Tecride Karşı Uluslararası Delegasyon üçüncü gününde, MEBYA-DER, DFG ve baro başkanlarıyla bir araya geldi. Delegasyonun Amed ziyaretleri bu görüşmelerle son buldu
Tecride karşı hukukçu, gazeteci ve akademisyenlerden oluşan ve 7 farklı ülkeden Türkiye’ye gelen 36 kişilik Tecride Karşı Uluslararası Delegasyon’un 12 üyesinin ziyaretleri üçüncü gününde devam etti. Delegasyon üyelerinin bir bölümü Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma, Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER) bir bölümü ise Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’ni(DFG) ziyaret etti. Heyet son olarak bölge baro başkanları ile bir araya geldi.
MEBYA-DER’e yapılan ziyarette heyeti derneğin eşbaşkanları Yüksel Almas, Şehmus Karadağ ve dernek yöneticileri karşıladı. Ziyarette, 11 Nisan 2020’de, Diyarbakır Adliyesi’nde HPG’li Agit İpek’in cenazesinin üç yıl aradan sonra kargo ile alan annesi Halise Aksoy da yer aldı.
‘Cenazeler alınamıyor’
Heyete bilgilendirme yapan MEBYA-DER Eşbaşkanı Şehmus Karadağ, Kurdistan’daki savaştan söz ederek burada yaşamını yitirenlerin cenazelerinin alınamadığı belirtti. Kürtlere yönelik soykırım benzeri bir saldırı yürütüldüğüne işaret eden Karadağ, “Ailelerin tek istediği cenazelerini rahatlıkla gömebilmek ve mezar ziyareti gerçekleştirebilmek. Hem şehirlerde hem de köylerde bütün mezarlıklara baskın yaparak, yakıp yıkıyorlar. Elimizde bu yıkıma ait görüntüler de var. Zalimce ve düşmanca mezarlıklar tahrip ediliyor. Bu bir vahşiliktir. Cenazelere de işkence ediliyor. Bu cenazeler kimsesiz değil. Aylarca yıllarca DNA veren ve cenazelerini bekleyen aileler var. Ailelere verilen tek şey kemikler olurken cenaze tesliminde de dünyada eşi benzeri görülmeyen yöntemler uygulanıyor. Cenazeler kargo yoluyla ailelere gönderiliyor. Adliyede bir torbanın içinde cenaze teslim ediliyor” diye konuştu.
Öcalan’ın özgürlüğü için çalışmalar yapılmalı’
Türkiye’nin HPG’lilere yönelik kimyasal silah kullanımına işaret eden Karadağ, bu anlamda bağımsız bir komisyon kurularak bölgede araştırılmasını talep etti. PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılmasıyla barış ortamının sağlanabileceğini dile getiren Karadağ, CPT’nin sorumluluğuna işaret ederek Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için çalışmalar yapılması gerektiğini söyledi.
Sonrasında söz alan MEBYA-DER Eşbaşkanı Yüksel Almas da “Türkiye, katletmekte, imha etmede sınır tanımıyor, ahlak dışı uygulamalarını devreye koyuyor. Bizim de çalışmalarımız sürekli engelleniyor. Aileler bizden uzaklaştırılıyor. Bizi yalnız bırakmaya çalışıyorlar bu nedenle uluslararası heyetlerden dayanışma bekliyoruz” dedi.
‘Umarım Kürtlerin özerkliğini kutlarız’
Soru cevap kısmında Avrupa’nın sessizliğine dair soruya heyet, “Haklısınız, bizlerde ülkemizde kamuoyu oluşturmaya çalışıyoruz ama devletler savcı konumunda. Bu nedenle de Sol’un sesi her zaman kısık. Sol partilerle ve muhalefetle sınırlı kalıyoruz. Bu nedenle farklı ülkelerden birleşip cevap olmaya çalışıyoruz. Avrupa dünyaya insan haklarını öğretmeye çalışıyor ama öyle bir şeyi göremiyoruz. Umarız, Kürtlerin üzerindeki soykırım sona erer ve bizde Kürtlerin özerkliğini kutlarız” cevabını verdi.
Gazetecilere yönelik baskılar
DFG’ye yapılan ziyarette ise heyeti derneğin eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu, Genel Sekreter Cuma Daş ve dernek yöneticisi Hakkı Boltan karşıladı.
Kürt gazeteciler başta olmak üzere Türkiye’deki gazetecilerin karşılaştıkları zorlukları aktaran Müftüoğlu,gazetecilere yönelik baskıların farklı biçimlerde yaşandığını, iktidarı rahatsız eden her türlü habere soruşturma açıldığını, yapan muhabirin hedef alındığını ifade etti.
Son 7 ay içerisinde gerçekleştirilen operasyonlarda 25 Kürt gazetecinin tutuklandığını aktaran Müftüoğlu, her iki operasyonun ayrıntılarına ve gazetecilerin cezaevlerinde yaşadıklarına ilişkin bilgi verdi.
Baro başkanları ile görüşme
Heyet son olarak Amed, Şırnak ve Van Baro Başkanları ile bir araya geldi. Ziyarette ilk olarak söz alan Şırnak Baro Başkanı Rojhat Dilsiz, “Öcalan sıradan bir kişilik değil, bu coğrafyada siyasi bir aktör. Bugüne kadar Türkiye tarihinde hiçbir hükümlüye uygulanmayan tecrit sistemi kendisine uygulanmakta. Hukuki olarak tecritle suç işleniyor. TBB ve Adalet Bakanlığı’na başvurularda bulunduk. Bu başvuru sadece Öcalan şahsında değil, evet, Öcalan çok önemli bir aktör. Fakat ortada çok ciddi hukuki bir sorun var ve bizde avukatlar olarak insiyatif alarak girişimlerde bulunduk. İşin biraz da siyasal boyutu var, Kürt meselesinin çözümü açısından Öcalan’ın önemli bir etkisi var bu nedenle avukatlarıyla görüşmesi önemli” dedi.
İmralıdaki tecirit
Sonrasında söz alan Amed Baro Başkan Yardımcısı Mehdi Özdemir, Kürdistan’da temel hakların kullanımı ve baskıcı uygulamaların derinleştiğini söyledi.
İmralı’da devam eden tecride dikkat çeken Özdemir, “Kasım ayında görüşme yapmak için Adalet Bakanlığı’na başvurularda bulunduk. Fakat halen de cevap almış değiliz. İmralı Cezaevi’nde Türkiye yasaları keyfi bir şekilde uygulanmaktadır. Sayın Abdullah Öcalan ve diğer tutuklular üzerindeki mutlak tecrit uzun yıllardır sürmektedir. Öcalan üzerindeki avukat yasağının bir an önce sonlandırılması gerekiyor” diye konuştu.
Ziyaretler soru-cevapla son buldu.