Uluslararası Af Örgütü Türkiye’de geçtiğimiz haftalarda tutuklanan gazeteciler için yayımladığı açıklamada, Türkiye’nin ‘Terörle Mücadele Kanunu’nu keyfi bir biçimde kullandığını’ vurguladı ve gazetecilerin serbest bırakılması çağrısı yaptı
Uluslararası Af Örügüt geçtiğimiz haftalarda Türkiye’de tutuklanan gazeteciler için yazılı bir açıklama yayınlayarak gazetecilerin serbest bırakılmasını istedi. ”Cezaevindeki gazetecileri serbest bırakın’ başlığı ile yayınlanan metinde, “Geçtiğimiz haftalarda tutuklanan sekiz gazetecinin halihazırda gazetecilik faaliyetleri nedeniyle cezaevinde olan diğer onlarca gazeteci ve medya çalışanının arasına katılmasından kaygı duyduğu” ifade edildi.
Sekiz gazeteciden altısının, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubu olduğu öne sürülen iki kişinin ölümü ve cenaze töreniyle ilgili haber yaptıkları gerekçesiyle tutuklandığı ve Rudaw TV muhabiri Rawin Sterk Yıldız ve Yakın Doğu Haber sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Alptekin Dursunoğlu’nun ise sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alındığı hatırlatılan açıklamada, “Türkiye, Terörle Mücadele Kanunu ile diğer yasaları keyfi bir biçimde kullanarak bağımsız gazetecileri hedef almaya son vermeli ve haber alma ve verme hakkını da kapsayan ifade özgürlüğü hakkını korumalıdır” denildi.
Af Örgütü, OdaTv Haber Müdürü Barış Terkoğlu, muhabiri Hülya Kılınç, Yeniçağ Gazetesi köşe yazarı Murat Ağırel, gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser ile Genel Yayın Yönetmenimiz Ferhat Çelik’in de durumuna dikkat çekerek, gazetecilerin serbest bırakılma çağrısında bulundu.
‘Yargılama gereksiz ve orantısız’
Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Uluslararası Af Örgütü, 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nun ifade özgürlüğü hakkı üzerinde caydırıcı etki yaratması muhtemel bir biçimde, siyasi gerekçelerle gazetecileri hedef almak için kullanılmasından derin kaygı duymaktadır. Söz konusu durumda, Libya’da öldürülen istihbarat mensubu oldukları öne sürülen iki kişinin cenaze törenlerini haberleştiren tüm gazeteciler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın isim vermeden söz ettiği ‘şehitlerin ölümü’yle ilgili kamuoyuna yaptığı açıklama ve milletvekili Ümit Özdağ’ın hayatını kaybeden kişilerin isimlerini açıklamasının ardından araştırma yapıyorlardı. Gazeteciler, milletvekili Ümit Özdağ’ın bildirdiği isimler ile herkes için erişilebilir hale gelen açık kaynaklı içerikleri yayınladı ve gazetecilerin birçoğu hayatını kaybedenlerin tam isimlerini yayınlamamayı tercih etti.
Devletlerin ifade özgürlüğü hakkını sınırlandırabileceği az sayıda durum vardır. Ulusal güvenliği korumak bu durumlar kapsamında olsa da Ulusal Güvenlik ve Bilgi Edinme Hakkına İlişkin Küresel İlkeler (Tshwane İlkeleri), yalnızca ‘ulusal güvenlik adına meşru bir yararın önemli ölçüde zarar görebileceğine ilişkin somut ve tanımlanabilir bir risk’ söz konusu olduğunda bilginin açıklanmasına yönelik sınırlandırmaların gerekli olabileceğini ve hatta buna benzer durumlarda dahi “açıklamadan doğan riskin, açıklamanın barındırdığı genel kamu yararından ağır basması gerektiğini” belirtir. Mevcut durumda, gazetecilerin kamusal alanda dolaşıma girmiş olan bilgileri haber yaptığı ve ölümlerin halihazırda kamuoyunun büyük ölçüde dikkatini çektiği göz önünde bulundurulduğunda, Uluslararası Af Örgütü, bu yargılamaların gereksiz ve orantısız olduğundan büyük bir endişe duymaktadır.
Uluslararası Af Örgütü, Türkiye yetkililerine, bu konuyu araştırmanın barındırdığı yüksek kamu yararını ve gazetecilerin kamusal alanda dolaşıma girmemiş herhangi bir içeriği yayınlamama kararını göz önünde bulundurarak, söz konusu yargılamaların gerekli ve orantılı olup olmadığını yeniden değerlendirmeleri ve bu süreçte gazetecileri tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakmaları çağrısında bulunmaktadır.”
HABER MERKEZİ