İtalyan tarihçi Carlo Cipolla 1988’de yayınlanan “Allegro ma non troppo” (Hızlıca, ama fazla hızlı değil) adlı kitabının ikinci bölümünde, her toplumda genetik aptallık oranının yüzde 2 olduğunu belirtiyor. Okumuş, okumamış, zengin, fakir, köyde, kentte, üniversitede, ilkokulda, sarayda ya da kulübede bu ortalamanın değişmediğini vurguluyor.
Cipolla aptal insanlara ilişkin temel yasaları tanımlamış. Birinci Yasa: Bir toplumda herkes çevresindeki aptalların sayısını olduğundan daha az tahmin eder. İkinci yasa: Bir insanın aptallığı, onun başka hiçbir özelliğiyle ilişkili ve orantılı değildir. Üçüncü Yasa: Aptal insan başkasına ya da başkalarına zarar veren ve bu arada kendisi de bir şey kazanmayan hatta ziyan edendir. Dördüncü Yasa: Aptal olmayanlar aptalların gücünün hep daha az olduğunu sanırlar. Beşinci Yasa ise: En tehlikeli insan, aptal olandır.
Türkiye’de kimler aptal, kimler değil bunu ayırmanın mümkün olmadığını Cipolla’nın araştırmalarından da anlıyoruz. Fakat Cipolla’nın dördüncü yasası bana ilginç göründü. Yasa, aptalların gücünün az olduğunu düşünmememiz gerektiğini vurguluyor. Buradan yola çıkarsak dünyada hatta Türkiye’de çok güçlü sandıklarımızın aptal olabilme olasılığı ortaya çıkıyor. Eğer bunlar aptal ise beşinci yasada belirtildiği gibi en tehlikeli insanların elinde fazlaca güç olduğunu anlayabiliyoruz.
Aristo mantığı ile dünyayı ya da Türkiye’yi yöneten çok güçlü liderlerin aptal olduğunu kabul edersek, aptalların tüm dünyayı veya Türkiye’yi aptalların yönettiği sonucuna varmak mükün. Aptallığın bir sınırı olamayacağını 5. yasadan anlayabiliyoruz. Üçüncü yasada belirtildiği gibi aptal insanların başkalarına zarar verdiği ölçüde kendisinin de bu zararın sonuçlarından etkileneceğine dikkat çekiliyor. Bilim insanları dünyada ekolojik bir kriz yaşandığını ve bu krizin önlenememesi halinde dünyanın yok oluşla yüz yüze kalacağını belirtiyorlar ama kime keder!
Küresel ısınmanın yol açtığı felaketleri derinden yaşamaya başladık. Dünyanın büyük bir bölümünde suya ve gıdaya erişimde ciddi sıkıntılar olduğu görülüyor. Bugün dünyada yaklaşık 1,5 milyar insan temiz suya, 3 milyar insan ise yeterli gıdaya erişemiyor. Bunun birçok nedeni var elbette ancak sonuç olarak kapitalizmin buna neden olduğu ve iklim değişiminin de bu durumu arttırdığı bilinen bir gerçek. Türkiye’de ortaya çıkan kuraklığı görmezden gelen AKP iktidarı Ayder Yaylası’nı betona boğdu. En son betonlaşmanın çoktan başladığı Uludağ’ın idam sehpası Uludağ için kuruldu.
Cipolla’ya göre Türkiye’de aptal sayısı yine aynı yani yüzde 2. Türkiye’yi yöneten bir kişi ve yanına birkaç kişiyi daha aldığımızda bizi yönetenlerin içinde yer alan yüzde 2 önemli bir sayı. Uludağ Milli Park olmaktan çıkarılırken, 5. yasada belirtildiği gibi aptalların çok tehlikeli olduğu gerçeği açığa çıkmakta.
Doğal yaşamın, ormanların, koruma bölgelerinin (Milli Park vd.) ve suların bir avuç sermayenin birikimine kurban edildiğini sanırım ‘aptal’ olmayan herkes görüyordur. Ayder Yaylası’nı ‘kirlettik, rezil ettik’ sözlerinin ardından Ayder kentsel dönüşüme sokulup betona boğuldu. Bu durumu Cipolla’nın vurguları üzerinden değerlendirilmesini sizlere bırakıyorum.
Uludağ’a gelince; Evliya Çelebi’nin ‘Velhasıl Bursa Sudan İbarettir’ sözüne neden olan şeyin Uludağ olduğunu herkes bilir. Bütün su kaynakalarını su şirketlerinin hortumlarına bağlayanlar, Uludağ’da 2. Bölge açıp betonlaştıranların Uludağı hamuduyla yok edeceklere devretmesi anlaşılır bir şey değil.
Resmi Gazete’de yayınlanan kanunla, milli park sınırları içinde tek yetkili olan Tarım ve Orman Bakanlığı – Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü’nün yetkileri, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ve Uludağ (T)Alan Başkanlığı’na devredenlerin, Milli Parkı sermayenin kucağına bırakması normal bir aklın ürünü olamaz.
Kuraklığın her gün gündem olduğu Türkiye’de tüm coğrafya felakete yelken açarken, yaşam pınarı olan Uludağ’ın tamamen yok edilme girişimi mutlaka önlenmek zorunda. Önümüzde seçim var ve bu seçimde Uludağ’ın ve diğer tüm doğal alanların yaşamsal önemini anlamayanlara anlatılması gerekiyor. Yüzde 2 ile uğraşmayalım, ancak yüzde 98’in her şeyi değiştirmeye muktedir olduğu gerçeğini de unutmayalım.
Ayrıca Copilla’nın sözleri üzerinden Uludağ’a yapılmak istenene bakın ve Türkiye’nin tamamını görmeye çalışıp değerlendirirken, Cipolla’nın 5. yasasını unutmayın.