Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi Bursa coğrafyası da yağmadan nasibini alıyor. Uludağ Milli Parkı’nı tamamen imara açacak olan ‘Alan Başkanlığı’ uygulamasıyla otelciler Uludağ’da tek söz sahibi olacak
Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde Bursa’yı ‘Bursa sudan ibaret’ bir kent olarak betimlemesine neden olan şey Uludağ’ın varlığıydı. 1800’lü yıllarda İngiltere Elçiliği Kilisesi Başrahibi Robert Walsh yazdığı bir kitapta, Olympos’u yani Uludağ’ı şöyle aktarıyordu, “… Bin şelaleyle dağın yamaçlarından, hiç tükenmeyen saf ve berrak su akıntılarını aşağıya indirir. Hızla akıp giden bu çağlayanların bazıları kentin içinden akar ve kızgın bir atmosfer altında, termometre 35 derecedeyken, her caddeden kıvrılarak akan buz gibi bir su dereciği geçer. Kente böylesi bir serinlik ve zindelik veren sular daha sonra aşağıdaki düzlüklerde akarsular, çaylar oluşturur ve daha ötesi hep sıcaktan kavrulan, kıraç topraklarla çevrili bu gözde (Bursa ovası) yere inanılmaz bir yeşillik ve bereket verir…”
Ne toprak kaldı ne de su
Bugün o bereketli toprakların sanayi ve imarlarla işgal edilmesinden dolayı artık söz edilemezken, suların bırakın buz gibi akmasını akan derelerden bile söz edilememektedir. Uludağ talan edilmiş yapısıyla artık ne kendisine ne de Bursa’ya güzellikleri taşıyamıyor. Bunun sebebi o güzelim ovanın sanayi ve kentleşme ile talan edilmiş olması. Aynı eller tarafından önce tuvalet ruhsatlarıyla inşa edilen oteller ve sonrasında ise su şirketleri Uludağ’ı yağmalayıp tüketmişlerdir. Artık Uludağ’dan Bursa’ya ulaşan dere neredeyse kalmamışken kalan su varlığı ise maden şirketlerine bağlanmıştır. Bu yağma süreci ise aralıksız sürerken, ‘Alan Başkanlığı’ adı altında otelcilerin Uludağ’da tek söz sahibi olması yönünde adımlar atılmaktadır.
Alan Başkanlığı!
Bursa’da uzun yıllardır doğa yağmasına karşı mücadele yürüten Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği (DOĞADER) üyeleri geçtiğimiz günlerde son gelişmeyle ilgili açıklama yaptılar. DOĞADER, Uludağ’da kurulması planlanan “Alan Başkanlığı” ile Uludağ’ı turizmcilere hibe eden düzenlemeye Uludağ Milli Parkı önünde yaptıkları basın açıklaması ile tepki gösterdiler. Uludağ’da yapılaşma yetkisinin Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan alınarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’na verilmesini öngören “Alan Başkanlığı Yasası’yla”, bölgenin ‘turizmcilerin insafına terk edileceği belirtildi.
Sermayenin talanına uğratılacak
DOĞADER üyeleri, yasanın yürürlüğe girmesiyle beraber Uludağ’ın milli park özelliğinden tamamen uzaklaştırılarak turizm sermayesinin talanına uğrayacağını belirttiler. DOĞADER Başkanı Sedat Güler, “Bu bir öngörü değil. Ülkemizdeki Alan Başkanlığı uygulamalarındaki örneklere bakarak söylüyoruz. 2019 yılında Kapadokya’da kurulan Alan Başkanlığı ile birlikte bölge turizm sermayesinin insafına bırakılmış ve Göreme Milli Parkı, milli park statüsünden çıkarılmıştır” dedi.
‘Uludağ milli park olarak kalmalıdır’
Güler, 1961 yılından beri milli park olan Uludağ’ın bundan sonra da milli park olarak kalması gerektiğinin altını çizerek, yetkililerin Alan Başkanlığı Yasası’nı savunmak için de yetki karmaşasını bahane ettiklerini ifade etti. Güler, Uludağ’ın tek yetkilisinin Tarım Orman Bakanlığı ve Milli Parklar yönetimi olduğunu söyledi. Daha önce de Uludağ’daki yapılaşma girişimlerine dair açtıkları davaları kazandıklarını belirten Güler, mahkeme kararlarıyla önleri tıkanan turizm sermayesinin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile istediğine ulaştığını söyledi.
1200 bitki çeşidi
Güler, “Alan Başkanlığı yönetimi ilk etapta; Belediye, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve turizmciler, otel yöneticileri, Valilik ve Milli Park Müdürlüğü’nden oluşturulup; Milli Park Müdürlüğü’nün söz, sorumluluk ve yetkisi işlevsiz kalacaktır. 60 yıldan bu yana milli park özelliğini korumaya çalışan Uludağ ne yazık ki son 15 yıldır gittikçe artan turizm sermayesi ve yerel yönetim baskısı altında ezilmektedir” dedi. Devamında DOĞADER Başkanı Güler, “Uludağ’da bin 200 bitki çeşidi ve birçok endemik bitki türü bulunuyor. Bulunan endemik bitki türlerinin 32’si ise yalnızca Uludağ’da görülüyor” dedi.
EKOLOJİ SERVİSİ