Geçen hafta sonum oldukça verimli geçti. Yapmam gereken rutin işler dışında kalan zamanımı ‘yeni’ bir kitabı okumaya ayırabildim. Kitaba yeni diyorum; çünkü Ayrıntı Yayınları tarafından Temmuz 2019’da yayınlandı.
Ancak kitabın kendisi, yani orjinali 1922 yılında yayınlanmış. Yani yeni bir kitap değil, yeni keşfedilmiş bir kitaptan söz ediyoruz.
“Umut Toprakları” adıyla çevrilen bu kitabın yazarı Liviu Rebreanu’nun Romen edebiyatının Tolstoy’u olduğu iddia ediliyor.
Yazar, 1885 yılında Transilvanya’da doğmuş. Her ne kadar tıp eğitimi almak istemişse de maddi olanaksızlıklardan ötürü askeri okula girdi. Oradan mezun olduktan sonra, bir süre Avusturya-Macaristan ordusunda subay olarak görevde bulundu.
Ordudan ayrıldığı 1908’den itibaren tüm yaşamını edebiyata adadı. Böylece ilk kitabı 1920 yılında yayınlanan Rebreanu’nun okuduğum “Umut Toprakları” ise 1922 yılında yayınlanmış.
“Umut Toprakları” ismi kitaba yayınevinin uygun gördüğü isim. Oysa özgün adı “Padurea Spinzuratilor” olan eser, örneğin İngilizceye “The Forest Of Hanged” diye çevrilmiş. Yani “Asılmışlar Ormanı” gibi bir şey.
Roman geri kalmış bir toplumun modernleşme sancılarını anlatırken, kadim bir soruyu odağına alıyor: İnsanlar ne uğruna savaşmayı göze alabilir?
Oldukça geniş hacimli eserde, 1. Dünya Savaşı’nın da etkisiyle savaş ve devrim ile isyan ve kölelik gibi ikilemleri tartışmaya açıyor. Köylülerin modern devrimlerdeki yeri, parlemento ile kralın ilk dönemlerindeki birbirini tartma ve birbirine alışma yöntemlerini sorguluyor.
Kitabın kendisi gibi, adını ilk kez duyduğum Liviu Rebreanu’ya “Romenlerin Tolstoy’u” denmesi bana biraz abartılı geldi. Ancak gerçek bir savaş-barış ortamında bol ve gerçek karakterleriyle romanda Tolstoy’un ruhunun gezdiğini kabul etmemiz gerekir.
Osmanlı’nın son dönemlerindeki çok etnisiteli ve çok tanıdık karakterleriyle çok sevdiğim ve bulabildiğim tüm eserlerini okuduğum Romen yazar Panait İstradi’densonra bir de Liviu Rebreanu’yu nihayet geçen hafta sonu keşfetmem çok güzel oldu. Eseri (muhtemelen İngilizce çevrisinden)Türkçeye kazandıran Gülen Aktaş ve Ayrıntı Yayınları’na teşekkürler…
Sincan 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi
Sincan/Ankara