilerin yaşamı, eğitimde eşitsizlik, sağlıkta korkunç yaşananlar, toplumda kadın ve çocuk istismarı ve cinayetler, mafyalaşan bir gençlik en önemlisi silahlı bir toplumun yaratılması. Narin davasını bir türlü çözemediler, arkasından Yenidoğan skandalı ama istifa eden kimse yok. Bunların önlemini iktidarın alması gerekiyor. Yönetemiyorsa ya istifa edecek ya da suçlu olarak yargılanacak.
Umudun yaşaması için tarihle yüzleşmek şart. Açın bütün arşivleri, dosyaları ki, çağdaş bir toplumun adımlarını atalım. Onun içindir ki UMUT YAŞAMALI diye ısrar ediyoruz.