On beş gün önceki yazımı seçim sonuçları açısından “Kazandım demek için acele edilmemeli, Osmanlıda oyun tükenmez” diye noktalamıştım. “Ben demiştim” ile başlayan cümleleri sevmiyorum ama yine de seçim sonuçlarının belli oluşunun üzerinden on beş gün geçmesine rağmen netlik kazanmamasının altında farklı hesaplar olduğunu bilmeyen kalmadı. Öyle bir noktaya geldik ki AKP yanlısı kalemler bile İstanbul’da CHP’nin kazandığını söylemekte beis görmediler. Ama bildiğiniz gibi belediye başkanlığında söz konusu olan İstanbul olunca ardındaki rant, birikim, kara para aklanması benzeri birçok çıkarın peşkeş çekilmesi öne çıkar. Her gün yüzlerce kez okuduklarınıza ekleyecek çok fazla bir şey yok.
Sonuç ortada, seçimin yenilenmesi dahil birçok seçenek umarım bu hafta sonu netleşecek. Hayırlara vesile olsun.. Seçim sonuçları üzerinde oluşan hayalet var anlaşılan. Binali Yıldırım’ın ifade ettiği “bu seçimler murdar oldu” kelimesi ile durum bir kez daha belirsizliğini korumaya devam ediyor. Bu belirsizlik ile murdar kelimesi ile ayrı bir anlam kazandı. Murdar kelimesi kirli pis anlamına geldiği gibi, cinsel birleşme sonrası yıkanmamış olanlara verilen ad olarak Türk Dil Kurumu açıklıyor (TDK Türkçe sözlük s: 1593). Eski başbakan acaba bunlardan hangisi yerine murdar sözcüğünü kullanmıştı?
Seçimler kirletildi murdar edildi, yani bir şaibe ortaya çıkmasa bile AKP’liler böyle hissettiler mi demek istedi? Yoksa birçok yazarın betimlediği gibi, İstanbul “bin kocalı güzel” olduğu için bu sefer kocalarından biri birleşme sonrası murdar mı oldu? Doğrusunu isterseniz hangisinin murdar olduğunu ben anlayamadım. Acaba psikolojide kullanılan lapsüs olarak da bilinen beynin gizlemek istediğini dilin açığa çıkarması anlamında olan bu kelime murdar kelimesi ile somutlaştı mı? Belki de Yıldırım, İstanbul’u kaybetmenin üzüntüsü ile böyle bir kelime sarfetti. Fakat İstanbul’u kazanmak ve kaybetmek ile uğraşırken döviz piyasalarındaki değişmelerin dikkatlerden kaçmaması gerekir. Son haftada gerek dolar gerekse avro TL karşında değer kazanmaya devam etti. Hiç sevindirici bir haber değil bizler için. Gerisi akaryakıt zammı, soğanın karaborsaya çıkışı ve açıklanan işsizlik verileri. Bir büyük mağaza ki AKP döneminde yıldızı parlayan kuruluşlardan biri, manav reyonuna “kişi başı en fazla 3 kilo soğan alınabilir” yazısını asmış .
Dönem liberal dönem ama afiş tam bir ekonomik totolatarizm. Ekonomi için de herhalde bu duruma uygun bir kelime olmasa da ‘Arabesk Ekonomi’ demek doğru olabilir. Kriz nerede? Boğazdaki lokantaların ağzına kadar dolu olduğunu söyleyenlere karşı açıklanan resmi işsizlik verileri hiçbir şey ifade etmeyecek, biliyorum. Mesela son Ocak ayı işsizlik verisi bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 4’lük bir artış gösterdi ve yüzde 14.7’ye ulaştı. Bu kaba oran aslında gerçek durumu tam anlamı ile yansıtmaz. Bunun için de iş aramaktan vazgeçenler yok. Öte yandan kentlerde durum daha da kötü çünkü tarım dışı işsizlik oranı yüzde 16.8’e çıktı. Gençlerdeki işsizlik oranı ise genç erkeklerde yüzde 25, genç kadınlarda ise yüzde 30’a kadar çıktı, daha ne olsun….
Ayrıca işsizlik verilerinin yükselmesinin sadece ekonomik kriz anlamına gelmediğini anımsatmak gerekir. Çünkü kriz kelimesi içeriği itibarı ile bir geçicilik çağrıştırır. Oysa işsizlik ile ifade edilmek istenenin sadece kriz ile sınırlı kalmayıp bütün bir döneme yayıldığı görülmektedir. AKP döneminde sermayeye dayalı bir yatırım planı yeni istihdam yaratmadığı gibi mevcut istihdamı da ortadan kaldırma yolunda hamleler yapmaktadır. Özellikle kamu istihdamı sadece taşeron aracılığı ile sürdürülmeye çalışılmaktadır. Güvencesiz ve vasıf düzeyi düşük işlerde başta Suriyeliler olmak üzere çalışmaya hazır bir yedek işsiz ordusu hazırda beklediği sürece istihdam da büyük bir artış olmasını beklemek hatalıdır. Suriyelileri günah keçileri olarak görüp “ne geliyorsa onların yüzünden oluyor” deyip yapılan yardımları kesen CHP’li belediye başkanları olsa da şimdilik bu ülkede zayıfın yanında olup sosyal politikayı savunan partili, partisiz birçok yazar çizer var, şükür.
(*) Arapça-Farsça deyim sıkıntılı ve acılı durumu ifade etmede kullanılır.