Polis, hükümetin açlıkla virüs cenderesine terk ettiği mevsimlik işçilere yövmiyelerinin on katı ceza kesti. Adana’da 8 kişinin olması gereken araçta imkansızlık nedeniyle 35 işçi binmek zorunda kaldı. Polis ceza kesip tekrar 35 kişiyi aynı araca bindirdi!
Hüseyin Kalkan/İstanbul
Mevsimlik tarım işçilerinin salkım saçak yolculuğu başladı. Koronavirüs ve açlık kıskacındaki mevsimlik tarım işçileri, maddi imkansızlık, hükümetin tedbir almaması ve destek vermemesi nedeniyle tehlikeli koşullarda yolculuk yapmak zorunda kalıyor. Adana’da polisin durduğu 14 kişilik minibüsten 35 mevsimlik tarım işçisi çıktı. Araç sahibine 44 bin 452 lira, araçta bulunan 35 tarım işçisine 789’ar lira para cezası kesildi. Normalde 16 yolcu, yeni tip koronavirüs nedeniyle de 8 yolcunun olması gereken minibüste 35 kişi bulunuyordu. Polis minibüsten çıkanları tek tek saydı. İşçileri tek sıra halinde yol kenarına dizen trafik polisleri, bazı basın mensuplarının bu şekilde görüntü almasını sağladı. Polis ardından işçiler karakola aynı minibüs ve yine şekilde tıklım tıklım doldurularak götürdü! Trafik görevlilerinin denetimden çok işçileri teşhir eden tavrı da tepki çekti.
‘Tedbir için destek gerek’
Kalkınma Atölyesi tarafından 1 Mayıs’ta salgından dolayı mevsimlik gezici tarım işçileri için alınacak tedbirleri ele alan “Virüs mü Yoksulluk mu?” başlıklı bir rapor yayınlanmıştı. Raporda seyahat ve hijyen tedbirlerini almak için finans desteği gerektiğinin altı çizilmişti. Adana’da meydana gelen bu olayla ilgili Kalkınma Atölyesi’nin tekrar görüşlerine baş vurduk. Genel Sekreter Ertan Karabıyık, bir buçuk aydır bunu anlatmaya çalıştıkların vurgulayarak, şunları söyledi: “Bu tedbirlerin uygulanması önemli, ancak bunları kim uygulayacak. Çiftçi diyor ki benim gücüm yetmez, bu tedbirleri uygulamaktansa üretimden vazgeçmeyi düşünen çiftçiler var. İşçilerin ve tarım aracılarının yeterli mali gücü yok. Seyahat zaten çok pahalıydı, şimdi daha da pahalandı. Nerdeyse seyahat edilen aracın değeri kadar ceza ödemek gerekiyor. Hükümet ve Bakanlık eğer gıda zincirinin sürmesini, bazı tarımsal ürünlerde sıkıntı yaşanmamasını istiyorsa acilen finansal destek sağlamalı.”
‘Çalışmak mı çalışmamak mı’
Hükümet bu konuda şimdiye kadar genelge yayınlamaktan başka bir şey yapmadı. Kendilerine 789 TL ceza uygulanan işçiler günlük olarak 80 TL karşılığında gün doğumundan gün batımına kadar çalışıyorlar.
KESK’e bağlı Tarım ve Ormancılık Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası (Tarım Orkam-Sen) Merkez Yürütme Kurulu üyesi Onur Cemil Akar da “Biliyorsunuz pandemi süresince birçok sektör çalışamaz hale geldi. Fakat iki önemli çalışma alanında çalışmanın durdurulması imkansız. Bunlardan biri sağlık ise diğeri de tarım. Tarımın durması demek ilerleyen zamanda insanlığın kıtlık yaşaması demek. Çiftçiler ve köylüler pandemi süresince çalışmaya devam ederek gıda ihtiyacımızı karşılıyorlar. Fakat onlar arasında insanca çalışma durumundan yoksun, yaşadıkları yerlerde çalışamayan, emeğini her sene ihraç ederek büyük toprak sahiplerinin daha fazla kazanmasını sağlayan bir kesim var ki onlar yukarda bahsettiğimiz emeğin en kıymetlisini sergiliyorlar. Türkiye’de emeğini bu şekilde icra eden yaklaşık 5 milyon insan var. Ülke nüfusunun yaklaşık %4’ü bu şekilde çalışmak zorunda bırakılıyor” diyor.
Akar, bugünlerde tarım işçilerine daha çok çalışmalarını isteyen devletin onların sağlığı için bir şey yapmadığını vurgulayarak şunları ekliyor: “İşte bu insanlara başka şekilde çalışma fırsatı tanımayan devlet, bu süreçte hem onların daha fazla çalışmasını istiyor, bununla ilgili uygulamanın mümkün olmadığı genelgeler çıkarıyor hem de uygulanamayan genelgeden ötürü yine emekçiyi cezalandırıyor. Bu durum ne yazık ki sonunda hep emekçinin zarar gördüğü bir kısır döngü. Devlet mevsimlik tarım emekçilerinin çalışma sistemini değiştirmediği, yani hakkaniyetli bir paylaşımın olmadığı, boşaltılan köylerde üretimin yeniden başlamasını sağlamadığı müddetçe ne yazık ki bu tür cezaları ve daha kötüsü ölümlü kazaları duymaya devam edeceğiz.”